Medine’ye uğramak ne haccın, ne de umrenin gereğidir. Hac ve umrenin gerekleri tümüyle Mekke’dedir. Bir hacı yahutta umreci, Medine’ye hiç uğramadan da bu vazifelerini ifa edip dönebilir. Ancak, oralara kadar varıp da Cenâb-ı Resûlullah’ın on senelik aziz ömrünü yaşadığı belde-i mukaddese Medine-i Münevvere’yi ziyaret edip, Ravza-i Mutahhara’yı görmeden dönmek herhalde mânevî bakımdan mahrumiyet sayılır.
Kaldı ki, Medine-i münevvere’de sekiz gün kalmayı âdet edinmenin bir sebebi de, Resûl-i Ekrem Hazretleri’nin kendi eliyle inşa ettiği mescidinde kırk vakit namaz kılmanın faziletine dair söylediği meşhur bir hadisinden ileri gelmektedir. Hazret-i Resûlüllah bu hadîslerinde şöyle buyurmuşlardır:
Ara vermeden benim şu mescidimde kırk vakit namaz kılan kimse Cehennem azabından beraat yazısı alır, nifaktan da kurtulma mükâfatına nail olur. İşte bu beraat namazını, Medine’de sekiz günde kılmak mümkün olmaktadır. Günde beşer vakitten sekiz günde kırk vakit Mescid-i Nebî’de namaz kılan mü’min, bu beraata lâyık olmaktadır. Medine-i münevvere’ye mutlaka uğramayı, orada hiç olmazsa sekiz gün kalmayı istemenin ilk hikmeti de işte bu hadîstir. (Ahmet Şahin)