İbadetler; namaz, oruç gibi yalnız bedenle; zekât, sadaka ve kurban gibi yalnız mal ile; hac menasiki gibi hem beden, hem de mal ile yapılanlar olmak üzere üç kategoride değerlendirilir. Hangi şekilde yapılırsa yapılsın yapılan bir ibadetin sevabı başkasına bağışlanabilir.
Ancak, bir kimsenin üzerine farz olan ibadetleri kendi adına ifa etmek üzere bir başkasını vekil tayin etmesi, onu farz ve vacip olan ibadetlerin sorumluluğundan kurtarır mı?
Namaz, oruç gibi sadece beden ile yapılan ibadetlerde başkasını vekil tayin etmek mutlak olarak caiz değildir. Hiç kimse başkası yerine namaz kılamaz, oruç tutamaz. Beden ile yapılması gereken ibadetlerin vekâleten yapılması, adına yapılan kişiden sorumluluğu kaldırmaz.
Zekât, sadaka, kurban gibi sadece mal ile yapılan ibadetlerde vekil tayin etmek, mutlak olarak caizdir. Bir kimse zekât ve sadakasını bizzat kendisi verip, kurbanını da kendisi kesebileceği gibi, vekil tayin ettiği birisi marifetiyle de eda edebilir.
Hac gibi hem beden, hem de mal ile yapılan ibadete gelince, mükellef olan kimsenin yerine getirmekten aciz olması ve zaruret halinde başkasının ona vekaleten yapması caizdir. Aksi halde caiz değildir. Ölüm, yaşlılık, müzmin hastalık, kadınların birlikte sefere çıkacak mahremlerinin bulunmayışı gibi sebeplerle bizzat kendileri gitmek suretiyle haccedemeyenlerin yerine vekaleten yapılan hac, onlar adına yapılmış olur. Üzerlerine hac farz olan ve zikredilen sebeplerden ötürü bizzat hacca gidemeyenlerin, bedel (vekil) göndererek hac yaptırmaları gerekir.
Üzerlerine hac farz olduğu halde, bizzat kendileri haccetmedikleri gibi vekil de göndermeden vefat eden kimselerin, vefat etmeden önce kendi yerlerine bedel (vekil) gönderilmesini vasiyet etmeleri gerekir.
Vekâleten hac yapılabileceğine dair Abdullah b. Abbas’tan nakledilen şu hadis i şerif konumuza ışık tutmaktadır.
“Has’am kabilesinden bir kadın, Veda haccı senesi Resulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem’e gelerek: “Ey Allah’ın Resulü, Cenab ı Hakk’ın kulları üzerine haccı farz kılması emri, babama binek üzerinde duramayacak kadar yaşlı iken ulaştı. Onun adına vekâleten haccedersem, borcu ödenmiş olur mu?” diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselâm) “Evet olur!’ diye cevap verdi (Buharî ; Hac, 1,2;Müslim, Hac, 7/3).
Farz Olan Haccın Vekaleten Yapılabilmesi
Farz olan haccın bedel (vekil) tarafından yapılan hacla, eda edilmiş kabul edilebilmesi için şu şartlar gereklidir:
- Adına hac edilecek kişi vefat etmiş veya yaşlılık, iyileşme ümidi olmayan hastalık, kadının birlikte yolculuk yapacağı mahreminin bulunmaması gibi sebeplerle bizzat hacca gitmekten devamlı olarak âciz olmalıdır.
- Ölmeden önce âcizlik hali gider, hacca gidebilme imkânını tekrar elde ederse yerine vekaleten yapılan hac nafile olur, kendisinin bizzat hac yapması gerekir.
- Adına hacca gidilecek kimseye hac, önceden farz olmalıdır.
- Vekil, ihrama girerken sadece adına hacca gittiği kimse için niyet etmelidir.
- Vekâlet için ücret talep edilmemelidir. Hac bir ibadettir, ibadetler de Allah rızası için yapılır.
- Vekil gönderilen kimsenin masrafları, gönderen tarafından karşılanmalıdır.
- Adına hacca gidilen kimse, kendisi için haccetmesini vekilden istemiş olmalıdır.
- Vekil olarak gönderilen kimse haccı bizzat kendisi yapmalıdır.
- Vekil olarak gönderilen, gönderenin isteğine uymalı, onun istediği haccı yapmalıdır. İfrad haccı yapmasını istediği halde temettü’ haccı yaparsa kendi adına haccetmiş olur. Parasını iade eder.
- Adına hacca gidilmesini vasiyet eden kimse sarf edilecek paranın miktarını ve vekilin nereden gönderileceğini belirlemişse buna riayet etmek gerekir.
- Vekil, gönderen adına haccın menasikini tamamlamadıkça kendisi için umre yapmamalıdır.
Kaynak: Her Yönüyle Hac, Abdurrahman Yağmur