Bâzı âlimlere göre, Âdem’den (as) önceki dünyada yaşayan vardı. O günkü dünya bugünkünün aynı olmadığı için o yaşayanların yapısı da bugünkü insanlar gibi değildi. Muhtemelen bunlar (Cin) tâifesinin bir nevi idi. Kendi yapılarına elverişli şekilde bulunan o günkü dünyada yaşıyorlar, normal hayatlarını sürdürüyorlardı. Ancak, cinlerin de içlerinde iyileri ve kötüleri, zâlimleri ve âdilleri bulunduğundan, bir ara istikametlerini kaybedip birbirlerine düştüler, hattâ kan döktüler, karşılıklı cinayetlere girdiler. Allahü Azîmüşşân da onların bu isyanlarından dolayı nesillerini mahvedip, yerlerine itâat ve ibâdet edecek olan Âdem’i (as) gönderdi. Âlimler arzettiğim bu hükmü âyetin (sarih) mânasından değil, sadece (işarî) mânasından çıkarmaktalar.
Meselâ: Rabbimiz meleklerine: “Yeryüzünde Halife yaratacağım” buyurduğunda, Melekler buna: “Yeryüzünde tekrar kan dökücüleri mi yaratacaksın?” diye sordular. Bundan anlaşılmaktadır ki, yeryüzünde kan döken bir kavim varmış, o melekler bunlar gibi bir başka âsi varlık yaratmanın hikmetini merak edip sormak ihtiyacı duymuşlar. Ayrıca, Halife tabiri de bu mânayı te’yid etmektedir. Çünkü Halife, gidenin yerine gelen mânasına da gelmektedir. Demek ki, Âdem’den (as) önce bir kavim varmış ki, onlar selef olarak gidiyor, Hazret-i Âdem de halef olarak, yâni Halife vasfıyla gelmiş oluyor. İşarî mânalardan çıkarılan bu hükme bâzı jeologlar da iştirâk etmekte, dağ başındaki bâzı insan fosillerinin başka türlü yapıya sahip olduklarını, bugünkü insanlara benzemediğini, Âdem’den (as) önceki devre âit olabileceğini ifade etmekteler.
Âlimlerin diğer kısmı ise: — Elimizde bu mevzuda açık seçik dinî delil yoktur, olmayınca da iddiamız kuvvetli olmamaktadır. İşarî mânalarla ileri sürülen hususlar varid olabilir de, olmayabilir de… diyerek meselenin üzerinde durmamaktadır. İtikada âit bir husus olmadığı için üzerinde durmakla mükellef olmadığımıza dikkatimizi çekmekteler.
Bu iki çeşit izahtan anladığımız odur ki: — Yeryüzüne ilk inen insan Hazret-i Âdem’dir (as). Biz insanlar, onun nesli olarak kıyâmete kadar yeryüzünde yaşayacağız. Buna inanıp itikat etmek mecburiyetindeyiz. Çünkü bu husus âyetin sarih hükmüyle sâbittir. Ancak, Âdem’den (as) önceki dünyada cin ismini taşıyan bir kavmin varlığı hususu, itikada âit bir mes’ele değildir. Bu mevzudaki delilleri zayıf görüp kabûl etmeyenlere birşey lâzım gelmez, ille de böyle düşüneceksin, diye dinî bir teklif vâki olmaz. Rivâyetlerin içinde kuvvetli olanı da bu sonuncu görüştür.
Ahmet Şahin