Soru Detayı: Kur’an-ı Kerim’de, Firavun’un Hz. Musa’ya, “Yaptığın O İşi Yaptığın Zaman Kâfirlerdendin veya Yaptığını Yaptın, Sen Kâfirin Birisin” Dediği, Buna Karşılık Hz. Musa’nın, “O Zaman Dalâlette İdim”Cevabını Verdiği Anlatılıyor. Buradaki Kâfirden Kasıt Nedir?
وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتٖي فَعَلْتَ وَاَنْتَ مِنَ الْكَافِرٖينَ قَالَ فَعَلْتُـهَٓا اِذاً وَاَنَا مِنَ الضَّٓالّٖينَؕ فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لٖي رَبّٖي حُكْماً وَجَعَلَنٖي مِنَ الْمُرْسَلٖينَ
“Sonunda da bildiğin o işi yapmıştın. Sen doğrusu nankörün tekisin! Musa: Ben, dedi, o işi o anda sonunun ne olacağını bilmeyerek yaptım. Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı.” (Şuara, 26/19-21)
Kâfirin bir manâsı da nankör demektir. Aslında kelime manâsı örtmek anlamına gelen küfür, bir diğer yaklaşımla kalbin inanma kabiliyetini kaybetmesi veya insandaki inanma istidadının baskı altına alınması demektir. Bahis mevzuu âyette Firavun’un kullandığı kâfir kelimesi “nankör” manâsıdır.
Malûm, Hz. Musa Firavun’un sarayında büyümüş, güçlenip, belli bir yaşa gelince de, bir gün şehirde İsrail Oğulları’ndan biriyle kavga eden bir kıptîye vurduğu yumrukla, kıptî ölüvermişti. İşte Firavun, bunu hatırlatıyor ve “Sen nankörsün, nankörlük yaptın” diyor. Hz. Musa ise, yaptığının nankörlük olmadığını, o zaman, kendisine henüz risalet verilmediği için, risalet verildiği andaki durumuna nispeten, henüz çizgisini bulmamış olduğunu, kendi zaviyesinden bir değerlendirmeye ifade buyuruyor…
Efendimiz için “Duhâ” sûresinde, “Rabbin seni dalâlette bulup da hidayet etmedi mi?” denir. Buradaki dalâlet de aynı manâdadır. Yani, “sen peygamber değildin, kitap nedir bilmezdin; henüz şu andaki çizgisini bulmamıştın. Böyle iken Rabbin seni seçti ve sana risalet verdi” demektir.
Kaynak: İsmail Ünal, Amerika’da Bir Ay