Soru Detayı: Hz. Fatıma hayatta iken, Hz. Ali ikinci evlilik yapmak istedi mi? Ve bu durumda Peygamber Efendimiz ne yaptı?
Soruda bahsedilen olay hadislerde şu şekilde anlatılmaktadır:
Misver İbnu Mahreme (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “Hz. Ali (radıyallahu anh) Efendimiz, nikahı altında Fatıma (radıyallahu anhâ) validemiz olduğu halde Ebu Cehl’in kızına talib oldu. Bunu işiten Hz. Fatıma validemiz, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a gelerek: “Kavmin, kızları için senin hiç gazaplanmayacağını zannediyor. İşte Ali, Ebu Cehl’in kızıyla evlenecek!” dedi. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm kalktı, minbere çıktı şehadet getirdi ve şu hitabede bulundu: “Ben Ebu’l-As İbnu’r-Rebî’e kızımı nikâhladım. Bana konuştu ve doğruyu söyledi (vadetti ve vaadini tuttu). Şurası muhakkak ki ben helal olanı haram kılmıyorum, haramı da helal kılmıyorum. Fatıma benden bir parçadır. Onu üzen beni de üzer. Allah’a yemin olsun ki, Resulullah’ın (aleyhissalâtu vesselâm) kızı Allah düşmanının kızıyla ebediyen bir araya gelmeyecektir!” Efendimiz’in bu konuşmasından sonra Hazreti Ali Efendimiz kararından vazgeçti.
Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir:
“Resulullah’ın (aleyhissalâtu vesselâm) minberde şöyle söylediğini işittim: “Benî Hişam İbnu’l-Mugire ailesi, kızlarını Ali bin Ebi Talib’le evlendirmek için benden izin istiyor. Ben izin vermedim, vermiyorum ve vermeyeceğim! Ancak, Ebu Talib’in oğlu kızımı boşayıp, kızlarını almak isterse o başka! Şunu iyi bilin, Fatıma benden bir parçadır. Onu üzen beni de üzer, ona eziyet olan bana da eziyet olur.” (Buhârî, Fezailu’l-Ashab 16, 12, 29; Müslim, Fezailu’s-Sahabe 96; Ebu Davud, Nikah 13 ; Tirmizî, Menakıb)
Hadisin açıklamasına geçmeden kısa bir açıklama yapalım. Evvela dört evliliğin helal kılındığı ayeti kerimede, dört kadınla evlenmek emredilmiyor, bilakis izin veriliyor. Ve ardından bu iznin kullanılması da adalet şartına bağlanıyor. Ve ayetin devamında “Eğer bu takdirde de aralarında adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla iktifa edin” buyruluyor.
Yine adalet şartının aranması dışında birden çok evliliğin muhtemel olduğu durumlarda, başka sakıncalar ve mefsedetler ortaya çıkacaksa, kişi bundan vazgeçirilebilir. Yani bir kişi, eğer Allah’ın izin verdiği bir mübahı işlemek istiyorsa, fakat başka biri bu mübahın işlenmesi durumunda farklı problemlerin ortaya çıkacağını düşünüyorsa, kişiyi bundan vazgeçirebilir. Bu Allah’ın helal kıldığını haram kılma değildir. Belki o mübahın işlenmesi o kişi hakkında uygun olmayacağından, onu daha salim bir yola irca etmektir. Nitekim Efendimiz de (s.a.s) haramı helal, helali de haram kılmadığını ifade buyurarak, bu tasarrufunun ashab tarafından yanlış anlaşılmasının önüne geçmiştir.
Ayrıca Hz. Ali’nin dünürlük yaptığı kadın Ebû Cehl’in kızı Cüveyriye’dir. İsminin Cemîle olduğunu söyleyenler de vardır. Bu kadın aslında iyi bir müslüman olmuştu. Fakat Resül-i Ekrem kızı Fatıma’nın annesini ve kız kardeşlerini kaybettikten sonra hayatta yalnız kaldığını bildiği için kadınların yaradılışında bulunan kıskançlık duygusunun da ilâvesiyle üzüntüsünün son haddine varacağını ve etrafında derdini dökebileceği bir kimsesi de olmadığı için bunalıma sürükleneceği ve dolayısıyla dinî yönden büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalacağını düşünerek kızı Fâtıma hakkında endişeleniyordu. Nihayet bu endişesini bir hutbesinde dile getirdi. Hz. Misver de bu hutbeyi dinleyenlerden biridir. Hz. Ali Ebû Cehl’in kızına dünürlük yaparken; “Size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın.” âyet-i kerimesinin genel hükmüne sarılmıştı. (Nisa Suresi, 4/3) Fakat Resûl-i Ekrem’in bunu hoş karşılamadığını anlayınca hemen vazgeçti.