Mesele gayet açıktır hadis-i şeriflerde. Şüpheye gerek yoktur. Bazıları, orijinal bir şey söylüyormuş gibi çıkıp konuşuyorlar, hâlbuki iddia ettikleri şeylerin cevabı kitaplarımızda mevcuttur. Fakat herhalde gayeleri insanlara bir şeyler öğretmek değil, dikkat çekmek, kendilerini öne çıkarmak, kendilerinden söz ettirmek..Allah bilir..
Bu konuda gelen bir rivayet şöyledir:
Hz. Âişe (radıyallahu anhâ)’nın anlattığına göre, bir kadın kendisine: “Temizlendiğimiz zaman kıldığımız mutad namaz bize yeter mi (hayızlı iken kılamadıklarımızın kazası gerekir mi?)” diye sormuş, o da şu cevabı vermiştir:
“Sen Harûriyye (Hâricî) misin? Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’la beraberken ay hali gördüğümüzde, tutamadığımız oruçları kaza etmemizi söylerdi, fakat namazların kazasını söylemezdi.“ Aşağıda verilen kaynaklarda mesele başka hadislerle de îzah ediliyor. [1]Buhârî, Hayz: 20; Müslim, Hayz: 67, (335); Ebu Dâvud, Tahâret: 105, (262, 263); Tirmizî, Taharet: 97, (130); Savm: 68, (787); Nesâî, Hayz: 17, (1, 191, 192), Savm: 64, (4, 191); İbrahim … Okumaya devam et
AÇIKLAMA:
1- Harûrî (müennesi: Harûriyye) Kûfe’ye iki mil mesafedeki Harûra köyüne mensup demektir. Burası, Hâricîlerden bir fırkanın Hz. Ali’ye karşı ilk defa bir araya gelip teşkilatlandıkları yer olduğu için Hâricî ma’nâsında Harûrî denmiştir.
Hz. Âişe’nin, kendisine soru soran kadına: “Sen Harûriyye misin?” demekle, “sen sünneti terk mi ediyorsun, herkesin müşterek tatbikatından ayrı mı kalmak istiyorsun? Sünnete göre, hayız halinde kılınmayan namazların kazası yoktur!” demek istemiştir. Hâricî fırkaların hepsinde müşterek olan bir umde (prensip) Kur’an’da geleni esas alıp, sünneti reddetmektir.
Hz. Âişe radıyallahu anhâ, kendisine soru tevcih eden kadına -ki bazı rivayetler Mü’âze diye tesmiye eder- istifham-ı inkarî tevcih etmiş, sorusunun yersiz olduğunu belirtmiştir.
2- Yeri gelmişken şunu belirtelim ki, hayızlı kadının orucu kaza etmekle birlikte namazı kaza etmeyişini Ulemâ şöyle îzah eder: “Namaz her gün tekerrür etmektedir, zorluk sebebiyle kazasına gerek yoktur. Hâlbuki oruç öyle değil, o her gün tekerrür etmez, senede bir aydır. Öyleyse onun kazası gerekir.”
Ancak Hz. Âişe meseleyi: “Resûlullah, ay halinde kılmadığımız namazların kazasını emretmedi” diyerek, daha kestirmeden îzahla yetinmiştir.[2]İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/58-59.
Dipnotlar
⇡1 | Buhârî, Hayz: 20; Müslim, Hayz: 67, (335); Ebu Dâvud, Tahâret: 105, (262, 263); Tirmizî, Taharet: 97, (130); Savm: 68, (787); Nesâî, Hayz: 17, (1, 191, 192), Savm: 64, (4, 191); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/58. |
---|---|
⇡2 | İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/58-59. |