“Kul hakları” veya “insan hakları” kavramı; “başkalarına ait olup dokunulmaz olan maddî veya manevî imkân ve menfaatler ile insanların başkaları için yerine getirmeleri gereken görevleri” ifade eder. İnsanların topluluk hâlinde birlikte yaşamaları, birbirleri karşısında sayılamayacak kadar haklar ve sorumluluklar doğurur.
İyilikle yardımlaşmak (Mâide, 5/2), Allah’a iman ve ibadet etmek (Bakara, 21), Allah’a, peygamberlere ve ulu’l emre itaat etmek (Nisâ, 4/59), Allah’a verilen ahde vefa göstermek (En’âm, 6/152), yetim malını gözetmek, ölçüyü-tartıyı doğru tutmak, hiç kimseye gücü üstünde sorumluluk yüklememek, yakınlar aleyhine de olsa adil davranmak (Nahl, 16/91-95) gibi hususlarda Allah insanların iradelerini kullanmalarını ister. Bunlar, “hukukullah” yani “Allah hakları”dır.
Hz. Ali’nin (radıyallahu anh) ifadesiyle, dinde kardeş olanlar ve yaratılışta bizimle eş olan gayrimüslimlerle de barış ve hoşgörü içinde yaşamamız ve yapılan sözleşmelere sadık kalmamız gerekir ki bunlar da, “hukuk-u ibad” yani “kul hakları” içinde ele alınır.
Salih amel (ve ibadet) ise, “Maddî-manevî hukuk-u ibâda tecavüz etmemek, hukukullah’ı da bihakkın ifa etmekten ibarettir.” Dolayısıyla müslümanın ibadet hayatının kul ve Allah hakkı ile direk bir irtibatı bulunmaktadır. Bundan dolayı her bir müslüman yaptığı bütün ibadetlerin ve davranışların ya Allah hakkı ile ya da kul hakkı ile ilgisi olduğunu bilmelidir. Başka bir ifade ile ibadetler ve davranışlar bu iki hak göz ardı edilmeden yerine getirilmelidir.
Genel manada kul hakkı olarak belirtilen hususlar, Allah Teâlâ ve Peygamber Efendimiz tarafından yapılması yasaklanan şeyler ile yapılmaması istenilen hususları ihtiva etmektedir. Bu itibarla sınırı Allah ve Resûlü tarafından çizilmiş olan emir ve yasaklar kul hakkının da sınırlarını oluşturur. Mümin hassasiyeti ile yaşamak isteyen herkesin bu haklara son derece dikkat etmesi gerekmektedir.
İslâm âlimleri –görebildiğimiz kadarıyla- insanlar arası ilişkilerde hangi ilişkilerin kul hakkını ilgilendirdiği ve hangi ibadetlerin hangi yönlerinin kul hakkı ihlali manası taşıdığı yönünde açık bir izahta bulunmamışlardır. Ama meselenin özü kavranınca durum daha iyi anlaşılacaktır. Haksızlık yapılarak işlenen hemen bütün amellerde birer kul hakkının olabileceğini ifade etmemiz gerekir. Bunun haricinde açıkça kul hakkı ve gasbı olduğu belirtilen hususların da kul haklarını ihlal manası taşıdığı açıktır.
Kaynak: Kul Hakkı, Ahmet Kerem Sever