643
Kur’ân’ın değişik sûrelerden meydana gelmesinin hikmetiyle ilgili olarak şunları söyleyebiliriz:
- Kur’ân-ı Kerîm’in sûrelere ayrılması, ezberlenmesini kolaylaştıran bir unsurdur. Zira bir işin küçük parçalara ayrılarak yapılması, bütününü birden yapmaktan daha kolaydır. Şayet sûreler hâlinde olmasaydı, gözümüzde büyütür, ezberlemeye, belki kolay kolay okumaya bile müşevvik bulamazdık.
- Her sûrede ağırlıklı olarak belirli konular işlenmektedir. Bu konuların daha iyi anlaşılması ve vurgulanmak istenen ana fikrin belirginleştirilmesi için ayrı ayrı parçalara ayrılması daha uygundur.
- Kur’ân’daki sûrelerin uzunluk ve kısalık olarak belirli bir standardı yoktur. Bazı sûreler uzun iken -Bakara sûresi gibi- bazıları da -Kevser sûresi gibi- kısa olabilmektedir. Kur’ân’ın i’cazının veya tahaddisinin gerçekleşebilmesi için, sûrelerin uzunluk ve kısalığının farkı yoktur. Çok kısa da olsa her sûre, başlı başına bir mu’cizedir ve benzeri beşer tarafından getirilemez.
- Kitap yazanların da yaptıkları gibi, okuyucuların daha iyi istifade etmesi için, eserlerin belli bölüm ve başlıklara ayrılması, bir bütün olarak yazılmasından daha faydalıdır. Zira pek iyi biliriz ki, bir kitabı eline alan okuyucu, bölümlere ayrılması halinde onu daha şevkle okur, bölüm bölüm ilerler.
- Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen kişi, O’ndan bir sûre ezberlediğinde, kendisinde Kur’ân’ın müstakil bir bölümünü ezberlediği kanaati hâsıl olur ki, bu da ezberlediği şeyin önemini kavraması bakımından mühimdir. Hz. Enes’in şu sözü bunu göstermektedir: “Bizden birisi Bakara ve Âl-i İmrân sûresini ezberlediğinde, o kişinin bizim yanımızda önemli bir yeri olurdu.” (Ahmed ibn-i Hanbel, 3/120.)
Kur’ân’ın sûrelere ayrılmasında bu saydıklarımızdan başka birçok hikmetler de bulunabilir. Ancak bu hikmetlerden daha da önemlisi, Kur’ân’ı gönderen Yüce Yaratıcı’nın bunun böyle olmasını dilemesidir.
Kaynak: Kur’ân İklimine Seyahat, Muhittin Akgül