Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
  • Hakkımızda
  • İrtibat
  • Gizlilik Politikası
Hikmet.Net
Sorunuzu Sorun
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
Sorunuzu Sorun
Hikmet.Net
Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
Sorunuzu Sorun
© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır | hikmet.net
SİYERSORU-CEVAPLAR

Kutlu Doğum Nasıl Kutlanmalı?

Yazar: Hikmet.Net 4 Ağustos 2015
Yazar Hikmet.Net Tarih: 4 Ağustos 2015Güncelleme: 22 Aralık 2023
Paylaş: 0FacebookTwitterWhatsappTelegramEmail
1,1K

İçindekiler

  • Aşk Şiirleri
  • Riya ve Monotonluk Belaları
  • O’nun Şeydâları!..

Soru Detayı: Kutlu Doğum münasebetiyle gerek Türkiye’de, gerekse yurt dışında Peygamber Efendimiz’i (aleyhi efdalüssalavât ve ekmelüttahiyyât) daha geniş kitlelere duyurma adına neler yapabiliriz? Bu konuda ifrat ve tefrite girmemek için bir kutlama çerçevesi belirlemek mümkün müdür?

Allah Rasûlü’nün (aleyhissalâtü vesselam) doğumu ve yeryüzünü şereflendirmesi insanlığın yeniden dirilişi sayılır; O’nun doğduğu gün de bizim için bir kutlu bayramdır. Çünkü, biz, Rabbimizi O’nunla tanıdık. Nimete minnet ve şükran duygusunu O’ndan öğrendik. Yaratan ve yaratılan arasındaki ilişkileri, kul ve Mâbud münasebetlerini O’nun mesajlarıyla duyup anladık. O’nun ortaya koyduğu yorumlar sayesinde, kâinat, muhtevalı ve okunaklı bir kitaba dönüştü.. eşya ve hâdiseler de, âdeta Hakk’ı söyleyen ve Hakk’a çağıran birer bülbül kesildi..

O’nun gelişiyle, yaslı çehrelerdeki keder çizgilerinin yerini en içten tebessüm emareleri aldı.. O’nun ışığı başlarımızı okşamaya başladığı günden itibaren, “ebedî yokluk” korkusunun ruhlarımızdaki te’siri kırıldı; sonsuzluk isteyen sînelerimize dost ikliminden vuslat muştuları gelip ulaştı. Evet, bir insanın ötelere imanla gitmesi ve Cennet’e ehil hale gelmesi onun adına bir bayramdır. Getirdiği mesaj vesilesiyle bütün varlığın çehresine nur saçan, nazarları ahiret yamaçlarına çevirerek topyekün insanlığa Cennet ve Cehennem’i tanıtan ve ebedî saadet yollarını aydınlatan Allah Rasûlü’nün (aleyhi ekmelü’t-tehâyâ) doğumu ise, bütün insanlığın ve kâinatın bayramıdır.

Fakat, acaba biz, bütün insanlığa bir kurtuluş fermanı getiren Habîb-i Ekrem Efendimizi kendi büyüklüğü ölçüsünde sevebildik mi? O’nu gereğince tanıyıp başkalarına da tanıtabildik mi? “Kutlu Doğum” dediğimiz mevlid-i şerifi, O’nunla irtibatımızı ortaya koyma adına gerektiği gibi değerlendirebildik mi? Zannediyorum, bu sorulara “evet” cevabı vermemiz zordur. Gerçi, şimdiye kadar, merasim türünden çok mevlit okumuş/okutmuşuzdur; birkaç ses sanatkârı ve birkaç ilâhîci ile o geceye bir nağme katmışızdır; birkaç paket lokum ve birkaç şişe gülsuyuyla gönüller almışızdır ama maalesef bunlar kat’iyen O’nun büyüklüğüne yaraşır şekilde ve O’na karşı, sevgi, vefâ, sadakat duygularını coşturacak seviyede olmamıştır.

Tabiî ki, bu mevzûda yapılması teklif edilen şeyler “ef’âl-i mükellefîn” arasında değildir. Yani, Kutlu Doğum’la alâkalı olan faaliyetler farz, vacip ve sünnet gibi yapılması dinen istenen sorumluluklar kategorisinde mütalaa edilemez. Ancak, o mübarek gün ve geceler münasebetiyle bir kere daha Efendimiz’i (sallallahu aleyhi ve sellem) yâd etme, O’nun viladetini hatırlama ve nûrefşan mesajını anlayıp başkalarına da anlatmaya çalışma çok değişik hayırlara vesile olabilir.

Aşk Şiirleri

Mevlid programları son senelerde “Kutlu Doğum” adı altında yapılsa da aslında yeni değildir ve menşei çok eskilere dayanmaktadır. Mevlid merasimi ilk defa, Fatımîler tarafından Mısır’da tertip edilmiştir. Fakat, genel kabule göre, ehl-i sünnet çizgisi içerisinde mütalaa edebileceğimiz ilk mevlid programını, Selahaddin Eyyubî’nin eniştesi Muzafferuddin Gökbörü düzenlemiştir.

Peygamber Efendimizi övmek ve O’nun şefâatine nail olmak maksadıyla Rasûl-ü Ekrem hayattayken bile şiirler yazılmış, kasideler söylenmiştir. Meselâ Ka’b b. Züheyr, İnsanlığın İftihar Tablosu’nun huzurunda O’nu övmüş ve Allah Rasûlü tarafından tebrik edilmiş, teşvik görmüştür. Hassan bin Sabit de şiirleriyle iltifata mazhar olmuştur. İmam Busayri’nin Kaside-i Bür’e adlı aşk ve heyecan dolu şiiri de elden ele, dilden dile dolaşmıştır.

Daha sonraki dönemlerde de, Müslüman şairlerin hemen hepsi na’tlar yazmışlardır. Fuzulî, Nefî, Naîmî, Nâbî, İshak Efendi ve Şeyh Galip na’t denince ilk akla gelen Peygamber aşıklarıdır. Ayrıca, Rasûlullah’ın (aleyhi ekmelü’t-tehâyâ) doğumunu ve hayatını medh ü senâ eden ve “Mevlid” adını taşıyan çok eser kaleme alınmıştır. Alvar İmamı’nın da bir mevlidi vardır; çocukluğumuzda biz hep onu okurduk. Bir bahisten diğerine geçerken de Silsile-i Şerif’inde yer alan ve “Allahım, lütuf ve inayet yağmurlarını bizim üzerimize de yağdır; sadece seçkin kullarını içeri aldığın dergahının kapısını bizim için de aç, bizi de haremine al” manasına gelen “İlâhî ez-kerem ber-mâ kerem-kün / Kabûl-i bâb-ı dergâh-ı harem-kün” beytini tekrar ederdik.

Bildiğiniz gibi, mevlidlerin Türkçe’de en meşhur olanı Süleyman Çelebi’nin “Vesiletü’n-Necât” adlı eseridir. Süleyman Çelebi, Yıldırım Beyazıt zamanında Divan-ı Hümayûn Hocası olmuş, sonra da Bursa Ulu Camii’nde imamlık yapmış bir hak dostudur. Bediüzzaman hazretleri, “Cenâb-ı Hak bu âdeti ebede kadar devam ettirsin ve Süleyman Efendi gibi Mevlid yazanlara rahmet etsin, yerlerini Cennetü’l-Firdevs yapsın.” demekte; Süleyman Çelebi’nin mevlidinin kabul-u âmmeye mazhar olduğunu beyan etmekte ve mevlid hakkındaki değerlendirmesini şöyle dile getirmektedir:

“Mevlid-i Nebevî ile Mi’raciyenin okunması, gayet nâfi ve güzel âdettir ve müstahsen bir âdet-i İslâmiyedir. Belki hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyenin gayet lâtîf ve parlak ve tatlı bir medar-ı sohbetidir. Belki, hakaik-i imaniyenin ihtarı için en hoş ve şirin bir derstir. Belki, imanın envârını ve muhabbetullah ve aşk-ı Nebevîyi göstermeye ve tahrike en müheyyiç ve müessir bir vasıtadır.” (Bediüzzaman, Mektubat, Yirmi Dördüncü Mektup, İkinci Zeyli, Beşinci
Nükte).)

Bütün bunlardan hareketle, mevlid ve mi’raç gibi vesilelerle Efendimiz’i bir kere daha ve daha engince yad etmenin mahzuru olmadığı anlaşılıyor. Hatta, Allah Rasûlü kendisini meth edenlere karşı sükût buyurduğundan ve Ka’b b. Züheyr gibi şairleri tebrik edip onlara hediye verdiğinden dolayı, misyonu itibarıyla kendisini medh ü senâ ve takdir etmenin bir esas olarak sübût bulduğuna da kâil olunabilir. Yani denilebilir ki, o sükût buyurduğuna ve hatta bazılarına hediye verdiğine göre, O’nu meth etmek sünnet ya da en azından mendub (Efendimizin bazen işleyip bazan terk buyurdukları, selef-i sâlihinin de sevip rağbet ettikleri işler) da olabilir. Öyle ise,

“Allah adın zikredelim evvela
Vacib oldur cümle işte her kula
Allah adın her kim ol evvel ana
Her işi âsan eder Allah ona” (Süleyman Çelebi)

diyerek başlayıp Peygamberimizin üstün meziyetlerini, güzel vasıflarını, ahlâkının eşsizliğini, hayatını ve mucizelerini anlatmak ve nihayet, O’nun şefâatına sığınmak, salât ü selâmlarla O’na yönelmek mendup sayılabilir. Çünkü, bütün bunlar formül olarak ortaya konmamışsa da hepsinin aslı dinde vardır. Cenâb-ı Hakk’ı zikir ve O’na hamd ü senâ; Peygamber Efendimizi yâd etme ve O’na salât ü selam imanın gereğidir.

Riya ve Monotonluk Belaları

Ne var ki, bu güzel âdette işi ticarete dökmemek, gırtlak ağalığı yapmamak, riya ve süm’alara girmemek çok önemlidir. Allah’ı ve Efendimizi anma mevzuunda samimi olmaya çok dikkat etmek lazım. Bir insan, Cenâb-ı Hakk’ı andığında gözleri gerçekten yaşarmadığı ve burun kemikleri dahi sızlamadığı halde,

“Her kaçan anarsam seni, kararım kalmaz Allahım
Senden gayrı gözüm yaşın, kimseler silmez Allahım” (Yunus Emre)

der ve riyakarlıklara, yalanlara girerek Efendimize ait bazı günleri tes’îd etmeye kalkarsa, Allah’a karşı yalan söylemiş; Allah Rasûlü’ne de saygısızlık yapmış olur. İnsan içinden gelmeyen şeyi söylememeli; mutlaka bir şey söyleyecekse, kalbinin sesine tercüman olmalı, hislerinde mâkes bulmuş şeyleri ifade etmeli. Şuurundan vize alamamış sözleri gün yüzüne çıkarmamalı; riyakârlık ifade eden sesleri sineye gömmeli ve asla kimseye duyurmamalı. Mevlid okuyan da, ilahi söyleyen de ve birkaç kelam ederek o günün ehemmiyetini dile getiren de mutlaka çok samimi olmalı. O güne ve o sözleri söylemeye önceden hazırlanmalı. Va’z etmeye giden bir insanın, “Aman gözüme bir leke girmesin, kulağıma bir kir bulaşmasın, kafam dağılmasın; aman bir günahkâr olarak halkın karşısına gitmeyeyim!” diyerek, dikkat ve teyakkuz içinde camiye yürümesi gibi -ki va’z u nasihatin mü’min kalblerde mâkes bulması adına bu çok önemlidir- mevlid programlarında vazife alan insanlar da samimiyet ve ihlasa çok dikkat etmeli. Süslü-püslü şeylerle değil, samimiyetle lebriz edilmiş bir gönülle, kalbin süs ve zinetiyle halkın karşısına çıkmalı.

Diğer taraftan, hem mevlid okurken hem de daha geniş ve muhtevalı mevlid programları düzenlerken monotonluktan mutlaka kurtulmak lazım. Bugün, genel itibarıyla, mevlid merasimleri o kadar monotonlaşmıştır ki, avamdan kimseler bile onları dinlerken sırada neyin olduğunu, neden sonra ne geleceğini bilirler. Okuma üslubu ve o birbirinden güzel makamlar bile monotonluğun, ülfetin kurbanı olmuştur. Mesela; şimdilerde herkes farklı bir üslubu esas alsa da, belli bir dönem itibarıyla mevlid okuma şekli kısaca şöyleydi: Tevhid bahri Saba makamıyla okunur; özellikle “Her ki diller bu duada buluna / Fatiha ihsan ede ben kuluna” beyti mutlaka Hüseynî makamında icra edilirdi. Duadan sonra Hicaz makamına geçilir; Nûr bahrinin sonunda Rast makamına başlanırdı. Sonra aynı makamda salât ü selam getirilirdi. Vilâdet bahrine de bu makamla başlanır; peşinden Hüseynî perdesine geçilirdi. “Doğdu ol saatte ol sultan-ı dîn” derken Segahta karar kılınırdı ki, burada Segah makamının seçilmesinin sebebi, Salât-ı Ümmiyye okunacak olmasıydı. Sonra, tekrar Hüseynî makamında Merhaba bahrine girilir ve bu bölüm genellikle Hüzzam makamında bitirilirdi. Mirac ve Münacaat bahirleri Uşşak makamıyla okunup “Ümmetimden razı olsun ol muin” mısrası Hüseynî makamıyla bağlanırdı.

İşte bu şekilde başlayıp devam eden ve aynı tonda biten bir mevlid, hele bir de kalb heyecanlarıyla icra edilemiyor ve aynı coşkuyla dinlenmiyorsa bütün bütün sıkıcı ve monoton bir hal alacaktır. Oysa, o sözler çok güzeldir; anlatılan mevzular çok derindir; ama maalesef üslup eksikliği mananın önüne geçmektedir. Onları o şekliyle besteleyenler çok güzel ve faydalı bir iş yapmışlar, makamları Cennet olsun. Fakat, kanaat-i acizanemce, bu türlü şeyler aylık ya da en fazla senelik olmalı. Aynı şeyler tekrar edilmemeli, her defasında o işe ayrı bir buud ve zenginlik katılmalı. Bildiğiniz gibi, güzel bir güfte, belki yirmi insan tarafından yirmi türlü besteleniyor ve farklı farklı icrâ ediliyor. O bestelerin her biri de güfteye ayrı bir mana katıyor ve böylece, o sözleri bir kere daha, ilk günkü tazeliğiyle insanlara sunmak mümkün oluyor. İsterseniz, o farklılıklara da bir “tasrif” nazarıyla bakabilirsiniz; onları, bazı mana ve muhtevaları yeni bir ses, yeni bir söz, yeni bir eda, yeni bir üslûb ve yeni bir icrâ ile ortaya koyma şeklinde yorumlayabilirsiniz.

O’nun Şeydâları!..

Ayrıca, o tür programlarda seslendirilecek ilahi ve kasidelerde de böyle bir zenginliğe ihtiyaç var. Sadece Yunus Emre’yle yetinme, yalnızca Niyaz-ı Mısrî’ye takılıp kalma da o mübarek toplanmaları matlaştırır. Günümüzün insanı çok farklıdır. Dünkü sözler çok samimi de olsa bugünün insanına avamca gelebilir. Dün çok güzel şeyler söylendiği gibi bugün de söylenmektedir; yarın da çok güzel sözler söylenecektir. Aynı ifadeleri aynı üslup içerisinde tekrar edip durma ve bu şekilde bir araya gelmiş olma marifet değildir; asıl mesele, Efendimiz’in viladetini gerçek bir bayram olarak duyma ve duyurma; O’na vuslat duygusuyla dolma ve gönüllerde O’nun vuslatına iştiyak uyarma; dua ederken de aynı coşkuyla el kaldırma ve kalblerin bamteline dokunma.. nihayet, insanlarda bir heyecan tufanı oluşturma ve Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) o an gökten iniyormuş gibi bir ruh haleti hasıl etmektir. Hani Arif Nihat Asya der ya;

“Gel, ey Muhammed, bahardır…
Dudaklar ardında saklı
Aminlerimiz vardır!..
Hacdan döner gibi gel;
Mi’raç’tan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!”

İşte, öyle yeni bir ses olmalı, bambaşka bir soluk ve derin bir heyecanla program ortaya konmalı; nihayet, orada hazır bulunanlar gönülden yakarışa geçmeli ve “Mi’raç’tan iner gibi gel; bekliyoruz yıllardır!” demeli.

Diğer önemli bir husus da, bu programların aynı zamanda bir mesaj vermeye matuf olmasıdır. Mevlit, ilahi, kaside ve şiirler zihinleri hazırlamalı, ruhlarda heyecan hasıl etmeli; daha sonra da önceden çok iyi belirlenen bir mesajla program hitama erdirilmeli. Efendimizin hayat-ı seniyyelerinden bir husus anlatılmalı; O’nun “cevâmi’ül-kelim” dediğimiz az söz ile çok manayı ifade eden hadis-i şeriflerinden biri nakledilmeli ya da ümmetinin ferdî, ailevî ve içtimâî problemlerinin çözülmesiyle alâkalı bir husus dile getirilmeli. Fakat, verilmek istenen mesaj gibi o mesajı seslendirecek olan insan da önceden belirlenmeli.. sadece sesi ve nefesi gür, ilmi derin kimselere değil, aynı zamanda kalbî heyecanları coşkun ve gönlündeki Peygamber sevgisi engin insanlar bulunup onlara söz hakkı verilmeli. O insanlar da, öyle mübarek bir program için çok ciddi ön hazırlıklar yapmalı, gönüllerini ortaya koymalı ve konuşurken bile o işin hakkını verememe mahcubiyetiyle M. Akif gibi,

“Perişan sözlerimden bıkma, hoş gör, ya Rasûlallah,

Kulun şeydâdır amma, açtığın vadide şeydâdır!”

deyip inlemeliler. Ya da İslam’ın garipliğini ve ümmetin kimsesizliğini vicdanlarında duyup o Muzdarip Şair’in “Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi”ndeki yanık nağmeleriyle Cenab-ı Hakk’ın dergahına yönelmeliler:

Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed.
Aylar bize hep Muharrem oldu!
Akşam ne güneşli bir geceydi…
Eyvah, o da leyl-i mâtem oldu!

Alem bugün üç yüz elli milyon
Mazlûma yaman bir âlem oldu:
Çiğnendi harîm-i pâki şer’in;
Nâmûsa yabancı mahrem oldu!
Beyninde öten çanın sesinden
Binlerce minâre ebkem oldu

Allah için, ey Nebiyy-i ma’sum,
İslam’ı bırakma böyle bîkes,
Ümmeti bırakma böyle mazlum.


Kaynak: Ümit Burcu, “Kutlu Doğum ve Kırmızı Gül”

kırmızı gülKutlu DoğumMevlid Kandilimevlid-i şerifmevlidin tarihimonotonluknasıl kutlanmalıPeygamberin doğum günü
Paylaş: 0 FacebookTwitterWhatsappTelegramEmail
Hikmet.Net

Her Soru Cevaba Layıktır!

Önceki Yazı
Taklîdî iman ve Tahkîkî iman ne demektir?
Sonraki Yazı
Allah’a yakın olabilmenin yollarını izah eder misiniz?

Benzer Yazılar

Belaların en şiddetlisinin Nebilere ve sonra derecesine göre kimselere geldiği ifade ediliyor. Bu...

Katılım bankalarından fon alım satımı caiz mi?

Kanser hastalarının kullanması için saç bağışlamak caiz midir? Kullanan kişinin başını örtmemesi...

Saf balmumu yemek haram mıdır?

Evim Şirketlerinden (Tasarruf Finansman Sistemi) Üzerinden Ev, Araç Almakta Dinen Bir Mahzur...

Hilye-i Şerif nedir? Sünnet kaynaklı mıdır? Tarihimizde önemi nedir?

Bu Hafta En Çok Okunanlar

  • Müzik ve Çalgı Aletleri Üzerine

  • Anne-babası razı olmayan kişinin haccı geçerli midir?

  • Bermuda Şeytan Üçgeni hakkında bilgi verir misiniz?

  • Mest üzerine mesh nasıl yapılır?

  • Üç Ayları Değerlendirme

En Son Eklenenler

  • Belaların en şiddetlisinin Nebilere ve sonra derecesine göre kimselere geldiği ifade ediliyor. Bu durumda “salih bir müslüman olmak” korkutucu olmaz mı?

  • Katılım bankalarından fon alım satımı caiz mi?

  • Kanser hastalarının kullanması için saç bağışlamak caiz midir? Kullanan kişinin başını örtmemesi durumu değiştirir mi?

  • Saf balmumu yemek haram mıdır?

  • Evim Şirketlerinden (Tasarruf Finansman Sistemi) Üzerinden Ev, Araç Almakta Dinen Bir Mahzur Var Mıdır?

E-Bülten

Güncel Soru-Cevaplarımızdan haberdar olmak için Bültenimize Abone Olun!

Editörün Seçimi

Belaların en şiddetlisinin Nebilere ve sonra derecesine göre kimselere...

15 Ekim 2025

Katılım bankalarından fon alım satımı caiz mi?

14 Ekim 2025

Kanser hastalarının kullanması için saç bağışlamak caiz midir?...

13 Ekim 2025

Saf balmumu yemek haram mıdır?

12 Ekim 2025

Evim Şirketlerinden (Tasarruf Finansman Sistemi) Üzerinden Ev, Araç...

3 Ekim 2025

Güncel Soru-Cevaplarımızdan haberdar olmak için Bültenimize Abone Olun!

hikmet_beyaz_logo
Soru Sor
Facebook Twitter Instagram Youtube Telegram

Linkler

    • Bizimle Çalışın
    • Bize Ulaşın
    • Amacımız
    • Yayın Politikası
    • Telif Hakları
    • Gizlilik Politikası

İşbirliğiyle...

Kategoriler

SORU-CEVAPLAR İBADET AKİDE VE İNANÇ KADIN VE AİLE NAMAZ HELAL-HARAMLAR ORUÇ AHLAK ZEKAT- FİTRE- SADAKA TİCARET VE FİNANS DUA UFKU TEMİZLİK HAC- UMRE KURBAN Gündem Yazıları ÇOCUK MUHTELİF AHİRET YİYECEK İÇECEKLER SİYER METAFİZİK KURAN-I KERİM

© Telif Hakkı 2024, Tüm Hakları Saklıdır  | hikmet.net

  • Hakkımızda
  • İrtibat
  • Gizlilik Politikası
Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz.
Gizlilik PolitikasıTamam
Manage consent

Privacy Overview

This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
Necessary
Her Zaman Etkin
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. These cookies ensure basic functionalities and security features of the website, anonymously.
ÇerezSüreAçıklama
cookielawinfo-checkbox-analytics11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Analytics".
cookielawinfo-checkbox-functional11 monthsThe cookie is set by GDPR cookie consent to record the user consent for the cookies in the category "Functional".
cookielawinfo-checkbox-necessary11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookies is used to store the user consent for the cookies in the category "Necessary".
cookielawinfo-checkbox-others11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Other.
cookielawinfo-checkbox-performance11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Performance".
viewed_cookie_policy11 monthsThe cookie is set by the GDPR Cookie Consent plugin and is used to store whether or not user has consented to the use of cookies. It does not store any personal data.
Functional
Functional cookies help to perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collect feedbacks, and other third-party features.
Performance
Performance cookies are used to understand and analyze the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.
Analytics
Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.
Advertisement
Advertisement cookies are used to provide visitors with relevant ads and marketing campaigns. These cookies track visitors across websites and collect information to provide customized ads.
Others
Other uncategorized cookies are those that are being analyzed and have not been classified into a category as yet.
KAYDET & ONAYLA
Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz’in Ahlakı
        • Efendimiz’in Ailesi
        • Efendimiz’in Mucizileri
        • Efendimiz’in Savaşları
        • Efendimiz’in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur’an-ı Kerim
        • Kur’an Okuma ve Meal
        • Kur’an’ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog