Değerli kardeşimiz,
Ölülerin arkasından Kur’ân okumak bizim güzel bir âdetimiz olagelmiştir. Bazı hadislerde, ölünün üzerine Sure-i Yasin’in okunmasına dair Efendimiz’den rivayetler vardır. Fakat bu mesele Efendimiz (s.a.s.) tarafından çok ciddi olarak ele alınmadığı sahih hadis kitaplarında görülmektedir. Efendimiz (s.a.s.) vefat etmiş kimselere karşı vazife olarak daha ziyade, onları ziyaret eder, kabir ehline selam verir, haklarında mağfiret diler ve dua buyururlardı. Mesela şu duayı Efendimiz kabir ziyaretlerinde hep okurdu:
“es-Selâmu aleyküm dâra kavmin mü’minîn. Ve innâ inşâallâhu biküm lâhikûn. Ğaferallahu lî ve leküm ecmaîn: Ey Müslüman kabir ahalisi Allah’ın selamı üzerinize olsun. İnşallah biz de size katılacağız. Allah sizi de bizi de afv u mağfiret etsin”
Allah’ın (c.c) müminin duasıyla bir mü’mine ihsanda bulunması mümkündür. Bunu destekleyen Allah Resulü’nün anlattığı bir olay vardır: Bir kişi, babası vefat ettikten sonra Kur’ân-ı Kerim öğrenir, mü’min olmakla beraber azap görmekte olan o baba orada durumu zor iken çocuk burada “Bismillahirrahmannirrahim” dediği andan itibaren onun azaptan uzak olduğu müşahede edilir. Kendisindeki değişiklik sorulduğunda da, “çocuğum Kur’an öğrendi “Bismillahirrahmannirrahim” dedi o sadaka-i cariye ile Allah beni burada elim azaptan halas eyledi.” diye cevap verir.
Cenazeler üzerine Yasin’in okunması, Fatiha’nın okunması ve haklarında hayır duası gibi rivayetlerin bütününü bir araya getirdiğimiz zaman görüyoruz ki, bizim okuduğumuz dualar, ettiğimiz istiğfarlar, haklarında rahmet dileklerimiz onlara kavuşuyor. Nitekim Efendimiz (s.a.s) bizzat mezarları ziyaret ettiğinde dua buyurmuşlar, selam vermişler, haklarında hayır dileğinde bulunmuşlardır.
Kur’ân okuyup ölüye bağışlamak ona fayda verdiği gibi asıl faydayı bize verir. Layık biriyse Allah onu istifade ettirir. Fakat burada Kur’ân okumaktan daha önemli bir vazife vardır. O da onlar için içten gele gele dua etmektir.
Selametle kalın.
**