Müslüman ahlâkı… Ne güzel ve de ne özel… Evet, Müslüman ahlâkı çok güzel ve de çok özel… Çünkü Müslüman’ın yanına vardığınızda kendisinden emin olarak varır, itimat ederek oturup konuşursunuz.
Bilirsiniz ki bu Müslüman sizin gıybetinizi yapmaz, eksik ve zaafınızı şurada burada anlatmaz. Ne biliyorsa yüzünüze anlatır, yumuşak bir dille yanınızda düzeltir, olmadığınız yerde eksik ve yanlışlarınızı konuşup ilan ederek sizi mahcup ve mahkur etmez. Peki Müslüman neden böylesine özel ve güzel ahlâk ve anlayıştadır? İnandığı İslam’ın çarpıcı ikaz ve irşatları var bu konuda da ondan.
İsterseniz gıybet, gammazlık, aleyhtarlık konularında iki misal arz edeyim de siz de görün gerçek dindarın nasıl bir kültürle ikaz ve irşat olduğunu. Neden asla gıybet etmediğini, gammazlıkta bulunmadığını, birilerini kötülemek için fırsat bekleyen adam durumuna tenezzül etmediğini…
İşte temsil-i maneviden örnekler:
Hz. Musa (as), Rabb’ine yalvarırken, der ki:
Aylardır yaptığımız yağmur duasını kabul buyurmuyorsun. Rabb’im, neden ola ki?
Cevap gelir kendisine:
İçinizde bir gammaz, gıybetçi var da ondan.
Hz. Musa (as) hemen sorar:
Rabbim, o adam kim ise bildir de onu hemen içimizden kovalayıp çıkaralım.
Rabb’imizin ikaz dolu cevabı ibretli olur:
Ya Musa, o gammazın kim olduğunu söylersem ben de gammazlık etmiş olmaz mıyım? Ben Azimüşşân ” gammazları” ve ” gammazlığı” asla sevmediğim halde onu nasıl yaparım? Şahıs aleyhinde bulunurum?
Hazret-i Musa mahcubiyetle başını aşağı eğerek, jurnalciliğin, gıybetin, dedikodunun Allah yanındaki kötülüğünü düşünür.
Bir müddet sonra yine vahy-i ilahi gelir:
Ya Musa, o ” gammaz”öldü. Falan yerde cenazesi kalkacak, git onun cenazesini kıldır.
Günlerdir yaptıkları duaların reddine sebep olan gıybetçinin kim olduğunu merak eden Hazret-i Musa, koşa koşa gider, bir de bakar ki, ortalıkta birkaç tane cenaze beklemekte, bunların içinde gıybetçinin kim olduğu yine bilinmemektedir.
Tekrar yalvaran Hazret-i Musa:
Ya Rabbi, der. Bu kadar cenazenin içinde o gammazın kim olduğunu yine bilemedim. Bu defa yine ibretli cevabı alır:
Ya Musa! Benim bir sıfatım da “Settar” dır. Yani ayıpları örtücüdür. O gammaz kulumun ayıbını senin yanında örtmek için cenazelerin içinde kendisini sakladım. Boşuna araştırma, bulamazsın! Bulmaya da mecbur değilsin!
Görülüyor ki bir Müslüman’ı bir başka Müslüman’ın yanında çekiştirip çürütmek, kendine itibar kazanmak için onu nazardan düşürmek gibi haller kötü bir alışkanlık ve ahlâktır. Ancak, böyle kötü sıfatlarla muttasıf Müslümanları da bu sıfatlarından dolayı tefe koyup çalmak veya sakız gibi çiğnemek de doğru değildir. Baksanıza, Musa (sa) bile dedikoducu gammazı bir türlü keşfedemedi. Allahü Teala, onu cenazelerin içinde Settar sıfatının tecellisiyle setredip gizledi. (Ahmet Şahin)