Mut’a birlikteliği caiz midir?
Mut’a, yararlanılan şey, umre ile haccı birleştirme, bir kadınla geçici olarak evlenme manalarına gelmektedir. Fıkhî açıdan ise mut’a; bir erkekle bir kadının aralarında anlaştıkları bir zamana kadar bir miktar para karşılığında evlenmeleridir.
Mut’a nikâhında erkek, kadından sorumlu değildir. Ancak kadın, erkekten bir çocuk dünyaya getirirse erkek, bu çocuktan sorumlu olur. Bu nikâh, anlaşılan süre bittiğinde sona ermektedir. Bu nikâh türünde miras söz konusu olmadığı gibi evlilik sayısında da herhangi bir kısıtlama söz konusu değildir. Bu nikâhın süresi konusunda sınırlama yoktur. Mut’a nikâhı, bir saatlik olabileceği gibi günlük, haftalık da olabilmektedir. Özellikle Şiî ulemâsının kabul ettiği bu nikâh türüne göre şahit bulundurmaya ve velinin iznine de gerek yoktur.
Mut’a nikâhı, Cahiliye devrinde uygulanmış ve Peygamberimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) bu nikâhı iki defa savaş durumunda ve geçici olarak uygulanmasına izin verdiği rivayetlerde bildirilmiştir. Birinci uygulama, Hayber’in fethinde olmuş ve daha sonra Hz. Ali’nin (radıyallahu anh) ifadesiyle Peygamberimiz tarafından yasaklanmıştır. (Buhârî, nikâh 31; Müslim, nikâh 29–32; İbn Mâce, nikâh 44.) İkinci olarak, Mekke’nin fethinde üç günlüğüne izin verilmiş ve daha sonra kıyamete kadar kesin olarak yasaklanmıştır. (Müslim, nikâh 22.)
Mekke’nin fethi günü, mut’a nikâhının kesin olarak yasaklandığı Sebre b. Ma’bed el-Cüheni tarafından rivayet edilmiştir. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte Mekke fethine katılan Sebre, Resûlullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) Hacer-i Esved ile Kâbe kapısı arasında durarak şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
“Ey insanlar, ben size kadınlarla mut’a yapmanız konusunda izin vermiştim. Şüphesiz Allah, onu kıyamet gününe kadar haram kılmıştır. Kimin yanında (Mut’a ile tuttuğu) kadın varsa, onu serbest bıraksın. Onlara verdiklerinizden hiçbir şey geri almayınız.” (Müslim, nikâh 19, 22, 24.)
Bazı rivayetlerde bu yasaklamanın Vedâ haccı sırasında gerçekleştiği de belirtilmektedir. (Ebû Dâvud, nikâh 13; İbn Mâce, nikâh 44.) Mut’anın farklı zamanlarda yasaklanması, yasağın tekrarlaması şeklinde yorumlanmış ve Mekke fethinde haram kılınan mut’a nikâhının Veda haccı sırasında tekrar haram kılındığı ifade edilmiştir. Evet, on binlerce insanın toplandığı Veda Haccı’nda bu yasaklama tekrar edilmiş ve Müslümanlara kesin ve nihaî olarak bildirilmiştir.[1]İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 11/74; Nevevî, Şerhu’l-Müslim, 9/180.
Mut’a nikâhı, birden yasaklanmamış, tedricen kaldırılmıştır. Dolayısıyla teşrî döneminde mut’a nikâhının serbestliğiyle ilgili rivayetleri delil olarak kullanmak doğru olmaz zira nihâî nasslar, hükümler mut’a nikâhını yasaklamışken bunları görmezden gelip diğer rivayetleri öne çıkarmak usul açısından büyük bir hatadır.
Burada bir noktaya dikkat çekmek gerekir. Ne Kur’ân-ı Kerîm, ne de Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) mut’a nikâhını helâl kılmıştır. Cahiliye devrinden beri devam edegelen bu âdet, tedrîcen kaldırılmıştır. Nitekim içkinin yasaklanmasında ve başka birçok meselede olduğu gibi bu hüküm de toplum belli bir kıvama ulaştığında kesin olarak yasaklanmıştır.[2]İbrahim Canan, Namus Fitnesi Mut’a, s.25-29.
Mut’a’nın Peygamberimiz tarafından haram kılındığı birçok sahabi tarafından rivayet edilmiştir. Bu sahabîler şunlardır; Hz. Ali, Hz. Ömer, Hz. Seleme b. Ekva, Hz. Sebre b. Ma’bed, Hz. Ebû Hureyre, Hz. Cabir, Hz. Sa’lebe b. Hakem, Hz. Abdullah b. Ömer, Hz. Ebû Zer, Hz. İbn Abbas, Hz. Haris b. Gaziyye, Hz. Sehl b. Sa’d, Hz. Kâ’b b. Mâlik, Hz. Abdullah b. Mesud, Hz. Enes b. Mâlik, Hz. Huzeyfe ve Hz. Âişe (radıyallahu anhum).[3]Kâsânî, Bedâiü’s-Sanâi, 3/473-477.
Mut’a’nın haramlığında icma vardır.[4]Tehânevî, İ’lâus-Sünen, 11/58-59; Kâsânî, Bedâiü’s-Sanâi, 3/476-478. Bununla birlikte, birkaç sahabîden farklı görüş nakledilmektedir. Bunlar, mut’a’nın kesin olarak yasaklandığından haberi olmayan, mut’a ile ilgili ruhsatın devam ettiğini zanneden kimselerdir. Nitekim Hz. Ömer, mut’a’nın Allah Resûlü tarafından kesinlikle yasaklandığını sahabenin huzurunda dile getirmiş ve sahabe tarafından itirazsız kabul görmüştür.[5]Osman Şimşek, “Acı Bir Tecrübe: Mut’a Nikâhı ve Gerçekler”, Yeni Ümit Dergisi, sayı 61.
Kaynak: Kadın ve Aile İlmihali
Dipnotlar
⇡1 | İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 11/74; Nevevî, Şerhu’l-Müslim, 9/180. |
---|---|
⇡2 | İbrahim Canan, Namus Fitnesi Mut’a, s.25-29. |
⇡3 | Kâsânî, Bedâiü’s-Sanâi, 3/473-477. |
⇡4 | Tehânevî, İ’lâus-Sünen, 11/58-59; Kâsânî, Bedâiü’s-Sanâi, 3/476-478. |
⇡5 | Osman Şimşek, “Acı Bir Tecrübe: Mut’a Nikâhı ve Gerçekler”, Yeni Ümit Dergisi, sayı 61. |