İçindekiler
Değerli kardeşimiz,
Hadisin ifadesiyle dua, ibadetin özüdür, temelidir, aslıdır. (Ebû Davud, salât 377; Tirmizî, daavât 2) İbadetler, dua manasının kalıplara dökülmüş halidir. Bir başka deyişle, ibadeti ibadet yapan, onun içindeki, Allah’a yalvarış, yakarış, O’na iç dökme, ubudiyetini O’na has kılma, istediğini yalnız O’ndan isteme manasıdır.
Bu zaviyeden, ibadetlerin piri olan namaz da baştan ayağa duadır denebilir. Namazın her bölümünde, rükûsunda da, kavmesinde de, celsesinde de dua yapılabilir, ki zaten yapıyoruz. En faziletlisi ise secdede yapılan duadır. Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur:
أَقْرَبُ مَا يَكُونُ العَبْدُ مِنْ رَبِّهِ وَهَوَ سَاجِدٌ فَأَكْثِرُوا الدُّعَاءَ
“Kulun, Rabbine en yakın olduğu yer secdedir. O halde secdede çokça dua edin.” (Müslim, salât 215).
Secde, Allah’a kulluğun zirvesi olduğu için Efendimiz de Allah’a en yakın olunan yerde sesimizi, soluğumuzu dua ile Cenab-ı Hakk’a duyurmamızı tavsiye etmiştir.
Zira secdede, Allah’ın büyüklüğünü ifadenin yanında insanın kendi küçüklüğünü ortaya koyması gibi iki mülâhaza bir araya gelir; bu iki mülâhaza bir araya gelip örtüşünce de Allah’a en yakın olma hâli zuhur eder. Evet, kul, tevazu, mahviyet ve hacâlet içinde başını yere koyduğunda ve hatta mümkün olsa başını topraktan daha aşağı götürme azmiyle secdeye kapandığında Allah’a kurbet hâsıl olur. İşte o ânı iyi değerlendirmek, Kur’an-ı Kerim’de zikredilen ve Peygamber Efendimiz’den nakledilen niyazlarla Cenâb-ı Hakk’a yönelmek, ayet ve hadislerde geçmeyen duaları ise kelam-ı nefsi türünden mülahazalara emanet edip kalbin diliyle seslendirmek, yani dille telaffuz etmeksizin kalbimizden geçirmek suretiyle yapmak lazımdır.
Özellikle Hanefi âlimleri, namazda yapılacak dualar konusunda hassas davranmışlardır. Namazın içinde yapılacak duaların Kur’ân’dan veya en azından meşhur sünnetten olması gerektiğini, beşer sözü olan duaların yapılmasıyla namazın bozulacağını söylemişlerdir. Diğer pek çok ulema ise bunun namazı bozmayacağı görüşündedirler. Onlar içinde de, dua ile Cenab-ı Hak’tan istenecek şeylerin mahiyeti konusunda bir görüş farklılığı vardır. Bir kısım ulema, namazda dine ve ahirete ait ihtiyaçların istenebileceğini fakat dünyalık şeylerin istenemeyeceğini, aksi takdirde namazın bozulacağını söylemiş.. diğerleri ise dinî olsun dünyevi olsun namazda Allah’tan her şeyin istenebileceğini, bununla namazın bir zarar görmeyeceğini dile getirmişlerdir.
İhtilaftan kurtulmanın yolu; –özellikle farz ve vacip namazlarda– dilimizle telaffuz ederek okuyacağımız dualarımızı Kur’an’da ve mütevâtir veya meşhur sünnette yer alan dualardan seçmek, bunun dışındaki duaları ve kendi ifadelerimizle edeceğimiz dualarımızı dille telaffuz etmeden yapmak.. ama ister Kur’ân ve Sünnet’ten öğrendiğimiz dualar olsun isterse de Rabbimizden dilediğimiz her ne muradımız varsa onlar olsun namazın her anını duayla geçirmek, Allah’a en yakın olduğumuz bu yüce ibadeti, ibadete asıl manasını katan dualarla donatmaktır.
Bu söylediklerimiz, özellikle farz ve vacip namazlarda uygulanabilecek bir yoldur. Nafile namazlara gelince, Hanefî âlimler de nafilelerin farz ve vacip ibadetlere göre daha esnek olduğunu söylerler. Farz ve vacip namazlarda –ihtiyaten– yapılmasında mahzur görülen bazı fiillere, nafilelerde aynı sertlikte bakılmaz, mahzuru yoktur denilir. Dolayısıyla nafile namazlarda daha esnek davranmakta bir sakınca yoktur. Şu kadarı var ki, farz olsun nafile olsun namazın Allah tarafından konulmuş bir şekli-şemaili vardır; ona büsbütün muhalif olacak, namazın şekil, ruh ve manasıyla bağdaşmayacak şeylerin de namaza sokulmaması gerekir. Nafilelerde olabileceğinden bahsettiğimiz esneklik, Kur’ân ve Sünnet’te yer almayan duaların namazda yapılmasıyla ilgilidir. Bu, namaza büsbütün yeni bir şey ilave etme demek değildir. Namazda gerek Kur’an tilaveti şeklinde gerekse Sünnet’te varid olan dualarla bir “zikir” unsuru zaten vardır. Bizim yaptığımız, bu zikir unsurunu biraz esnek ele almaktan öte bir şey değildir.
Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’den mervi olup namazın değişik fasıllarında okunabilecek duaların bir kısmını aşağıda veriyoruz. Daha fazlasını görmek isteyenler, hadis kitaplarının “dua, daavat” gibi bölümlerine, özellikle Sünnet’te varid olmuş duaları bir araya getiren dua mecmualarına bakabilir.
RÜKÛ’DA:
سُبْحَانَ رَبِّيَ الْعَظِيمِ
“Sübhansın ya Rab! Seni tesbîh ederim, Sen noksan sıfatlardan, eksik ve kusurdan, şerik ve yardımcıdan münezzehsin, mütealsin”
**
سُبْحَانَ ذِى الْجَبَرُوتِ وَالْمَلَكُوتِ وَالْكِبْرِيَاءِ وَالْعَظَمَةِ
Ceberût (esma-sıfat veya berzah âlemi), melekût (melâike ve ruhânilere mahsus âlem yani varlığın perde arkası), kibriya (ululuk) ve azamet sahibi Allah’ı tesbih ederim.
**
سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي
Seni tesbîh ederim Allahım.. Sana mahsus hamd ile Seni tesbih ederim ey her şeyin Rabbi benim de Rabbim.. Allahım, bağışla beni.
**
سُبُّوحٌ قُدُّوسٌ رَبُّ الْمَلاَئِكَةِ وَالرُّوحِ
Ey bütün eksik ve kusurlardan münezzeh bulunan Sübbûh ve bütün üstün vasıfları, kemâl, fazilet ve güzellik sıfatlarını Zâtında cem eden Kuddûs; ey meleklerin ve Ruhun Rabbi! Seni tesbîh u takdîs ederim.
**
سُبْحَانَ اللّٰهِ وَبِحَمْدِهِ سُبْحَانَ اللّٰهِ الْعَظِيمِ
Sübhansın ya Rab! Hamd ü senâ duygusuyla dopdolu olarak Seni tesbîh ederim. Ey yüce Allah’ım, Sen noksan sıfatlardan, eksik ve kusurdan, şerik ve yardımcıdan münezzehsin, mütealsin!
**
اللَّهُمَّ لَكَ رَكَعْتُ وَبِكَ آمَنْتُ وَلَكَ أَسْلَمْتُ أَنْتَ رَبِّي خَشَعَ سَمْعِي وَبَصَرِي وَمُخِّي وَعَظْمِي وَعَصَبِي وَمَااسْتَقَلَّتْ بِهِ قَدَمِي لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Allahım, Sana rükû ettim, Sana inandım ve Sana teslim oldum. Sen Benim Rabbimsin. Kulağım, gözüm, beynim, iliğim, kemiğim, sinirim ve ayaklarımın taşıdığı her şey, Âlemlerin Rabbi Allah’a boyun eğmiş, itaat etmiştir.
RÜKÛ’DAN DOĞRULUNCA:
رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ
Ey Rabbimiz, hamd Sana mahsustur.
**
حَمْدًا كَثِيرًا طَيِّبًا مُبَارَكًا فِيهِ
Çokça, tertemiz, mübarek hamd ü senalar hep Allah’a mahsustur.
**
رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ مِلْءَ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ، وَمِلْءَ مَا بَيْنَهُمَا وَمِلْءَ مَا شِئْتَ مِنْ شَىْءٍ بَعْدُ
Rabbimiz, gökler dolusu, yer dolusu, aralarındaki her şey dolusu ve daha başka dilediğin şeyler dolusunca hamd Sana mahsustur.
**
أَهْلَ الثَّنَاءِ وَالْمَجْدِ أَحَقُّ مَا قَالَ الْعَبْدُ وَكُلُّنَا لَكَ عَبْدٌ لَا مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ وَلَا مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ وَلَا يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ
Ey mecd ü senâya lâyık Rabbimiz!.. Kulların -ki hepimiz Sana kuluz- söyleyeceği en lâyık söz şudur: Allahım, Senin ihsan ettiğine mâni olacak yoktur. Senin mani olduğunu da lütfedecek yoktur. Sana karşı hiçbir şan ve şeref sahibine, şan ve şerefinin bir faydası dokunmaz.
**
اللَّهُمَّ طَهِّرْنِي بِالثَّلْجِ وَالْبَرَدِ وَالْمَاءِ الْبَارِدِ اللَّهُمَّ طَهِّرْنِى مِنَ الذُّنُوبِ وَالْخَطَايَا كَمَا يُنَقَّى الثَّوْبُ اْلأَبْيَضُ مِنَ الدَّنَسِ
Allahım beni kar, dolu ve soğuk suyla temizle. Allahım, beni günahlardan ve hatalardan beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi temizle.
SECDEDE:
سُبْحَانَ رَبِيَّ الأَعْلَى
“Sübhansın ya Rab! Seni tesbîh ederim, Sen noksan sıfatlardan, eksik ve kusurdan, şerik ve yardımcıdan münezzehsin, yücesin”
**
سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي
Ey Rabbimiz olan Allahım, Seni Sana mahsus olan hamd ile tesbih ederim. Allahım, beni mağfiret eyle.
**
اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ، وَبِمُعَافَاتِكَ مِنْ عُقُوبَتِكَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْكَ، لاَ أُحْصِى ثَنَاءً عَلَيْكَ أَنْتَ كَمَا أَثْنَيْتَ عَلَى نَفْسِكَ
Allahım, gazabından rızana, azabından afiyetine, Senden Sana (celâlinden cemâline) sığınırım. Zâtını senâ ettiğin ölçüde Seni senâ etmekten âciz olduğumu itiraf ederim.
**
اللَّهُمَّ لَكَ سَجَدْتُ، وَبِكَ آمَنْتُ، وَلَكَ أَسْلَمْتُ، سَجَدَ وَجْهِىَ لِلَّذِى خَلَقَهُ فَصَوَّرَهُ، فَشَقَّ سَمْعَهُ وَبَصَرَهُ، تَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ، خَشَعَ سَمْعِي وَبَصَرِي وَدَمِي وَلَحْمِي وَعَظْمِي وَعَصَبِي وَمَا اسْتَقَلَّتْ بِهِ قَدَمِي لِلَّهِ رَبِّ الْعَالِمِينَ
Allahım, Sana secde ettim, Sana inandım, Sana teslim oldum. Yüzüm, kendisini yaratan, şekil veren, kulağını ve gözünü yarıp çıkaran (Yaradan)’a secde etti. En güzel yaratıcı olan Allah, Sen ne yücesin. Kulağım, gözüm, kanım, etim, kemiğim, sinirim ve ayaklarımın taşıdığı her şey, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a boyun eğmiş, itaat etmiştir.
**
سُبُّوحٌ قُدُّوسٌ رَبُّ الْمَلاَئِكَةِ وَالرُّوحِ
Ey bütün eksik ve kusurlardan münezzeh bulunan Sübbûh ve bütün üstün vasıfları, kemâl, fazilet ve güzellik sıfatlarını Zâtında cem eden Kuddûs; ey meleklerin ve Ruhun Rabbi! Seni tesbîh u takdîs ederim”
**
اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي ذَنْبِي كُلَّهُ، دِقَّهُ، وَجِلَّهُ، أوَّلَهُ وَآخِرَهُ، سِرَّهُ وَعَلاَنِيتَهُ، سُبْحَانَ ذِي الْجَبَرُوتِ وَالْمَلَكُوتِ وَالْكِبْرِيَاءِ وَالْعَظَمَةِ
Allahım, bütün günahlarımı, küçüğünü-büyüğünü, evvelini-âhirini, açığını-gizlisini bağışla. Ceberût (esma-sıfat veya berzah âlemi(, melekût (melâike ve ruhânilere mahsus âlem yani varlığın perde arkası), kibriya (ululuk) ve azamet sahibi Allah’ı tesbih ederim.
İKİ SECDE ARASINDA:
اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي وَارْحَمْنِي وَعَافِنِي وَاجْبُرْنِي وَاهْدِنِي وَارْزُقْنِي، وَارْفَعْنِي
Allahım, beni bağışla, bana merhamet eyle, bana afiyet lütfeyle, beni hidayet eyle, bana rızık ihsan eyle, benim eksiğimi-gediğimi gider, kırığımı-döküğümü sar ve beni yücelt.
**
رَبِّ هَبْ لِي قَلْبًا تَقِيًّا نَقِيًّا مِنَ الشِّرْكِ بَرِيًّا لَا كَافِرًا وَلَا شَقِيًّا
Rabbim, bana, talihsiz ve nankör olmayan, şirkten arınmış, pak, takva duygusuyla dopdolu bir kalb lütfet.
**
ربِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَتَجَاوَزْ عَمَّا تَعْلَمُ، إِنَّكَ أَنْتَ الْأَعَزُّ الْأَكْرَمُ
Rabbim, bağışla, merhamet et, hata ve günahlarım hesabına bildiklerini işlenmemiş say, affet; şüphesiz ki Sen yegane Aziz ve yegane Kerimsin.
TEŞEHHÜDDE:
اللَّهُمَّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِى ظُلْمًا كَثِيرًا، وَلاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ، فَاغْفِرْ ليِ مَغْفِرَةً مِنْ عِنْدِكَ، وَارْحَمْنِي إِنَّكَ أَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Allah’ım, muhakkak ben nefsime namütenahî zulümde bulundum; günahları bağışlayacak Senden gayrı kimse yoktur. Nezd-i Uluhiyetinden hususi ve sürpriz bir mağfiretle beni yarlığa, bana merhamet et; şüphesiz ki Sen yegâne Gafûr ve Rahîm’sin.
**
اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي مَا قَدَّمْتُ وَمَا أَخَّرْتُ، وَمَا أَسْرَرْتُ وَمَا أَعْلَنْتُ، وَمَا اَسْرَفْتُ وَمَا أَنْتَ أَعْلَمُ بِهِ مِنِّي، أَنْتَ الْمُقَدِّمُ وَأَنْتَ الْمُؤَخِّرُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ
Allahım, geçmiş-gelecek, gizli-açık ve haddi aşarak işlediğim bütün günahlarımı mağfiret buyur ve bunlardan da öte Senin benden çok daha iyi bildiğin günahlarımı da bağışla. Öne geçiren de, geri bırakan da Sensin. Senden başka ilâh yoktur.
**
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ
Allahım, kabir azabından Sana sığınırım. Allahım, Mesih-i Deccal’ın fitnesinden Sana sığınırım. Allahım, hayatın ve ölümün fitnesinden Sana sığınırım.
**
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ الْمَأْثَمِ وَالْمَغْرَمِ، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ جَهَنَّمَ وَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَمِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ، وَمِنْ شَرِّ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ
Allahım, borçtan ve günahtan Sana sığınırım. Allah’ım, Cehennem azabından, kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnesinden, Mesih-i Deccal’ın fitnesinden Sana sığınırım.
NAMAZIN HER FASLINDA DUA NİYETİNE OKUNABİLECEK AYET-İ KERİMELERDEN BAZILARI:
Hazreti Adem Aleyhisselam’ın duası:
رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنْفُسَنَا وَإِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ
Ey bizim Rabbimiz, kendimize yazık ettik. Şayet Sen kusurumuzu örtüp, bize merhamet buyurmazsan, en büyük kayba uğrayanlardan oluruz.
Hazreti Yunus Aleyhisselam’ın Duası:
لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
Ya Rabbî! Sensin İlah, Senden başka yoktur ilah. Sübhansın, bütün noksanlardan münezzehsin, Yücesin. Doğrusu kendime zulmettim, yazık ettim. Affını bekliyorum Rabbim.
Hazreti Eyyub Aleyhisselam’ın Duası:
أِنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنْتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Ya Rabbî, bu dert bana iyice dokundu. Sen merhametlilerin en merhametlisisin, yegâne Rahimsin.
Hazreti Musa Aleyhisselam’ın Duası:
رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي
Ya Rabbî, ben kendime yazık ettim, affeyle beni.
Allah Yolunda Mücahede Eden Rıbbiyyun’un Duası:
رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِي أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Ey bizim kerîm Rabbimiz, günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılıklarımızı affet! Ayaklarımızı hak yolda sabit kıl ve kâfirler gürûhuna karşı bize yardım eyle.
Muttakilerin Duası:
رَبَّنَا إِنَّنَا آَمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Ey bizim ulu Rabbimiz, biz iman ettik, günahlarımızı bağışla ve bizi cehennem azabından koru!
Ashab-ı Kehf’in Duası:
رَبَّنَا آَتِنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا رَشَدًا
Ulu Rabbimiz! Katından bir rahmet ver ve şu dâvamızda doğruluk ve muvaffakiyet ihsan eyle bize.
Kalb İstikameti İçin:
رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ
Ey Rabbimiz! Bize hidâyet verdikten sonra kalblerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz bağışı bol olan vehhab Sensin Sen!
EFENDİMİZ’İN DİĞER DUALARINDAN:
يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ، بِرَحْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ، أَصْلِحْ لِي شَأْنِي كُلَّهُ وَلاَ تَكِلْنِي إِلَى نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ
Ey her şeyi var eden hayat sahibi Hayy ve ey her şeyin varlık ve bekâsını kudret elinde tutan Kayyûm, rahmetinin vüs’atine itimad ederek Sen’den merhamet dileniyorum; bütün ahvâlimi ıslah eyle, her türlü tavır ve hareketimi kulluk şuuruyla beze ve göz açıp kapayıncaya kadar olsun, beni nefsimle başbaşa bırakma, sürekli kötülükleri emreden nefsimin acımasızlığına terketme!
**
اللَّهُمَّ حَبِّبْ إِلَيْنَا اْلإِيمَانَ وَزَيِّنْهُ فِى قُلُوبِنَا، وَكَرِّهْ إِلَيْنَا الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ وَاجْعَلْنَا مِنَ الرَّاشِدِينَ
Allahım! Bize imanı sevdir ve gönüllerimizi onunla süsle. Küfrü, fıskı ve sana karşı isyanı bize kerih göster ve bizi dosdoğru kullarından eyle.
**
اللَّهُمَّ أَحْسِنْ عَاقِبَتَنَا فِي اْلأُمُورِ كُلِّهَا، وَأَجِرْنَا مِنْ خِزْيِ الدُّنْيَا وَعَذَابِ اْلآخِرَةِ
Allahım! Bütün işlerde akıbetimizi güzel eyle. Dünya rezilliğinden ve ahiret azabından bizi koru.
**
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ أَسْتَغْفِرُكَ لِذَنْبِي وَأَسْـأَلُكَ رَحْمَتَكَ اَللَّهُمَّ زِدْنِي عِلْماً وَلاَ تُزِغْ قَلْبِي بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنِي وَهَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ
Ey bütün eksik ve kusurlardan münezzeh bulunan Rabbim, Seni (Zatına yakışmayan her şeyden) tenzih ederim. Allahım, günahımı bağışlamanı diler ve rahmetini dilenirim. Allahım, ilmimi artır ve beni hidayete erdirdikten sonra bir daha kalbimi kaydırma; katından bana rahmet lutfet; şüphesiz ki Sen, çok lütufkâr Vehhâb’sın.
Selametle kalın.