Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) hastaları ziyaret etmeyi, müslümanın müslüman üzerindeki haklarından kabul eder ve hastaları ziyaret etmeyenlerden kıyamet gününde Cenâb-ı Hakk’ın şikâyetçi olacağını bildirirdi. Hasta bir insan ziyaret edildiğinde, bu ziyaretten dönünceye kadar ziyaret eden için meleklerin sabah-akşam istiğfarda bulunacaklarını müjdelerdi. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sadece büyükleri değil, aynı zamanda hastalandıklarında çocukları da ziyaret ederdi.
Resûlullah gerek ashaptan gerekse aile fertlerinden biri hastalandığında onları bizzat ziyaret eder, sağ eliyle onları sıvazlar ve şöyle dua buyururdu:
“Bütün insanların Rabbi olan Allah’ım! Bunun ıstırabını giderip şifa ver. Şifayı veren ancak sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Buna, hiçbir hastalık izi bırakmayacak şekilde şifa ihsan et!”
Mesela kızı Zeyneb’den (r.a.) olan torunu hastalığında kızı O’nu (aleyhi ekmelü’t-tehâyâ) çağırmış, ölüm vaktinin yaklaştığını bildirmişti. Bu haber üzerine Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) oraya gitti. Çocuk, Hz. Peygamber’in kucağına verildi. Çocuk can çekişmekte ve bir ses işitilmekte idi. Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) iki gözü yaş döküyordu. Ashabdan Sa’d İbn Ubâde: “Yâ Resûlallah! Bu gözyaşı, bu ağlayış nedir?” diye hayretini açıklayınca Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Bu gözyaşı bir rahmettir ki, Allah onu kullarından istediği kimselerin kalplerine koymuştur. Allah kendi kullarından ancak merhametli olanlara merhamet eyler.” buyurdu.
Hastaları teselli eder, hastalığın sıkıntı değil, bilakis güzel neticelerine dikkatleri çekerek onları rahatlatırdı. Yine başka bir defasında hastalanan bir sahabîyi ziyaret etmiş ve: “Lâ be’se, tahûrun, inşâallâhu.” ‘Üzerine bir sıkıntı olmasın! Bu senin günahlarını temizleyicidir inşallah’ sözüyle onu teselli etmişti. Sadece müslümanları değil, başka dinlere mensup olanlar hastalandığında onları da ziyaret ederdi.
Bazı durumlarda bir hastayı birden fazla ziyaret ederdi. Nitekim Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), Sa’d İbn Muaz (r.a.) savaşta kolundan yaralandığında daha sık ziyaret etmek için mescide onun için bir çadır kurmuştu.
Kaynak: Muhittin Akgül, 99 Soruda Efendimiz