Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde “Ben önümü gördüğüm gibi arkamı da görürüm” (Buhârî, ezân 71, 72; Müslim, salât 111, 112, 125) buyuruyor. Bu hususta oldukça garip yorumlar var: Hatta bazıları yanlış olarak “Efendimiz’in arkasında da iki göz vardı” gibi garip yorumlar yapmışlardır[1]Bkz.: el-Aynî, Umdetü’l-kârî 4/157, 5/254; es-Suyûtî, Tenvîru’l-havâlik 1/139; Aliyyülkârî, Mirkâtü’l-mefâtîh 2/488, 545. ki, bence bu, çok büyük bir hata ve gayet avamca bir yaklaşımdır. Haşa! Efendiler Efendisi bir hilkat garibesi değildir. O, hulukuyla olduğu gibi hilkatiyle de en mükemmel insandır. En mükemmel insanın uzuvları da aynı mükemmeliyet içinde olur. Hatta bazılarının Efendimiz’in sünnetli olarak doğduğunu söylemeleri[2]Bkz.: İbn Adiyy, el-Kâmil 2/155; el-Hâkim, el-Müstedrek 2/657; ez-Zehebî, Mîzânü’li’tidâl 2/141, 6/216. de aynı şekilde hatadır. Zira sünnetli olarak doğma patolojik bir kusurdur; oysa ki Efendimiz, cismaniyeti itibariyle de bu kabil kusurlardan münezzeh ve müberradır.
Bir başka yanlış da, “Efendimiz ihtilam olmazdı” diyenlerin sözüdür.[3]Bkz.: et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr 11/225; İbn Adiyy, el-Kâmil 3/92; ez-Zehebî, Mîzânü’l-i’tidâl 3/9. Nice hadisler var ki, bizzat Hz. Aişe validemizin, Efendimiz ihtilam olduklarında elbisesini temizlediğini anlatmaktadır[4]et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr 8/288; Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd 11/99... evet ihtilam olmamak da erkek için bir kusurdur. Dolayısıyla Efendimiz’e bu kabil yakıştırmalar yapmak, farkında olmadan o en mükemmel insana kusur isnat etmek olur. Ama bir insan, “O, başkalarının gördüğü şuuraltı boşalmalarına benzer sebeplerle ihtilam olmazdı”[5]Bkz.: İbn Hacer, Fethu’l-bârî 4/144; el-Aynî, Umdetü’l-kârî 11/4. dese bu gayet doğru ve yerinde bir tesbît olur.
Gelelim, Efendimiz’in arkasındaki şeyleri görmesine: Evvelâ görme ameliyesi göze değil beyne âit bir fonksiyondur. Görülecek nesneleri beyne göz ulaştırdığı için biz mecaz olarak, gözün gördüğünü söyleriz. Ama, mutlaka bu nesneleri beyne gözün ulaştırması şart değildir. Bu itibarla da Efendimiz’in, arkasında bulunanları görmesi için muhakkak surette kafasının arka kısmında iki göz olması gerekmez.
İkincisi, nasıl ki, Cenab-ı Hakk’ın gördürmesiyle o cennetleri, cehennemleri misalî tablolar halinde görmüştür. Ve bazen içinde bulunduğu zamanın çok üstüne çıkarak, uzak ve yakın mazide vuku bulan ve istikbalde vuku bulacak olan hâdiseleri bizzat görüp müşahede etmiştir; öyle de, arkasında bulunan eşyayı aynı şekilde ya temessül keyfiyetiyle ya da O’nun zamanı aşmışlığının normal bir sonucu olarak görmesi mümkündür ve vakidir, denilebilir. Diğer yakıştırmalara gelince kesinlikle doğru değildir.
Kaynak: Fasıldan Fasıla II, “Lüzumsuz ve Yanlış Yakıştırmalar”
Dipnotlar
⇡1 | Bkz.: el-Aynî, Umdetü’l-kârî 4/157, 5/254; es-Suyûtî, Tenvîru’l-havâlik 1/139; Aliyyülkârî, Mirkâtü’l-mefâtîh 2/488, 545. |
---|---|
⇡2 | Bkz.: İbn Adiyy, el-Kâmil 2/155; el-Hâkim, el-Müstedrek 2/657; ez-Zehebî, Mîzânü’li’tidâl 2/141, 6/216. |
⇡3 | Bkz.: et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr 11/225; İbn Adiyy, el-Kâmil 3/92; ez-Zehebî, Mîzânü’l-i’tidâl 3/9. |
⇡4 | et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr 8/288; Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd 11/99. |
⇡5 | Bkz.: İbn Hacer, Fethu’l-bârî 4/144; el-Aynî, Umdetü’l-kârî 11/4. |