Meleği kendisine kıyas eden insan, kendi sınırlı irâde gücüyle meleğin tasarrufunu anlayamaz. Melekler, ruhâni varlıklar olmaları keyfiyetiyle, zaman ve mekân kaydına girmeyip, aynı anda binlerce yerde temessül edebilirler. Bu, yüzlerce aynası olan odaya giren bir insanın, aynı anda yüzlerce aynada birden temessül etmesi gibidir. Azrail’in (as) aynı anda birden fazla ruhu kabzetmesi de böyledir.
Kişiyi gerçekte vefat ettiren, bizzat Cenâb-ı Hakk’ın kendisidir. Fakat ölümün yüzündeki zahirî çirkinlik Allah’a (c.c.) isnad edilip, Zât-ı Akdes hakkında nahoş düşüncelere sebebiyet vermesin diye, Allah (c.c.), icraatına Azrail’i (a.s.) perde yapmıştır.
Vefat anında herkes Azrail’le (a.s.) kontak olur. Bir hastalık, musibet, kaza, kısaca herhangi bir sebep baş gösterince, hemen Azrail’le (a.s.) irtibat kurulmuş olur. Bu yüzden, Azrail’in (a.s.) onu aramasına lüzum yoktur. Diyelim ki, muhtelif dalga boylarında neşriyat yapan bir cihaz geliştirilse.. ve bu cihaz, bir düğme ile bin frekansta neşriyat yapsa, aynı anda pek çok cihazı durdurur. Aynı frekanstaki belli bir nokta ile hepsi birden kontak olduğundan, yayın kolayca gerçekleşebilir. Allah’ın (c.c.) icraatında da bu vüs’at ve dolayısıyla da böyle bir sühulet ve kolaylık mevcuttur.. bir emirle binler askerin hareket etmesi ve güneşin aynı anda binlerce cam parçası ve su kabarcığında yedi rengi, ışığı ve hararetiyle temessül etmesi misali böyle bir teveccüh ve temasla aynı ölüm frekansında buluşan herkes, Azrail (a.s.) dokunduğu anda ruhunu teslim eder. Tıpkı, bir elektrik şartelinin düğmesine dokunmakla, aynı anda yüzlerce âvize ve lambanın sönmesi gibi…
Kaynak: İnancın Gölgesinde I, “Ruhlar Nasıl Kabzedilir?”