Önce şeytanın insana niçin düşman olduğuna bir cümle ile temas edip sonra da insanı saptırmak için hangi yollara başvurduğuna âyetin belirttiği çerçevede şeytanın sözlerini esas alarak izaha çalışalım.
Şeytan, “Çık buradan, sen artık kovulmuş ve uzaklaştırılmışsın” (Hicr, 15/34) âyeti ile ifade edilen tokadı yedikten sonra, insanoğluna gayz, kin ve nefretle, Allah’a karşı da küskünlükle, ikinci bir fıtrat kazanmıştır.
Evet, şeytanın Hz. Adem (as)’e secde etmemesi, onun Rahmet-i İlâhî’den kovulmasına; Allah’ın kovması da, onun Allah’a karşı düşmanlık göstermesine zahirî birer sebeptirler. Evet, Hz. Âdem (as) ile imtihan olma ve bu imtihanı kaybetmesi şeytana çok dokunmuş ve kasemle şöyle demiştir:
“Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onları (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım. Ancak onlardan ihlâslı kulların müstesna” (Hicr, 15/39)
Demek ki, şeytan, bu hâdiseler nedeniyle, Adem (as)’in şahsında bütün insanoğluna karşı kinle dolmuştur. Kinle dolu bir gönülde muvazenenin olmayacağı aşikârdır. Keza şeytan, Kur’ân’ın A’raf sûresinde belirttiğine göre kin ve gayzını şu cümlelerle ifade etmiştir:
“Öyleyse beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra mutlaka onlara, önlerinden arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın.” (A’raf, 7/16,17).
Yani önden gelecek, ileriyi karanlık ve inkârla dopdolu gösterecek, “öldükten sonra dirilme cennet, cehennem yok…” dedirtecek, ümitlerini kırıp geçeceğim. “Gün be gün yevmülbeter” diyecek, kıyamete kadar kâfirlerin esiri olacaklarına inandırarak, onların önlerine de karanlıklar püskürtüp duracağım.
Arkalarından gelecek mâzi ile alâkalarını kopararak, mukaddes olarak bel bağladıkları geçmişlerini büyük bir mezar şeklinde gösterip bütün ümitlerine bir balyoz indirerek onları ye’se atacağım.
Sağ taraflarından gelecek “siz ehl-i hak ve hakikatsınız, ne diye başkalarının dine hizmet etmesine imkân veriyorsunuz? Bu hizmeti siz yapsanız ya!” diyerek gıpta damarlarını tahrik edip hizmetlerini engelleyeceğim. İbadetlerini zahiren yerine getirseler de yaptıkları şeyleri anlattırıp riyaya boğacağım.
Ve soldan gelecek, sol düşünceli, çarpık, çeşitli doktrinlerle zihinlerini bulandırıp, onların ruhlarına hep yanlış şeyler üfleyeceğim. Dolayısıyla sen onların çoğunu sana karşı nankör ve şükretmeyen insanlar olarak bulacaksın.
Evet, şeytanın bu kin ve nefretle, Cenâb-ı Hakk’a karşı olan bu küstahça tavrını Kur’ân değişik yerlerde sık sık hatırlatır.
Kaynak: Prizma I, “Bir Nebze de Şeytandan”