Bu konuda müstakil olarak yazılmış kitaplara müracaatla daha teferruatlı malûmat elde edilebilir. Hassaten Hz. Bedîüzzaman’ın bu konuyu ele aldığı risale (Bediüzzaman, Lem’alar, On Üçüncü Lem’a; Mektubat, On İkinci Mektup, İkinci Suâl) dikkatlice okunmaya değer. Bununla beraber bir-iki cümle ile bu hususa da işaret edelim.
Allah (cc), abes iş işlemekten münezzeh ve müberradır. Hakîm olan ve her şeyinde bin bir hikmet gizli bulunan -insanlar anlamasa da- Allah hakkında böyle bir şey düşünme, Allah’ı bilememenin, O’nu tanıyamamanın bir ifadesi olsa gerek.
İnancımıza ait bu temel kaideyi pekiştirdikten sonra diyebiliriz ki, şeytanın yaratılarak Müslümanlara musallat edilmesi, onları teyakkuza sevk eder.. sevk etmiştir, ediyordur ve edecektir de. Böylece insan ondan korunma mekanizmasını harekete geçirecektir. Demek ki şeytanın tasallutu, insanda mevcut bulunan korunma mekanizmasının rantabl çalışmasına vesile olacaktır. Yani nasıl tarlada akreplerin ve zehirli yılanların olması tarlada çalışanları dikkat ve teyakkuza zorlar.. ve dikkat etmeye ait istidatları inkişaf ettirir.. veya Bedîüzzaman Hazretleri’nin misali içinde; atmacanın serçe kuşuna musallat olması, serçenin kabiliyetlerini geliştirir; aynen öyle de, şeytanın insanlara tasallutu, şeytandan kaçma, kurtulma, onun tuzaklarını boşa çıkarma adına onların kabiliyetlerini geliştirir.
Dahası, insanların Allah’a dehaletine, Sünnet-i seniyye kalesine sığınmasına vesile olur. Zaten Kur’ân da çeşitli âyetleriyle bu hususa işaret eder. Meselâ;
“Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah’a sığın. Çünkü O işitendir, bilendir.” (A’râf, 7/200).
Bir başka âyette Allah’a sığınmayı salıklar ve
“De ki; şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım. Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım, Rabbim!” (Mü’minûn, 23/97).
Kaynak: Prizma I, “Bir Nebze de Şeytandan”