Vatandaşların kazâ, felâket, âfet ve yoksulluk zamanlarında devlete müracaat edip, yardım talebinde bulunması ma’nâsında devlet sigortası ile, çeşitli iş kollarına mensup işçi ve memurlardan birinin uğradığı felâkete karşı maddî yardımda bulunma, bu olmadığı zaman, yatırdıkları aidatı geri alma şeklinde uygulanan üyelik sigortası, ittifakla caizdir. Fakat, sermaye sahibi kişi veya kuruluşların hayat, yangın, kazâ, hırsızlık vb. sigortası adıyla, aylık veya yıllık primler alarak yaptıkları, sigorta şartları tahakkuk etmediği takdirde yatırılan primlerin sahiplerine iade edilmediği ücretli sigorta çeşidine günümüzde bazı fukahâ câizdir dese de;
- Kumar olması,
- Meçhul unsurlar ihtivâ etmesi,
- Bir yönüyle sarf muâmelesi olması; ve
- Müslümanların teslim ve tevekkül konusundaki inançlarını zedeleyici hususlarla ma’lûl bulunmasından dolayı diğer bazılarına göre câiz görülmemişdir.
Asr-ı Saadet’te bu uygulamayı devlet, tebasından tek kuruş prim almadan yapıyordu. Bugün böyle bir uygulamanın olmaması, temelde İslâmî değer ve kaidelerle çatışan ücretli sigorta türüne cevaz vermeyi gerektirmez. Bununla birlikte, İslâmî değer ve kaideler çerçevesinde yapılacak bir sigorta işlemine de kimse bir şey diyemez. Değişen ictimâî ve iktisâdî yapılanmalar karşısında İslâmî esaslara uygun müesseselerin boy atıp gelişme imkânı bulabileceği günümüzde inşâallah dinine bağlı sermâyedarlar çıkar ve her yanı ile İslâm’a uygun bir sigorta şirketi kurarak, Müslümanların bu ihtiyaçlarını da karşılarlar.