Herşeyden evvel, insanın canlısı kadar ölüsünün de muhterem olduğu bilinmeli ve mes’ele bu zaviyeden değerlendirilmelidir.. değerlendirilmeli ve mes’elenin ciddiyeti kat’iyen gözardı edilmemelidir.
Ayrıca, günümüzde ilim ve teknolojinin ulaşmış olduğu seviye itibariyle, insan bedeninin çok güzel plastik taklitleri yapılabilmektedir. Bunlarla eğitim çalışmaları sürdürülebilecekse, evvelâ bu yol denenmelidir. Eğer her şeye rağmen kadavra üzerinde çalışma zarureti varsa, ancak o zaman bu yöne gidilmelidir. Tabii her şeyden evvel ve sonra yine de, insanın muhteremliği esasının zedelenmemesine aşırı özen gösterilmelidir. Meselâ, cesedler üzerinde tahribat yapılmaması ve yaparken de beş-on kişinin aynı kadavra üzerinde çalışmasının temini gibi hususlara dikkat edilmelidir.
Bu mevzûda kadavranın şahsiyeti hiç önemli değildir. Yani anarşist, katil vs. gibi şahısların cesedleri üzerinde istenildiği gibi tasarruf yapılabilir denemez. Zira onlar da insandır. Efendimiz (sav) bir Yahudi’nin cenazesine ayağa kalkınca etrafındakiler, “O, bir Yahudi’dir, Ya Rasûlallah!” demişlerdi. Buna karşılık Efendimiz, “O da bir insandır” karşılığını vermişti.
Evet, herşeye rağmen insan, muhterem bir varlıktır, canlısı kadar ölüsününe de değer verilmelidir.
Kaynak: Fasıldan Fasıla I, “Kadavralar ve Tıp Eğitimi“