Öncelikle şu hususun anlaşılmasında fayda var. Dinimiz hiç kimseye takatinin üstünde sorumluluk yüklemez. Yani İslam’ı her Müslüman her şartta yaşayabilir. Çünkü dinde kolaylık vardır. Buna göre gusülde veya abdestte de biz elimizden geldiği kadar yıkanması gereken yerleri yıkamaya özen gösteririz. Ama mesela kişi gusülden çıktıktan sonra kuru yer kaldığını anlasa, sadece bu kuru kalan yeri yıkaması yeterli olur. Veya bir rahatsızlıktan dolayı vücudunda sargı bulunsa ya da bir yerine ilaç sürse, eğer buranın ıslatılması kişiye zarar verecekse, bu sargının veya ilaç sürdüğü yerin üzerini mesheder. Hatta mesh de zarar veriyorsa, buraya hiç dokunmaz.
Şimdi sizin durumunuza bakacak olursak, siz problemli olan yerinizi mümkün olduğu kadar temizlemeye çalışırsınız. Ama artık bundan sonra şüphe etmeye gerek yoktur. Yani siz yaralı olmayan yerleri ve yaraya zarar vermeyecek şekilde etrafını dikkatli bir şekilde yıkarsınız, zararlı değilse bu ilaç kalıntılarını temizlemeye çalışırsınız. Artık bundan sonra da guslünüzün olduğuna kanaat getirirsiziniz. Eğer vücudunuzda bazı yerlerde ciddi yara varsa ve yıkadığınızda bu daha da ilerleyecek veya daha geç iyi olacaksa burayı yıkamayarak mesh edebilirsiniz.
Bazen bu gibi durumlarda şeytan kişiye vesvese vererek, guslünün, abdestinin veya namazının hep eksik kaldığı hissini verebilir. Bu tür vesveselere itibar etmemek lazım. Eğer biz temizlik ve ibadette üzerimize düşeni yapmışsak, gerekli özen ve itinayı göstermişsek ve bundan sonra hala bir şeylerin eksik kaldığı şüphesini taşıyorsak, bu durumda Rabbim kabul eder deyip bu vesvesenin üzerine gitmemeliyiz.