İçindekiler
Kısaca zenginlerden alınıp ihtiyaç sahiplerine verilmesi gereken zekâtı, ferdin kendisi verebileceği gibi zekât dağıtım işinin devlet eliyle organizesi de mümkündür. Zekâtın kimlere verileceğini anlatan ayetteki ifadeler onun, daha ziyade çaplı bir organizasyon olması istikametindedir.
Elbette ki böyle bir organizasyonun, kendine göre belli başlı şartları vardır. Bunlardan bir kısmı malla, bir kısmı zekâtı verecek şahısla, diğer bir kısmı da zekât verilecek kimselerle ilgilidir. Bütün bunları özetlemek gerekirse;
Malla İlgili Şartlar
Zekâtın verilebilmesi için malda aranan birtakım şartlar vardır ve ancak bu şartlar oluştuğunda, o maldan zekât verme mükellefiyeti bir farz olarak ortaya çıkmaktadır. Bu şartlar; mülkiyet, nema, nisab, söz konusu malın aslî ihtiyaçtan, kişinin borçlarından fazla olması ve üzerinden bir yıl geçmesidir. Kısaca bunları izah etmek gerekirse;
Mülkiyet
Kişiden zekât talep edebilmek için, kişinin istediği zaman, istediği şekilde tasarruf edebilecek mahiyette elindeki mala tam bir mülkiyetle hak kazanmış olması şarttır.
Nema
Zekâtının farz olması için malın; artan, gelir getiren ve kazanç sağlayan bir özelliğinin olması gerekmektedir. Bu da, doğum, üreme, ticaret ve benzeri gerçek bir nemayla mümkün olabilmektedir.
Nisab
Nisab, zekâta tâbi malın, zekât verilebilmesi için ulaşması gerekli olan miktarın en alt sınırıdır ve her bir emtia için bizzat Peygamber Efendimiz tarafından tespit edilmiştir.
Buna göre; ticaret eşyası, altın ve gümüş, zirai mahsuller, yer altı zenginlikleri ile deve ve sığır gibi büyükbaş; koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanlara ait nisab miktarları birbirinden farklılık arz etmektedir.
Aslî İhtiyaçtan Fazla Olması
Malda aranan şartlardan bir diğeri de, kişinin kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin iaşe, ibate, giyim ihtiyaçlarının dışında olmasıdır. Meslekle ilgili aletler, ev eşyaları ve binek gibi temel ihtiyaçlardan sayılan mallar da zekât kapsamına girmez.
Borçlardan Fazla Olması
Kişiye zekâtın farz olması için malından, ödemesi gereken borçları düşülür, ondan sonra arta kalan mal eğer nisab miktarını buluyorsa zekât farz olur. Borçlar çıkarıldıktan sonraki miktar nisaba ulaşmıyorsa zekât farz olmaz.
Kazanç Üzerinden Geçecek Süre
Ticarî emtia, para ve hayvanların zekâtının farz olması için bunlara sahip olunduktan sonra bir yıl geçmesi lazımdır. Toprak mahsulleri ile maden ve definelerin zekâtında ise mülkiyetin üzerinden bir yıl geçmesi şartı yoktur; mülkiyet gerçekleşince hemen zekât farz olur. Çünkü yukarıdakilerin (ticarî emtia, altın, gümüş, para ve hayvanlar) nemalanabilmesi, üreyebilmesi için zaman gerekir ki, İslam, bu süreyi bunlar ele geçtikten sonra bir yıl olarak belirlemiştir. Toprak mahsulleri, maden ve defineler ise ele geçtiğinde üremesi bitmiş, nemasını almış olduklarından zamana ihtiyaç yoktur.
Şahısla İlgili Şartlar
Zekâtın farz olabilmesi için zekât verecek şahıslarda aranan birtakım şartlar vardır. Bunlar; verecek şahsın Müslüman olması, hür olması ve mükellefiyet yaşı olan büluğ çağına girmiş olması gibi şartlardır. Kısaca bunları izah etmek gerekirse;
Müslüman olma
Diğer bütün ibadetler gibi zekât da ancak Müslüman olanlar üzerine farz bir mükellefiyettir. Müslüman olmayanların, İslâm idaresi altında yaşadıkları yerlerde, güvenliklerini sağlamaya bedel olarak verecekleri verginin adı ‘cizye’dir ve cizyenin miktarı, günün şartlarına göre tayin edilmektedir.
Hürriyet
Yalnız hür insanlar zekât vermekle mükelleftirler.
Akıl-büluğ
Rüşd çağı tabir edilen ergenlik, İslâm’da mükellefiyetlerin başladığı zaman dilimidir. Dolayısıyla namaz, oruç ve hac gibi ibadetlerde olduğu gibi zekâtta da, zengin bile olsa akıl ve büluğ çağına gelmeyen çocuk üzerinde farz olarak herhangi bir mükellefiyet yoktur.
Kaynak: Bir Müslümanın Yol Haritası