İnsanı, maddî sebepler itibarıyla Allah’ın sıyanetinden (koruması) çıkarabilecek bazı hâller vardır. Bu durum kadınlarda hayız ve nifas dönemlerinde olabilir. Zira kadınlara şerir mahlukların musallat olması, genelde onların hayız ve nifas dönemlerine rastlar. Bu dönemde kadınların kendilerini korumaları meselâ, namaz abdesti alarak, namaz kılamasalar dahi vakit içinde namaz kılınacağı süre seccade üzerinde kıbleye müteveccih olarak oturmaları, tesbih çekmeleri, dua etmeleri öteden beri tavsiye edilen bir husustur.[1]Bir Müslümanın Yol Haritası, s. 277
- “Hayızlı kadınla cünüb kimsenin dua okumasında, yazılı duaya dokunmasında ve taşımasında, Allah Teâlâ’yı her türlü zikir ve tesbih etmesinde, kabirleri ziyarette bulunmasında, bayram namazgâhına girmesinde ve elini ağzını yıkadıktan sonra yiyip içmesinde bir beis yoktur fakat elini ağzını yıkamadan yiyip içmek cünüb kimseye mekruh olsa da hayızlıya, -ayrıca gusül gerekmedikçe- mekruh değildir.”[2]İbn Âbidîn, Hâşiyet-ü Reddi’l-Muhtâr, 1/294.
- “Hayızlı kadının her namaz vakti için abdest alarak namaz yerinde o namazı kılacak kadar oturması, âdetini unutmamak için tesbih ve tehlil ile meşgul olması müstehaptır.” demişlerdir. Bir rivayette: “Bu kadına evvelce kıldığı namazların en güzelinin sevabı verilir.” buyrulmuştur.”[3] İbn Âbidîn, Hâşiyet-ü Reddi’l-Muhtâr, 1/290.
Görüldüğü gibi bir kadın âdet veya hayızlı olduğu günlerde büsbütün Allah’la irtibatını kesmemeli ve yukarıda da ifade edildiği gibi duayla, tesbihle, zikirle, abdestli olarak seccadesinde geçirdiği vakitle Allah’a yönelmelidir. Kadının bu şekilde davranması, özellikle evde bulunan çocuklar için çok önemlidir çünkü kadınların, özel hallerini bu şekilde değerlendirmeleriyle, onlara bakan çocukların zihinlerine, demek ki bazı zamanlarda ibadet yapılmayabiliyormuş tarzında bir düşünce gelmeyecektir. Bu konuda Fethullah Gülen Hocaefendi şöyle demektedir: “Beş vakit namaz, imkân varsa evde cemaatle kılınmalı veya çocuğun elinden tutulup camiye götürülmelidir. Bu son durum, daha ziyade annenin namaz kılamadığı dönemlerde çok yararlı olabilir.. evet anne, belli dönemlerde namaz kılamayınca, çocuk “namaz kılınmasa, dua edilmese de olabiliyor” fikrine kapılmasın diye bilhassa o günlerde mâbede gitme, meselenin ciddiyeti adına iyi bir rehabilitasyon sayılabilir. Tabiî şöyle yaparak da bu boşluk kapatılabilir:
- “Kadın özel hâllerinde dahi abdest alıp, seccadesine oturur; ellerini Mevlâ’ya açıp dua eder; o, namaz kılmış gibi sevap alırken çocuk nazarında da bu boşluk kapatılmış olur.” Fıkıh kitaplarında böyle bir yaklaşım da var. Terbiye açısından bunun önemi çok büyüktür. Bir kere bu vesile ile çocuk, hiçbir zaman evde secde etmeyen baş, ağlamayan göz, duaya kalkmayan el görmeyecektir. Bilakis o, her zaman evde hassasiyet, titizlik ve derin bir kulluk şuuru müşahede edecektir. Dolayısıyla kadının hususî durumlarından ötürü ibâdet yapamadığı dönemlerle ilgili olarak çocuk, bu meselenin ruhunu anlayacağı, siz de bu konuların dindeki yerini ona anlatacağınız ana kadar, zaman zaman elinden tutarak onu camiye götürmeniz uygun olacaktır.”[4]M. Fethullah Gülen, Çekirdekten Çınara, s. 114.
Diğer yandan âdet hâlinde bulunan bir kadın Kur’ân okuyamasa ve ona el süremese de Kur’ân’ı dinlemesinde veya ona bakmasında bir sakınca yoktur. Ramazan ayında okunan mukabeleyi sadece dinlese bu, “dinleme hatmi” olur. Ayrıca okuyarak da hatmediyorsa, onu sonradan tamamlaması daha güzel olur.
Dipnotlar