Soru Detayı: Günümüzde pek çok ağaç ve bitki birbirine aşılanabilmektedir. Bu, ya aynı cins içinde verimi arttırmak ya da bir cinsten başka bir cins elde etmek için yapılmaktadır? Bu konuda sınır nedir? Nelere dikkat etmek gerekir?
Meselenin imani, ahlaki, sıhhi ve fıtri açıdan tahlile ihtiyacı vardır. Bugün, günümüzdeki teknolojik gelişmeleri de nazara alarak, yapılmış geniş kapsamlı bir tahlil ve ictihat bilmiyoruz. Belki ileride bu konu etraflıca ele alınacak ve bir kısım prensipler konacaktır.
Temel prensiplerimiz açısından meseleye eğilecek olursak, bir taraftan insanın halife olarak yaratılması ve kâinatın insanın emrine verilmiş olması hakikati (Bakara Suresi, 2/30; Nahl Suresi, 16/5-18), diğer taraftan da her şeyin fıtrat kanunlarıyla yaratılmış bulunması ve yaratılışa müdahalenin hoş görülmemesi prensipleri (Nisa Suresi, 4/119; Rum Suresi, 30/30) vardır. İnsan halife olarak yaratılmıştır. Halifenin bir manası da yeryüzünde Yaratıcı adına ve O’nun kanunları çerçevesinde tasarrufta bulunmasıdır. Bu açıdan insan yeryüzünde mutlaka tasarrufta bulunacak, yeri ekecek, suyu kullanacak, fezaya çıkacak, denizin derinliklerine inecek, yerin altına nüfuz edecek ve Allah’ın her tarafta hikmetlerini, kudret tecellilerini görecek ve gösterecektir. Fakat bunu yaparken de Allah’ın yarattığı kanunları aşmamaya ve değiştirmeye kalkmamaya özen gösterecektir. Bir taraftan “eşyada asl olan ibahadır, mübahlıktır” prensibiyle her şeyden helal dairede istifade edecek, bir taraftan da konulan şerî ve kevnî sınırları koruyacaktır. Allah’ın koyduğu her iki kanuna riayet de insanın halifeliğinin bir tarafını teşkil eder. Allah yarattığı kanunları koruma içerisinde insan sağlığını muhafaza etme de mülahaza edilmelidir. Zira insan hayatını koruma, dinin bize emrettiği beş esastan biridir.
Bu izahlar çerçevesinde ağaçları aşılama meselesine baktığımızda, bir taraftan insanın ağaçlardan istifade etmesi ve yararlanması, diğer taraftan da ağaçların kendilerine has yapı ve kanunların korunması söz konusudur. Dolayısıyla mesela bir elma ağacının “elma ağacı” olma özelliğini kaybettirmeden ve insan sağlığına zararlı bir yola girmeden ondan istifade etmek mümkündür. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in, hurma ağaçlarının daha çok verim verebilmesi için aşılanmasına müsaade etmesi bu konuda bir misaldir.
Bugün, teknolojik gelişmelerin de desteğiyle, bütün fıtri şeylerin mahiyeti değiştirilip bozulabilmektedir. Bu sektörün Müslümanların elinde olmaması da acı bir durumdur. Çünkü dini prensipleri gözetmeyen, Allah’ın koyduğu sınırları tanımayan kişi, kuruluş ve devletlerin elinde, olumsuz yönde, konuyla alakalı korkunç bir gidişat vardır. Siyasi ve ticari hatta ahlaki (ahlakı bozmaya yönelik) gayelerle her şeyin mübah görüldüğü, haramın helalin hiçe sayıldığı, insan sağlığının kale alınmadığı, hatta bir kısım azınlığın sağlık ve refahı için bütün dünya insanlarının gözden çıkarılabildiği böyle bir meselede her halde bize de tedbirli olmak düşmektedir.
Netice itibariyle söyleyecek olursak, insan kâinattan istifade ederken, varlığın kendi fıtri özelliğini korumalı, mümkün olduğunca tabiatın o kendine has güzelliğini bozmamalıdır. Bu arada insan sağlığını da yakın ve uzak vadede mutlaka düşünmelidir.