Soru Detayı:“Cenâb-ı Hak musîbetleri veriyor, belâları musallat ediyor. Hususan masumlara, hatta hayvanlara, bu zulüm değil mi?”
Değerli kardeşimiz,
Sorunuza Bediüzzaman Hazretlerinin şu sözleriyle cevap verelim:
““Hâşâ! Mülk Onundur; mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Hem acaba, san’atkâr bir zat, bir ücret mukabilinde seni bir model yapıp, gayet san’atkârâne yaptığı murassâ bir libası sana giydiriyor; hünerini, maharetini göstermek için kısaltıyor, uzaltıyor, biçiyor, kesiyor, seni oturtuyor, kaldırıyor. Sen ona diyebilir misin ki, “Beni güzelleştiren elbiseyi çirkinleştirdin; bana oturtup kaldırmakla zahmet verdin”? Elbette diyemezsin. Dersen divanelik edersin.
Aynen öyle de, Sâni-i Zülcelâl göz, kulak, lisan gibi duygularla murassâ, gayet san’atkârâne bir vücudu sana giydirmiş. Mütenevvi esmâsının nakışlarını göstermek için seni hasta eder, müptelâ eder, aç eder, tok eder, susuz eder, bu gibi ahvalde yuvarlatır. Mahiyet-i hayatiyeyi kuvvetleştirmek ve cilve-i esmâsını göstermek için, seni böyle çok tavırlarda gezdiriyor. Sen eğer desen, “Beni niçin bu mesâibe müptelâ ediyorsun?” Temsilde işaret edildiği gibi, yüz hikmet seni susturacak.
Zaten sükûn ve sükûnet, atâlet, yeknesaklık, tevakkuf, bir nevi ademdir, zarardır. Hareket ve tebeddül vücuttur, hayırdır. Hayat, harekâtla kemâlâtını bulur, beliyyat vasıtasıyla terakki eder. Hayat, cilve-i esmâ ile muhtelif harekâta mazhar olur, tasaffî eder, kuvvet bulur, inkişaf eder, inbisat eder, kendi mukadderâtını yazmasına müteharrik bir kalem olur, vazifesini ifa eder, ücret-i uhreviyeye kesb-i istihkak eder.” (Bedîüzzaman Said Nursi, Mektubat)
Selametle kalınız.