Lügat anlamı olarak açık alâmet, işaret, nişâne, delil, olağanüstü bir olay ve topluluk gibi anlamlara gelen bu kelimenin çoğulu ây veya âyât’tır. Terim anlamına gelince âyet; Kur’ân-ı Kerîm’deki sûrelerin içinde bulunan, başı ve sonu belli olan, bir veya daha fazla cümleden oluşan söz demektir. Âyetin son kelimesine, iki âyeti birbirinden ayırdığı için fâsıla (ayıran), bu fâsıla kelimesinin son harfine de harfu’l-fâsıla (ayıran harf) denir. Kur’ân-ı Kerîm’de âyet kelimesinin taşıdığı anlamlar şöyledir:
- Mu’cize: “İsrailoğullarına sor. Kendilerine nice apaçık âyetler gönderdik…” (Bakara, 2/211). Burada apaçık mu’cize anlamında kullanılmıştır. Evet, Kur’ân’ın âyetleri birer mu’cizedir. Çünkü bütün insanlara ve cinlere, benzerini getirme hususunda meydan okunduğu halde, böyle bir işi yapan çıkmamıştır. Çıkanlar olmuşsa da insanlara gülme malzemesi olmuşlardır.
- Alâmet: “Peygamberleri onlara: “O’nun hükümdarlığının delili “Tâbut” denilen sandığın size gelmesidir…” (Bakara, 2/248). Burada âyet kelimesi alâmet ve belirti anlamında kullanılmıştır.
- Kur’ân âyetleri: “Sana kitabı indiren O’dur. Onun bir kısım âyetleri muhkemdir. Bu âyetler kitabın esasıdır…” (Âl-i İmrân, 3/7) Burada âyet, Kur’ân’da bulunan, başı ve sonu belli olan cümleler manasında kullanılmaktadır.
- İbret: “Elbette bunda bir âyet vardır, fakat yine de çoğunuz inanmaz.” (Şuarâ, 26/158). Burada Hz. Sâlih’in kavminin başına gelen azap dile getirilerek bunda bir ibretin olduğu vurgulanmakta, âyet de alınması gereken ders ve ibret anlamında kullanılmaktadır.
- İnsanları hayrette bırakan görülmemiş iş: “Meryem’in oğlunu da, annesini de âyet kıldık.” (Mü’minûn, 23/50). Burada hem Hz. Meryem hem de Hz. İsâ’nın dünyaya gelişlerinin olağanüstü bir olay olduğu hatırlatılarak âyet insanları hayrette bırakan bir olay anlamında kullanılmıştır.
- Delil ve burhan: “Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması da O’nun âyetlerindendir.”
(Rûm, 30/22). Burada Yüce Yaratıcı kâinatta kendisini bilmeye ve tanımaya delil teşkil edecek âfâkî ve enfüsî âyetlere dikkatleri çekmektedir. Âyet, Allah’ı bilmeye götürecek delil ve burhan anlamında kullanılmıştır.
Kullanılan bütün anlamların aslında Kur’ân âyetleriyle yakın bir ilişkisi vardır. Zira Kur’ân âyetlerinin; hem birer mu’cize hem Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) nübüvvetine, doğruluğuna, Allah’ın kuvvet ve kudretine, hidayet ve ilmine birer delil ve alâmet, hem düşünen kimseler için birer ibret, hem insanlarda hayret ve hayranlık uyandıran bir ifade, hem de harflerden, kelimelerden ve cümlelerden meydana geldiği için topluluk anlamları vardır.
Kaynak: Kur’ân İklimine Seyahat, Muhittin Akgül