Değerli kardeşimiz,
Alışverişlerde, iki tarafın rızasının olması ve yapılan işten kimsenin zarar görmemesi, kimsenin kimseyi aldatmaması esastır.
Ürün iadesi, aldığı üründen memnun kalmadığı durumda müşterinin hakkını korumak için vardır. Ancak bu, satıcıyı da zarara uğratmamalıdır. Şu kadar var ki, satıcı, müşteri çekmek ve müşteri memnuniyetini sağlamak adına böyle bir uygulama geliştirdiyse, artık neticede o zarar görecek bile olsa bu uygulama geçerlidir, zira kendi iradesiyle bunu yapmıştır.
Bahsi edilen konuya gelince, bu farklı bir durumdur. Dediğimiz gibi, ürün iade politikası, müşterinin hakkını korumak için vardır. Bunun gerçekleşmesi de, mülk edinmek üzere bir malı satın alan müşterinin, maldan memnun kalmadığında onu iade edebilmesi şeklindedir. Ürün politikasından yararlanarak, normalde mülk edinmek istemediği bir şeyi belli bir süre kullanıp sonra iade etmek için yapılan alışverişte kötü niyet vardır. Normal şekilde satın alınan bir malın iki gün sonra iadesi ile bunun arasında görünüşte bir fark yoktur. Ancak işte tam burada “niyet”in belirleyiciliği ortaya girer. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) meşhur hadislerinde şöyle buyururlar:
“Ameller niyetlere göredir. Her kişi, niyetine göre muamele görecektir.” (Buhârî, bed’ü’l-vahy 1; Müslim, imara 155)
Dolayısıyla bu muamele caiz değildir. Satıcının veya kanunun müşteri memnuniyeti ve onların hakkını korumak için koyduğu bir kuralı suiistimal etmek suretiyle satıcıyı zarara uğratmak ve haksız bir şekilde bir başkasının malını kullanmaktır. Zira bu, mülk edinmediği, edinmeyeceği bir malı yani başkasının malını onun rızası olmaksızın (zira o sizin niyetinize vâkıf değil) kullanmaktan ibarettir.
Selametle kalın..