Öncelikle kişinin bu evleri hangi niyetle elinde bulundurduğuna bakılır. Eğer, bunları da kullanmak için elinde bulunduruyorsa, bunlar zekât malı olmadığı için zekâta konu olmazlar. Meselâ, kişinin kendi oturduğu evinden başka, bir de yazlığı bulunabilir.
Ancak bunları ticaret için elinde tutuyorsa veya bunların kira gelirinden istifade ediyorsa durum değişir. Ticaret için elinde tuttuğu evlerinin fiyatları üzerinden kırkta bir zekât vermesi gerekir.
Eğer evlerini kiraya verdiyse bu malların gelirlerinin nisap miktarına ulaşması hâlinde, bir kamerî yıl geçtikten sonra bunlar üzerinden kırkta bir zekât vermelidir. Eğer bu kişinin zekâtını verdiği altın veya para gibi başka malları varsa kiradan aldığı geliri de bunlara tabi kılarak zekâtını verir.
Birden fazla arabası olan kimselerin durumu da yukarıda açıklandığı gibidir.
Fabrika ve Sanayi Tesislerinin Zekâtı
Sanayi tesislerinin bina ve makinelerinden değil, gelirlerinden ve elde edilen ürünlerden zekât verilmelidir. Çünkü fabrika ve sanayi tesislerinin binalarının ve içindeki makinelerin üreme ve çoğalma özellikleri yoktur. Yani bu tür işletmelere sahip olan kimseler işletmenin demirbaşlarından değil, elde ettikleri ürünlerden ve kazançlarından zekât verirler.
Buna göre fabrikası bulunan bir kişinin, ürettiği ürünleri, fabrika için elinde bulunan hammaddeleri, nakit paralarını, alacaklarını, varsa ticaret mallarını hesap edip, toplamdan borçlarını ve masraflarını düştükten sonra kalan miktar üzerinden kırkta bir zekât vermesi gerekir.