Boşama derhal yapılabileceği gibi daha sonraki bir zamana veya ileride gerçekleşmesi muhtemel olan bir şarta da bağlanabilir. Söz konusu zamanın gelmesiyle veya şartın gerçekleşmesiyle de talâk meydana gelir. Birincisine, müneccez veya muaccel boşama denirken, diğerine ise talâk-ı muallâka denir. Boşamanın kendisine bağlandığı şarta ise ta’lik-i şart denir. Bu şartın gerçekleşmesiyle boşama da meydana gelir.
Ta’likin sahih olması için ya kadınla erkek arasında nikâh bağının bulunması ya da erkeğin boşama şartını söz konusu kadınla evliliğe izafe etmesi gerekir. Erkeğin hanımına, “şu işi yaparsan boşsun” demesi birinci duruma; henüz nikâhlanmadığı bir kadına, “eğer seninle evlenirsem boş ol” demesi de ikinci duruma misal verilebilir.[1]Ali el-Kârî, Feth-u Bâbi’l-İnâye, 2/118.
Boşamanın kendisine bağlandığı şart, kadın, erkek veya yabancı bir kişiyle ilgili olabileceği gibi başka bir hâdiseyle de ilgili olabilir. Kocanın, “Filana olan borcumu ödemezsem karım boş olsun” demesi kendisiyle ilgili bir şarttır. Karısına hitaben: “Yarın yolculuğa çıkarsan veya falanı eve alırsan ya da falan işi yaparsan boş ol” demesi kadınla ilgili şarttır. “Kardeşin, falan kızla evlenirse sen boşsun” demesi ise üçüncü kişiyle ilgili bir şarttır. Boşamanın kendisine bağlandığı bu şartlar tahakkuk ettiğinde kadın boş olur.
Talâk belli bir şarta bağlanabileceği gibi daha sonraki bir zamana da izafe edilebilir. Boşamanın bağlandığı zamanın gelmesiyle kadın da boş olur. “Sen önümüzdeki Pazartesi boşsun”, “Ramazan bayramı geldiğinde boşsun”, “Yarın boşsun” gibi sözler bu tür boşamaya birer misaldir. Söz konusu zamanın ilk cüzünün girmesiyle kadın boş olur.[2]Ali el-Kârî, Feth-u Bâbi’l-İnâye, 2/101; Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, s. 390.
Şartları
Ta’likin sahih olması için boşamanın bağlandığı şartın meydana gelip gelmeyeceğinin ihtimalli olması gerekir. Boşama zaten fiilen mevcut olan bir duruma bağlanırsa talâk derhal meydana gelir. Mesela bir koca, “Eğer ben Cenâb-ı Hakk’ın kulu isem sen boş ol” derse, o anda karısını boşamış olur çünkü her insan Allah’ın kuludur. Boşama gerçekleşmesi muhâl bir şarta bağlandığında ise söz lağv olur ve boşama gerçekleşmez. “Balık kavağa çıkarsa boş ol” demek gibi. Boşamanın Allah’ın dilemesine bağlanmasıyla da talâk gerçekleşmez çünkü bizim Allah’ın iradesine muttali olmamız mümkün değildir. Buna göre “İnşaallah sen boşsun” demekle boşama olmaz.[3]Meydânî, el-Lübâb, 2/179.
Kocanın boşama ehliyeti, şart koştuğu anda aranır yoksa şartın gerçekleştiği anda koca boşama ehliyetini kaybetmiş olsa bile boşama gerçekleşir. Kadının ise şart koşma anında da mahal (boşamaya konu) olmaya elverişli bulunması gerekir. Eğer bir adam henüz aralarında evlilik bağı bulunmayan yabancı bir kadına “falanca eve girersen boş ol” dese ve sonra onunla evlense ve kadın da o eve girse boşama gerçekleşmez.[4]Meydânî, el-Lübâb, 2/174. Daha açık bir ifadeyle, boşayan erkek, boşamaya ehil ve yetki sahibi olması gerektiği gibi boşanılan kadın da erkeğin yetkisi dâhilinde olması gerekir.
Hükmü
Şarta bağlanan boşamada, şart gerçekleşmediği sürece boşama da gerçekleşmez. Ancak şartın vuku bulmasıyla evlilik birliği de sona erer. Normal şartlarda bu tür boşamayla ric’î talâk meydana gelir. Ancak, “eğer bir daha içki içersem, karım benden bâin talâk ile boş olsun” gibi bâin talâkı ifade edici bir sözle boşama ta’lik edilecek olursa bâin talâk meydana gelir.
Aynı şekilde ta’likte herhangi bir sayı ifade edilmemişse bir boşama meydana gelir. Ancak, “Falanca kadının yanına gidersen iki talâkla boş ol” gibi sayı ifade eden ta’liklerde, şartın vuku bulmasıyla o sayıda talâk meydana gelir.[5]Mehmet Zihni Efendi, Nimet-i İslâm, s. 1030-1031.
Hikmet.net
Dipnotlar