Detaylı Soru: Allah’ın bizi yaratma sebebinin gizli hazinelerini bize göstermek olduğunu biliyoruz. Ama insanın aklına cehennemin bu gaye için ağır bir ceza olduğu geliyor. Bunun mantıklı bir açıklaması var mıdır?
Değerli kardeşimiz,
İkinci ve Sekizinci Sözlerde ispat edildiği gibi, iman, mânevî bir cennetin çekirdeğini taşıyor. Küfür dahi, mânevî bir cehennemin tohumunu saklıyor. Nasıl ki küfür, Cehennemin bir çekirdeğidir. Öyle de, Cehennem, onun bir meyvesidir.
Nasıl ki küfür, Cehenneme girmeye sebeptir. Öyle de, Cehennemin vücuduna ve icadına dahi sebeptir. Zira, küçük bir hâkimin küçük bir izzeti, küçük bir gayreti, küçük bir celâli bulunsa, bir edepsiz ona serkeşâne dese, “Beni tedip etmezsin ve edemezsin“; herhalde, o yerde hapishane yoksa da, tek o edepsiz için bir hapishane teşkil edecek, onu içine atacaktır.
Halbuki, kâfir, Cehennemi inkâr etmekle, sonsuz izzet, gayret ve celâl sahibi, gayet büyük ve nihayetsiz kudret malik bir Zâtı tekzip etmiş oluyor ve O’na acziyet isnadında bulunuyor. O’nu yalancılıkla ve aczle itham ediyor, izzetine şiddetle dokunuyor, gayretine dehşetli dokunduruyor, celâline karşı isyan ederek ilişiyor. Elbette, farz-ı muhal olarak, Cehennemin hiçbir varlık sebebi bulunmasa, şu derece tekzip ve acz isnadını içinde barındıran bir küfür için, bir Cehennem yaratılacak ve kâfir onun içine atılacaktır. (Bediüzzaman, Sözler, Yirmi Sekizinci Söz).
Cehennemde ebedi kalacak olanlar kafirler ve münafıklardır. Yukarıda da görüldüğü gibi bir insanın iman etmemesinin anlamı; onun Allah’ın bütün isim ve sıfatlarını yalanlaması, kâinatta Allah’ın varlık ve birliğine delalet eden bütün delilleri yok sayması, bütün inananları karşısına alıp onları yalancılıkla itham etmesi, hatta Peygamberlerin ve evliyaullahın bütün söyleyip yaptıklarını tekzip etmesi anlamlarına gelir. Yani küfür basit bir mesele değildir. Küfreden kişi Âlemlerin Rabbine karşı gelmektedir. Bir kişi kasıtlı olarak bir Padişahın bardağını bile kırsa, büyük bir ceza alacaktır. Allah’ın onca uyarıcı ve müjdeleyici peygamber göndermesine, kitaplar indirmesine ve kâinatı ve insanı kendi varlığına en büyük birer alamet olarak yaratmasına rağmen hâlâ şeytanın ve nefsinin kulu kölesi olmuş ve ömrünü inkâr karanlıklarında geçirmiş birinin gideceği yer de cehennemden farklı bir yer olamaz.
Yani burada işlenen suçun zaman bakımından kısalığına ve basitliğine değil mahiyetine ve içerdiği anlamlara bakmak lazım. Dünyada bir kişi bir dakika bile sürmeyen bir zamanda bir cinayet işliyor, ama yirmi otuz yıl hatta ömür boyu hapiste kalabiliyor. Biz demiyoruz ki, bir iki dakikalık suçtan dolayı bu kadar yıl hapis yatılır mı? Kâfir ise bir iki dakika değil, bütün ömrünü bu şekilde azim cinayetler işleyerek geçiriyor.
Ayrıca kâfirlerin ve münafıkların cehenneme gitmesi, Müminlerin ise cennete gitmesi Allah’ın adaletinin gereğidir. Çünkü inanan kişi dünyasını Allah’a kulluk ve itaatte geçirirken diğeri bunun tam karşısında yer almıştır. Dolayısıyla ömrü boyunca yüzünü secdeye koymamış, kul hakkına riayet etmemiş, Allah’ı tanıyıp onun nimetlerine şükretmemiş vs. birisinin cehennemden başka gideceği bir yer de yoktur. Çünkü kâinatın ve insanın yaratılış gayesi budur.
Selametle kalınız