İslâm hukukunda bazı hükümlerin ortaya konulmasında kullanılan sedd-i zerâi adında önemli bir prensip vardır ki buna göre normalde mubah olan bazı ameller, kişiyi neticesi itibarıyla günaha götürdüğünden günah addedilirler. Şayet sedd-i zerâi’yi kaba çizgileriyle, topyekün fenalıklara giden yolları kapatarak, yaşama ortamını emniyet altına almak şeklinde yorumlayacak olursak, birçok meselenin bu bakış açısıyla açıklığa kavuştuğunu görürüz. Mesela bu zaviyeden zina haram olduğu gibi kişinin zina yapmasına sebep olabilecek harama bakma, yabancı bir kadınla yalnız kalma, avret yerlerini kapatmama veya kadınların fitneye sebep olabilecek hâl ve tavırlara girmeleri gibi bir kısım fiiller de haram olur. Nitekim Kur’ân’da, “Zina yapmayın.” yerine “Zinaya yaklaşmayın.” (İsrâ Sûresi, 32/17) denmesi ne kadar manidardır. Öncelikle chatleşme meselesine bu zaviyeden bakabiliriz. Yani internette chatleşmeler ne gibi neticeler doğuruyor?
Yine usul-u diniyeden olan ve sedd-i zerâi ile aynı manaya gelen bir kaide daha vardır: “Vesileler hangi maksada hizmet ediyorsa onun hükmünü alır.” Buna göre internette gerçekleşen bu karşılıklı konuşmalarla bizim ulaşmak istediğimiz maksat nedir? Veya bu tür karşılıklı ilişkilerin varıp dayandığı nokta neresidir? Acaba hakîkaten hayırlı bir işe mi vesile oluyoruz? Yani konuştuğumuz kişiyle evlenmeyi mi düşünüyoruz? Yoksa karşımızdaki kişiye dinimizi anlatmak gibi bir kastımız mı var? Eğer böyle değil de chatleşen kimseler netice itibarıyla günaha giriyorsa yani bu insanların ahlâkî kişiliği zarar görüyor, chat tiryakisi olarak zamanını israf ediyor, karşısındaki insana yalan söylüyor, internet ortamında müstehcen şeyler konuşuyor ve bu durum onların ailesini ve arkadaşlarını ihmal etmesine sebep oluyorsa hatta bunların da ötesinde işin sonu zinayla neticeleniyorsa baştan itibaren bilgisayar başında geçirilen bütün zamanların günah olacağını söyleyebiliriz.
Biliyor ve duyuyoruz ki bu türlü konuşmalar neticesinde gayrimeşrû ilişkiler yaşanıyor, dolandırıcılıklar ve kandırmalar vuku buluyor, cinayetler işleniyor ve birçok aile yıkılıyor. Nitekim Cumhuriyet Üniversitesi tarafından ortaya konulan bir araştırma, chatleşmeyle ilgili acı gerçeği gözler önüne seriyor. Bu araştırmaya göre internet kafelere gidenlerin yüzde 43’ünün “chat” yaptığı ve bunların yüzde 36’sı arkadaş bulmak, yüzde 14’ü flört, yüzde 34’ü sıradan konuları konuşmak için yüzde 6’sı da müstehcenlik hedefli chatleşiyorlar. Öyleyse dönüp kendimize soralım: Ne için chatleşiyoruz? Kaldı ki dinimizin bize öğrettiği en önemli prensiplerden biri de insanın nefsine güvenmemesidir. Nefis, her daim günahı emreder, insanı günah işlemeye zorlar. İçte böyle potansiyel bir düşman varken, insan herhalde rahat rahat günah ortamlarına giremez/girmemeli.
Dini tebliğ etmek mi?
Diğer yandan bazen hayırlı niyetlerle bu tür diyaloglara giriliyor ancak sonuç itibarıyla hayırlı olmuyor çünkü bir kişinin bir taraftan karşı cinsle sıkı bir diyaloga girip konuşması diğer taraftan da kalb temizliğini ve düşünce duruluğunu muhafaza edebilmesi çok zordur. Hele internet gibi hiçbir kontrol mekanizması olmayan bir ortamda, her an duygu ve düşünce sapmalarının yaşanması an meselesidir. Bunun için eğer internet üzerinden başkalarına dinimizi anlatmak istiyorsak, bunu hemcinslerimize karşı yapalım ve bırakalım bayanlara bayanlar, erkeklere de erkekler tebliğde bulunsun. Böylece kaygan bir zeminde dolaşmamış oluruz.
Denilebilir ki bir kadının erkeğe ya da bir erkeğin kadına dini anlatması sonucunda, hidayet söz konusu olamaz mı? Bir erkek bir kadını irşad edemez mi? İrşad ettikten sonra da evlenmesi mümkün değil midir? Bu soruya şöyle cevap verebiliriz: “Mevhum müsbet neticeler, muhakkak menfi neticeye tercih edilmez.” Yani, genellikle ve büyük bir ihtimalle sonu olumsuz olan, insanı olumsuz duygulara iten böyle bir diyalog, çok nadir rastlanabilecek, iman dairesindeki mutlu bir evlilik ihtimaline bina edilemez. Yaşanan yüzlerce olay ve yıkılan onlarca aile, bu sözlerimizi ispata yeter. Eğer böyle bir durum oldu ve bir erkek, bir kadınla dinî meseleleri konuşmaya başladıysa, bir tarafın diğerini irşadı da söz konusuysa, bu mesele kısa zamanda ilgili kitaplara ve yetkili hemcinslere havale edilmeli ve aradan çekilmelidir.
Bir de eğer biz birilerine dinimizi anlatmak suretiyle faydalı olmak istiyorsak buna çevremizden başlamalıyız. Yani önce kendi ailemizle, akrabalarımızla ve arkadaşlarımızla ilgilenmeli ve bu daireyi dışa doğru genişletmeliyiz yoksa yakın çevremizi ihmal ederek internette tanımadığımız kimselere faydalı olma mülahazası doğru değildir. Hâsılı, bize düşen, sedd-i zerâi prensibine uyarak, tehlikeli zeminlerde dolaşmamak, emin yerlerde durmaktır. Unutmayalım, günah, içerdiği şüphelerle insanın içini rahatsız eden ve kalbte gel gitler yaşatan şeydir. Son olarak bir hususu daha hatırlatalım ki günah günahı çeker. Binaenaleyh hiçbir kimse hiçbir zaman nefsine güvenmemelidir.