Yeni doğan çocuğa kısa bir süre içinde güzel bir isim koymak anne ve babaların en önemli görevlerindendir. Çocuğa konulan isim hem bu dünyada hem de ahirette geçerlidir. Rasulullah (s.a.s.) sadece çocukların değil, büyük insanların ismiyle dahi ilgilenmiştir. Kötü bulduğu bazı isimleri değiştirme yoluna gitmiştir. Yine konulması gereken güzel isimler hakkında bilgiler vermiş, zaman zaman bizzat kendileri çocuklara isim koymuştur.
Bir hadislerinde, Efendimiz (s.a.s.), güzel isim koymanın önemini şöyle açıklıyor:
“Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel yapın.” (Ebu Davud, Edeb 69)
Hiç kimse kıyamet günü Allah’ın (c.c.) hoşlanmayacağı isimle O’nun karşısına çıkmak istemez. Öyleyse kötü olan veya bir mana ifade etmeyen isimlerin çocuklara verilmemesi gerekir.
Rasulullah’ın (s.a.s.) isim konusundaki hassasiyetini daha iyi anlamak için şu hadis-i şerifi de görmek lazım.
Yahya bin Said (r.a.) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.s.) bol sütlü bir deve hakkında: “Bunu kim sağacak?” diye sordu. Bir adam ayağa kalkmıştı ki, Rasulullah (s.a.s.) adama: “İsmin ne?” diye sordu. Adam: “Mürre (acı)” diyince ona “Otur” dedi. Efendimiz (s.a.s.) tekrar: “Bunu kim sağacak?” diye sordu. Bir başkası ayağa kalktı, ben sağacağım diyecekti. Allah Resulü (s.a.s.) ona da: “İsmin ne?” diye sordu. Adam: “Harb” diyince, ona da: “Otur” dedi. Sonra “Bu deveyi bize kim sağacak?” diye sormaya devam etti. Bir adam daha kalktı. Ona da ismini sordu. O da “Ya’iş” (yaşıyor) cevabını alınca ona “Sen sağ” dedi. (Muvatta, İsti’zan 24)
Efendimiz’den öğrendiğimiz bilgiler çerçevesinde, en güzel isim olarak belirlenen isimlerden bazıları şunlardır: Erkek ismi olarak, Abdullah, Abdurrahman, Muhammed, Peygamberlerin isimleri, Hasan, Hüseyin ve diğer İslam büyüklerinin isimleri. Kız isimleri olarak da, Aişe (Ayşe), Fatıma, Zeyneb, Hatice, Cemile, Zehra… gibi isim.
Anne ve babalar, çocuklarına isim koyarken anlamsız, hoş olmayan isimlerden kaçınmalıdırlar. İslam dünyasında kullanılan ve anlamı güzel olan isimlere yönelmelidirler. Bu gün her dinin kendine has bir takım isimleri vardır. Müslüman olduğunun şuurunda olan anne ve babalar da çocuklarının isimlerini bu istikamette vermelidirler.
İsim koymada dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da, Halk arasında Kur’an-ı Kerim’den isim bulma cehaletidir. Anlamı olmayan ya da anlam olarak kötüyü çağrıştıran bir takım isimlerle ilgili olarak “Neden bu ismi koydun?” denildiğinde verilen cevap “Bu isim Kur’an da var” olmaktadır. Mesela, kızlar için “ Aleyna (Bizim üzerimize), Aleyke (Senin üzerine), Kezban (yalancı) gibi isimler konmaktadır. Bu türlü bir anlam ifade etmeyen ve kötü manalar taşıyan isimlerden kaçınmak gerekir.
Bir diğer mesele de, verilen ismi çocuğun taşıyıp taşıyamamasıdır. Mesela, oğlum Hazreti Ali gibi olsun diye Ali ismini koyarlar. Fakat ne anne ne de baba, Hazreti Ali’nin yaşadığı hayatı örnek alma niyetinde değildirler. Dinî hassasiyetleri yoktur. Yaşayışları, bir Müslüman ciddiyetini yansıtmamaktadır. Buna rağmen, hissî olarak, oğullarının Hazreti Ali gibi olmasını isterler. Maalesef, ailesinde Hazreti Ali’nin ruhaniyetine uygun hassas bir hayat görmeyen çocuk, isminin ağırlığını taşıyamaz ve tam tersi bir hal alır. Bu konu objektif değildir ama alimlerimizin bu yöndeki açıklamalarına bakınca, meselenin bir hakikati olduğu anlaşılmaktadır. Öyleyse, biraz mütevazı olmak ve boyumuzu aşkın hayallere, iddialara girmemek gerekir. Mütevazı ve iddiasız olduktan sonra bu türlü isimleri Allah’ın rahmetinden ümid ederek koymakta da bir mahzur yoktur. Demek istediğimiz şudur: çocuğa isim koyarken, özentilerimizi, hissî yaklaşımlarımızı, hırslarımızı, boş kuruntularımızı değil, Allah’a güvenimizi, sünnet-i seniyyeye tabi oluşumuzu ve mütevaziliğimizi seslendirmeliyiz.