Evinde televizyon bulunduran mümin, çocuklarına seyrettireceği programları hassasiyetle intihap etmelidir. Televizyonun cürmü ve günahı olduğunu söylemiyoruz. Bu sözlerimiz televizyon aleyhtarlığı şeklinde de “algılanma”malıdır. Ne var ki, televizyon kanalları ve programları arasında seçim yapmak da terbiye açısından bir zarurettir. Kaldı ki günümüzde Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri de konuya bu şekilde yaklaşmış ve bilhassa çocuklarla alakalı değişik önlemler almışlardır. Evet onlar da bir kısım programlarının, hatta yayıp politikalarının ve bazı filmlerin gençlerin ahlâkını ifsat ediyor diye müeyyideler getirmişlerdir.
Gerçekten de bazı yayınlar, gençliğin ahlâkî ve itikâdî düşüncesini sarsmakta ve onların ruh dünyasını karartmakta, fıks ü fücûru da terviç etmektedir. Binaenaleyh, bir televizyon, ahlâkınıza karşı savaş ilan ettiği halde evinize girmiş ve odanızın baş köşesine oturmuşsa başta çocuklar olmak üzere o hânedekilerin ahlâklarının tefessüh etmesi, içten içe çürümesi kaçınılmaz olmuş demektir.
Bu sözlerimiz, katiyen ilmin, gelişmişliğin, tekniğin, fennin karşısında olduğumuz manasına hamledilmemelidir. Biz, tekniğin, insanlığın saadetine ve huzuruna matuf kullanılması ve geliştirilmesinden yanayız. Allah’ın (cc) bu nimetlerinden fikir, kültür, sanayi, sıhhat, tıp.. gibi hususlar adına mutlaka istifade etmeliyiz. Böyle bir yaklaşım gericilik değildir; gericilik, bazı televizyonların onca şenâet, denâet, ve gayr-i ahlâkiliğine karşı herşeyi sineye çekip nesillerin tefesüh etmesine sesiz kalmaktayız.
Kaynak: Çekirdekten Çınara, “İyi Bir Çevre Hazırlama”