Sadece cemaatte değil her sistemde, -eğer o sisteme girmişseniz- yapmanız gereken şeyler vardır. Bu durum, sistemin işlemesi ve güzel neticeler elde edilmesi için şarttır. Siz bir işe girseniz, patronunuzun –meşru dairede– her dediğini yapmak zorunda kalırsınız. Çünkü geçiminizi oraya bağlıyorsunuz. Cemaat ve tarikatlarda patronluk ve zorunluluk yoktur, ancak belli bir sistem vardır. Bu sisteme uymak gönüllülük esasına dayanır. Gönüllülük esasına dayanır fakat sistemin devam etmesi adına, istişare sonucu olmak üzere söylenilenleri yapmak bir açıdan da şarttır.
İşte burada “gönüllü itaat” kavramı öne çıkar. Zoraki itaat değil, gönüllü itaat. Meşrû dairede her denilene gönüllü itaatte bulunmak, hoşunuza gitmeyen, zor gelen, anlamadığınız ya da zorlandığınız meseleler varsa bunu da ayrıca bir daha istişare etmek gerekir.
Böylece Allah’ın bu dünyada cemaate lutfettiği bereketi ve cemaatin, tahmin edemediğimiz o çok büyük, büyüklüğü de ahirette belli olacak olan sevabını kaçırmamış olursunuz. Bu açıdan “Allah’ın rahmet ve inayet eli onların elinin üzerindedir” (Fetih Suresi, 48/10) âyeti ile “Allah’ın rahmet ve inayet eli, cemaatle beraberdir” (Tirmizi, Fiten 6) hadîs-i şerifini iyi düşünmek gerekir.