Kurban etinin üçe taksim edilerek, bir kısmının ev halkı için ayrılması, bir kısmının akraba ve komşulara dağıtılması bir kısmının da fakir ve muhtaçlara verilmesi müstehab görülmüştür. Kur’an-ı Kerim’de yer alan şu ayet-i kerimeler de böyle bir taksime işaret etmektedir:
“Siz de onların (kesilen kurbanların) etinden hem kendiniz yeyin, hem de yoksula ve fakire yedirin.” (Hacc suresi, 22/28);
“Onlardan (kesilen kurbanlardan) hem siz yiyin, hem kanaat gösterip istemeyene, hem de isteyen fakire yedirin.” (Hac Suresi, 22/36)
Müslümanların sevinç ve sürûr günleri olan bayramlarda kesilen kurban etlerinden fakir, akraba ve komşulara da verilmesi Müslümanın sahip olduğu yüce ahlakın da bir gereğidir.
Kurban etlerinden Müslümanlara bir düşmanlığı ve zararı olmayan gayr-i Müslimlere de verilmesinde bir mahzur yoktur. [1]Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, s. 802 Hususiyle de, kesilen kurban etinden fakir, akraba veya komşu olan ya da kalbi İslam’a ısındırılmak istenen gayr-i Müslimlere verilmesi daha güzeldir. Mümtehine suresinde yer alan şu ayet-i kerime Müslümanlara düşmanlığı bulunmayan gayr-i Müslimlere iyilik yapılabileceğini haber veriyor:
“Dininizden ötürü sizinle savaşmayan, sizi yerinizden, yurdunuzdan etmeyen kâfirlere gelince, Allah sizi, onlara iyilik etmeden, adalet ve insaf gözetmeden menetmez. Çünkü Allah âdil olanları sever.” (Mümtehine Suresi, 60/8)
Diğer yandan Tevbe suresinin 60. ayetinde zekât verilecek sekiz sınıftan biri olarak, Müslüman olmadığı halde kalbi İslam’a ısındırılmak istenen kimse (müellefe-i kulub) gösterilmiştir. Buradan anlıyoruz ki, farz olan zekât bile belli şartlarda gayr-i Müslime verilebilir. Dolayısıyla maslahat görüldüğü takdirde Müslüman olmayan kimselere sadaka verilmesinde, iyilik yapılmasında bir mahzur olmadığı gibi, kurban etlerinin verilmesinde de bir mahzur yoktur.
Dipnotlar
⇡1 | Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, s. 802 |
---|