1- Cünüplük
İnsanın cinsiyet organından gelen üç çeşit akıntı vardır. Bunlar mezi, vedi ve menidir.
Mezî; cinsel oynaşma, hayal etme ve şakalaşma sonunda duyulan haz sebebiyle cinsel organdan gelen, ince, şeffaf ve kaygan sıvıdır. Geldiğinin farkına varılmayabilir. Erkekte de kadında da olur.
Vedî; soğuk, ağır kaldırma vs. sebebiyle genellikle idrardan sonra gelen, koyu, kesik kesik ve renk olarak meniye benzeyen maddedir. Bazen cinsel oynaşma sebebiyle de gelebilir.
Menî; şehvetle gelip, genelde hızla dışarı çıkan ve kendine has kokusu ve rengi olan bir sıvıdır.
Gusül sadece meniden dolayı gerekir. Mezi ve vedinin gelmesiyle sadece abdest bozulur, geldiği yer yıkanır ve abdest alınır.
Cünüplük, cinsi münasebet veya şehvetle meninin gelmesi sebebiyle meydana gelen ve belirli ibadetlerin yapılmasına mani olan durumdur.
Meni gelsin veya gelmesin, cinsi münasebet sonunda kadın da erkek de cünüp olur. Cünüplüğe yol açan cinsi münasebetin ölçüsü ve başlangıcı, erkeklik organının sünnet kısmının kadının organına girmiş olmasıdır. Erkek veya kadından şehvetle meninin gelmesi cünüplüğün ikinci sebebidir.
Meninin uyku halinde veya uyanıkken, iradî veyahut da gayrî iradî gelmesi neticeyi değiştirmez. Cünüplük için meninin şehvetle gelmesi şarttır. Ağırlık kaldırma, düşme, hastalık gibi sebeplerle meninin gelmesi cünüplük sebebi değildir.
Uyandığında ihtilam olduğunu hatırlamamakla birlikte, çamaşırında meni bulaşığı gören kimsenin gusletmesi gerekir. İhtilam olduğunu hatırladığı halde elbisesinde böyle bir iz görmeyen kimsenin ise gusletmesi gerekmez.
2- Hayız ve Nifas
Hayız (âdet görme, âdet kanaması, aybaşı hali) ve nifas (lohusalık) kanlarının kesilmesi ile veya bu iki durum için öngörülen azami sürelerin bitmesiyle gusül gerekir. Bu süreyi aşan kanamalar özür hali (istihaze) sayıldığından bu tür kanamanın sona ermesi halinde gusül gerekmez.
Hayız ve nifas halindeki kadının hükmü cünüp kimseninki gibidir. Ayrıca bu durumdaki kadınların cinsel ilişkide bulunması haramdır, oruç tutması da caiz değildir.
Müslüman’ın cenazesinin yıkanması gerekir. Şehid hükmüne tabi olanların cenazeleri yıkanmaz. Müslüman’ın cenazesinin yıkanması, geride kalanlar için cenaze namazı gibi farz-ı kifaye cinsinden bir sorumluluktur. Bu yıkama, İslâm’ın insana verdiği değerin, Müslüman olarak yaşamış bir kimseye karşı gösterilen sevgi ve saygının bir ifadesidir.
Yeni Müslüman olmuş bir kimsenin sırf bu sebeple gusletmesi Malikî ve Hanbelî fakihlerine göre vacip, Hanefî ve Şafiîlere göre ise menduptur. Eğer yeni müslüman olan kimse cünüp ise gusletmesinin gerekliliğinde ittifak vardır. İslâm dinine giren bir kimsenin bu sebeple gusletmesi, geride kalan manevî kirlilikten ve günahlardan arınıp yeni bir hayata tertemiz başlangıç yapması anlamını taşır.
Bu sayılanlara ilave olarak Cuma ve bayram namazları öncesinde, hac veya umre niyetiyle ihrama girerken ve Arafat’ta vakfe için gusletmek sünnettir.
Cenaze yıkama, kan aldırma, Mekke ve Medine’ye girme, Berat ve Kadir gecelerini ihya, bir toplantıya katılma, yeni elbise giyme, bir günahtan tevbe etme için gibi durumlarda gusletmek de müstehaptır.
Kaynak: Bir Müslümanın Yol Haritası