Kurbağa, kaplumbağa, yılan ve timsah gibi hem karada hem de suda yaşayan hayvanlar hakkında da mezhep imamları tarafından farklı görüşler serdedilmiştir. Malikiler bu hayvanların tamamını helâl görürken[1]Sahnûn, el-Müdevvene, 1/452., Hanefiler de söz konusu hayvanların tamamının haramlığına hükmetmişlerdir.[2]İbn Hümâm, Fethu’l-kadîr, 3/68; İbn Nüceym, el-Bahru’r-râik, 3/28-29. Şafiîler karaya çıksa bile orada hayatlarını devam ettiremeyen su canlılarını caiz görseler de, kurbağa ve timsah gibi karada da hayatlarını sürdürebilen veya kaplumbağa gibi habîs olan ya da yılan ve akrep gibi zehirli olan canlıların haramlığına kail olmuşlardır.[3]Şirbinî, Muğni’l-muhtâc, 4/298.
Hanbelî mezhebine göre ise kurbağa, timsah ve yılan dışındaki bu tür hayvanlar mubahtır. Kurbağanın haram olmasının sebebi, Hz. Peygamber’in onu öldürmeyi yasaklamasıdır.[4]Ebu Dâvud, “Edeb”, 164-165; Nesâî, “Sayd”, 36. Timsah ise köpek dişi bulunduğu ve yırtıcı bir hayvan olduğu için haramdır. Yılanın haram olmasının sebebi de onun zehirli ve habîs bir hayvan olmasıdır.[5]İbn Kudâme, el-Muğnî, 11/85.
Ayrıca Hanbeliler, yengeç, su aygırı ve kaplumbağa gibi hem karada hem de denizde yaşayan hayvanların helâl olması için boğazlamayı şart koşmuşlardır. Çünkü Hanbelilere göre bunlar hem karada hem de suda yaşayabildiklerine göre ihtiyaten kara hayvanlarının hükmüne tâbi olmaları gerekir.[6]İbn Kudâme, el-Muğnî, 11/83.
Dipnotlar