İçindekiler
Arap toplumunun içkiye son derece alışık olduğunu ve bol miktarda tükettiğini bilen Yüce Allah, onlara rahmetinin bir eseri olarak içkiyi birden yasaklamamış, bilakis inzâl buyurduğu âyet-i kerimelerle dört farklı aşamada içkiyi haram kılmıştır. Nüzûl sırasına göre bu dört âyet-i kerime şunlardır:
a) Üzümden İçki Elde Edilmesi
Kur’ân-ı Kerim’de içkiyle ilgili nâzil olan ilk âyet-i kerime şu şekildedir:
وَمِنْ ثَمَرَاتِ النَّخٖيلِ وَالْاَعْنَابِ تَتَّخِذُونَ مِنْهُ سَكَراً وَرِزْقاً حَسَناًؕ “Hurma ve üzümden hem sarhoşluk veren içki, hem de güzel rızıklar elde edersiniz.” (en-Nahl 16/67.)
Burada içkinin helâl veya haram olduğuna dair bir hüküm yer almasa da, âyet-i kerimenin, sarhoşluk veren içki mânâsına gelen “seker” kelimesini, güzel rızık mânâsındaki “rızkan hasenen” kelimesinden ayrı zikretmesi ve aralarını “vav” bağlacıyla ayırmasından anlaşılmaktadır ki, içki, faydalı ve güzel bir rızık değildir. Diğer bir ifadeyle Allah Teâlâ zımnî olarak bu âyet-i kerimeyle içkinin zararlı ve kötü bir içecek olduğuna imada bulunmuştur.[1] Fahrettin er-Râzî, Mefâtihu’l-gayb, 20/55-56; Elmalılı, Hak Dini Kur’ân Dili, 5/3107.
b) Fayda ve Zararının Mukayese Edilmesi
Hz. Ömer ve Muaz b. Cebel gibi bazı sahabe-i kiramın, “Yâ Resûlellah! Hamr hakkında bize bir fetva ver. Çünkü o, aklı gideriyor.” demeleri üzerine[2] Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, 2/761. içkiyle ilgili şu ikinci âyet-i kerime inzâl buyrulmuştur:
يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِؕ قُلْ فٖيهِمَٓا اِثْمٌ كَبٖيرٌ وَمَنَافِـعُ لِلنَّاسِؗ وَاِثْمُهُمَٓا اَكْبَرُ مِنْ نَفْعِهِمَاؕ “Sana şarap ve kumar hakkındaki hükmü sorarlar. De ki: İkisinde de hem büyük günah, hem de insanlara bazı menfaatler vardır. Fakat günahları faydalarından daha çoktur.” (el-Bakara 2/219.)
Görüldüğü gibi bu âyet-i kerimede içkinin gühahının (zararının) faydasından daha fazla olduğu ifade edilmek suretiyle akıl sahipleri uyarılmış ve içkinin haram kılınması aşamasında bir adım daha atılmıştır. Öyle ki, söz konusu âyet nâzil olduktan sonra içkinin zararının faydasından daha çok olduğunu nazar-ı itibara alan sahabenin bir kısmı, “Kendisinde büyük günah bulunan bir şeye bizim ihtiyacımız yoktur.” diyerek içki içmenin caiz olmadığı kanaatine varmışlar ve içki içmeyi terk etmişlerdir.[3] Elmalılı, Hak Dini Kur’ân Dili, 2/763-764; Kurtubî, el-Câmiu liahkâmi’l-Kur’ân, 6/286.
c) İçkiliyken Namaza Yaklaşma Yasağı
Üçüncü olarak nâzil olan şu âyet-i kerimeyle içkiliyken namaz kılma yasaklanmıştır:
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَقْرَبُوا الصَّلٰوةَ وَاَنْتُمْ سُكَارٰى حَتّٰى تَعْلَمُوا مَا تَقُولُونَ
“Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.” (en-Nisâ 4/43.)
İmamlığa geçen bir sahabenin, Kâfirûn sûresindeki zamirleri yanlış okuması ve böylece mânânın bozulması, bu âyetin sebeb-i nüzülu olarak gösterilmiştir (Ebû Dâvud, “Eşribe”, 1; Taberî, Câmiu’l-beyân, 8/376). Bu âyet indikten sonra, Allah Resûlü’nün münadisinin, namaza başlarken: “Sarhoş olan, namaza yaklaşmasın!” diye seslendiği rivayet edilmiştir (Ebû Dâvud, “Eşribe”, 1).
Bu âyet-i kerimenin nâzil olmasıyla birlikte, içki içmeye devam eden sahabelerden bir kısmı daha, “Bizi namazdan alıkoyan bir şeye ihtiyacımı yoktur.” diyerek içkiyi bırakmış fakat içki tamamen haram kılınmadığı için bazı sahabeler yatsı namazından sonra içki içmeye devam etmişlerdir. Fakat bazı kimseler içki içip sarhoş olduktan sonra birbiriyle kavgaya tutuşup, birbirlerine Allah’ın razı olmayacağı sözler söylemeye başlayınca Cenâb-ı Hak da Mâide sûresindeki âyetle içkiyi kesin olarak haram kılmıştır.[4] Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, 2/4; Kurtubî, el-Câmiu liahkâmi’l-Kur’ân, 6/286.
d) İçkinin Kesin Olarak Haram Kılınması
Son olarak içki hakkındaki kesin yasaklayıcı beyan aşağıdaki âyetlerle gelmiştir:
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ اِنَّمَا يُرٖيدُ الشَّيْطَانُ اَنْ يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَٓاءَ فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَعَنِ الصَّلٰوةِۚ فَهَلْ اَنْتُمْ مُنْتَهُونَ
“Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?” (el-Mâide 5/90-91.)
Bu âyet-i kerimeden yola çıkan âlimler içkinin haramlığı konusunda icma etmiş ve içki içen bir insanın fâsık ve günahkâr, içkiyi helâl sayanın ise kâfir olacağını söylemişlerdir.[5] Serahsî, el-Mebsût, 24/3.
Kaynak: Yüksel Çayıroğlu, İslam Hukukuna Göre Helal Gıda
Dipnotlar
⇡1 | Fahrettin er-Râzî, Mefâtihu’l-gayb, 20/55-56; Elmalılı, Hak Dini Kur’ân Dili, 5/3107. |
---|---|
⇡2 | Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, 2/761. |
⇡3 | Elmalılı, Hak Dini Kur’ân Dili, 2/763-764; Kurtubî, el-Câmiu liahkâmi’l-Kur’ân, 6/286. |
⇡4 | Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, 2/4; Kurtubî, el-Câmiu liahkâmi’l-Kur’ân, 6/286. |
⇡5 | Serahsî, el-Mebsût, 24/3. |