İslâm, haksız yere bir insanı öldürmeyi, bütün insanlara karşı cinayet işleme şeklinde değerlendirmiş, insan hayatının kutsallığını vurgulayarak en mükemmel bir şekilde beyan etmiştir:
“Kim katil olmayan ve yeryüzünde fesat çıkarmayan bir kişiyi öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa, sanki bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” (Maide, 5/32)
Ayette net bir şekilde ifade edildiği üzere İslâm, bir insanın öldürülmesini bütün insanların öldürülmesi gibi kabul etmiştir. Zira bir insanın öldürülmesi, herhangi bir insanın öldürülebileceği fikrini vermektedir. Hayatın korunması için, her bir kişi, başkasının hayatının kutsallığını kabul edip onu korumaya çalışmalıdır.
Kur’an-ı Kerim, bir başka ayette, kasden insan öldürene başka hiçbir suçta ifade edilmeyen çok şiddetli, insanı ürperten bir tehditte bulunmuştur:
“Kim bir mümini kasden öldürürse onun cezası, içinde ebedî kalmak üzere gireceği cehennemdir. Allah ona gazab etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa, 4/93)
Suçsuz yere kasden insan öldürmenin ahiretteki cezası, Allah Teâlâ affetmezse ebedî cehennemdir.
Bununla birlikte, ümmetin allâmesi İbn-i Abbas ve bazı âlimler bu ayeti, kasden bir mümini öldüren kimsenin tevbesinin kabul olunmayacağı ve ebedi cehennemlik olduğu şeklinde tefsir etmişlerdir.[1]Taberi, Camiu’l-Beyan, 4/295; İbn-i Kesir, Tefsiru Kur’ani’l-Azim, 2/332. Kur’an’ın tefsir ve yorumunda en önde gelen otorite bir insanın bu yaklaşımı gözden uzak tutulmamalıdır.
Hikmet.net
Dipnotlar
⇡1 | Taberi, Camiu’l-Beyan, 4/295; İbn-i Kesir, Tefsiru Kur’ani’l-Azim, 2/332. |
---|