Bazı tıp bilginleri rahme konan spiral’in hamile kalmayı önlemeyeceğini, hamilelikten sonraki devrede etkili olacağını ileri sürmekteler. Buna göre spiral, hamileliği önlememekte, hamile kaldıktan sonraki safhada rahme tutunmuş olan nesnenin yaşamasını önlemektedir.
Ancak çoğunluk, spiralin hamile kalmayı önlediği yolunda görüş bildirdiklerinden, spiral, kullanılmasında mahzur olmayan bir doğum kontrol aracı olarak görülmektedir. Bunun yanında çeşitli haplar, ilaçlar, azil, kılıf gibi tedbirler de hamile kalmayı önleyen meşru yöntemler arasında zikredilmektedir. Bu sebeple gebe kalmayı önlemek için spiral kullanmakta, benzeri tedbirleri almakta dinî yasak olmadığı görüşü kuvvet kazanmaktadır.
Spiral’in etkisi ilgili uzmanlarca tartışılmış, üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Sonuç olarak: spiral’in aşılanmış yumurtayı imhadan ziyade, aşılanmayı (hamile kalmayı) engellediği bildirilmektedir. Bu bilgiye göre spiralin kullanılması caizdir!”
Kadının kendini kısırlaştırmasına gelince:
Buna caiz demek mümkün değildir. Hayvanı ihtiyaçtan dolayı kısırlaştırmak caiz görülmüşse de insanı kısırlaştırmayı düşünmek, yaratılışı değiştirmek manasına gelmektedir ki böyle bir noksanlaştırma, mükemmel olanı, kusurlu hale getirmek sayıldığından “Allah’ın yarattığını değiştirmeyin”emrine aykırı düşmektedir.
İslam insan yaratılışını değiştiren kısırlaştırma yöntemine izin vermez. Gerek kadın gerekse erkeği kısırlaştırıp ebedi olarak çocuk sahibi olamaz hale getirmeyi helal görmez. Olabilir ki, bugün çocuk sahibi olmayan eşler yarın şartlar değişir, çocuk sahibi olma ihtiyacıyla karşılaşabilirler. Bu imkanı tümüyle yok eden bir yönteme İslam meşru gözle bakmaz.
Kısırlaştırma ya da bunun tam aksi olan sun’i tohumlama, (başkasının spermini ya da yumurtasını alma olayı) ancak hayvanlarda caiz olabilir. Bir hayvandan alınan, başka bir hayvana aşılanabileceği gibi, hayvan ebedi olarak da kısırlaştırılabilir. Ama bu sadece hayvana yapılabilir, insana değil.”
Burada kiralık anne tutup rahmine yabancı erkek ve kadının oluşumlarını koymanın da caiz olmayacağını anlamak mümkündür. Çünkü rahmine yabancı sperm ya da başka kadının yumurtası konan kiralık anne, erkeğin nikahlısı değildir. Doğacak çocuğun nesebini de karıştırmaktadır. Bu açıdan bakınca karı kocanın oluşumunu, nikahlısı olan ikinci hanımın rahmine nakledilebileceği anlaşılmaktadır. Çünkü burada spermin nikahsız bir yabancıya nakli gibi bir haramlık söz konusu olmamaktadır.
İslam bir çocuğun sahih nesepli olması için aralarında geçerli evlilik bağı bulunan bir çiftten olmasını şart koşar. Nikahlısı olmayan erkeğin spermini alması caiz olmaz. Nitekim tüp bebekte de aralarında nikah bulunan çiftin oluşumları (yabancı bir kadında değil) müsait bir zeminde geliştirilir, sonra yine sahiplerine nakledilirse mahzur olmaz.”Sperm, yumurta, ve rahim kiralama, alma yöntemleri (arada nikah bulunması, nesebin karışmaması gibi) şartlara aykırı olduğundan caiz görülmemiştir.”
Ahmet Şahin