Soruda da ifade edildiği gibi devamlı dönüp duran küre-i arzda farklı dairelere göre vakit değişmekte ve her yerde akşam aynı saatte olmamaktadır Allahu a’lem, hadisin ifade ettiği manayı şu şekilde anlamak mümkündür:
Birincisi, hadisteki akşam kelimesi mecâzî manadadır. Veya yeryüzünün tamamen kararmasından kinayedir. Yeryüzünde karanlık tam doruk noktaya ulaştığı, her yanın karardığı zaman kıyamet vuku bulacaktır, manası murat olabilir Ayrıca maneviyat adına tam bir kararmadan kinaye de olabilir ki, hadis-i şeriflerin ifadesiyle, “yeryüzünde Allah Allah diyen kalmayınca kıyamet kopacaktır” gerçeğine işarette bulunulmuş olabilir. Diğer bir yaklaşımla dünyayı tenvir edecek cemaat mümin ve muvahhidlerdir. Bunlar yok olunca küre-i arzın günü bitmiş ve akşam vakti gelmiş demektir. Evet, küre-i arz tamamen dinsizlik ve imansızlık karanlıkları altında olunca kıyamet kopacak ve ardından da haşr-i bahari gelecektir
İkinci olarak, devr-i risaletpenahide yerin belli bir kısmında Müslümanlar vardı ve on asır kadar da Müslümanlar hep belli bir dilimde oldular. Bu belli dilimin veya dilimlerde hemen hemen sabah ve akşam aynı anda gerçekleşmektedir. Mesela Arap yarımadası, Mısır, Suriye, Türkiye uzun zaman âlem-i İslam’ın beşiği durumunda oldu. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) gaybbin nazarıyla hususiyle şu andaki durumu itibarıyla hilafet ve saltanatın hükümferma olduğu bu yerlere işaret buyurarak, bu mekanlarda akşam vaktinde kıyametin kopacağını ifade etmiş olabilir. Bunu belli bir dilimde bulunan insanların başına kıyamet kopacak manasına hamletmek doğru değildir
Üçüncü olarak, kıyametin mebdei akşam vaktinde kopabilir. Bu da küre-i arz üzerinde gelişen bir arıza şeklinde başlayabilir. Yani birdenbire bir infilakla değil de yirmi dört saatlik bir vetirede tamamlanır demektir. Küre-i arz devrini tamamlarken, haliyle yeryüzünde gece ve gündüz seyrine tabi çeşitli arz ve tûl daireleri peşi peşine kıyamet mukaddemesini yaşar. Mesela bu, yavaş yavaş suların kabarmasıyla başlayacaksa belli bir daireden başlayacak, muttasıl devam edip gider ve bu durum her yerin akşam vaktine rastlar. Çünkü bizim bizden bir daire sonraki yere nispeten akşam vaktimiz hemen ona bitişik saatin yanındadır. Bizim akşam vakti biterken, diğer yerin akşam vakti olacaktır. Bundan anlaşılan şudur: Suların kaynaması, dağların yürümesi birbirini takip ederek yirmi dört saat içinde tamam olacak ve bu, herkesin akşam vaktine rastlayacaktır.