Akrabalarla sıla-i rahimde bulunmak vacip, sıla-i rahimi kesmek ise büyük günah kabul edilmiştir. Allah teâla şöyle buyurmuştur:
وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي تَسَاءَلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ
“Allah’a saygısızlık etmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakınınız” (Nisa Sûresi, 4/1.)
Peygamberimiz de (sallallâhu aleyhi ve sellem)
مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاَللَّهِ وَالْيَوْمِ الآْخِرِ فَلْيَصِل رَحِمَهُ
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden sıla-i rahimde bulunsun” (Buhârî, Edeb 85.)
buyurarak sıla-i rahimde bulunmanın imanla alakalı önemli bir mesele olduğuna dikkat çekmiştir.
Akrabalar arası sıla-i rahimde bulunmanın da dereceleri vardır. Mesela anne-baba, sıla-i rahimde ilk sıradadırlar. Hatta anne-baba alakayı kesse bile evlada düşen ona sıla-i rahimde bulunmaktır. (İbn-i Abidin, Haşiyetu Reddi’l-muhtar, Daru’l-fikr, Beyrut 2000, 6/411.)
Nitekim Buhari’de zikredilen bir hadis bu manadadır. Hadiste
لَيْسَ الْوَاصِلُ بِالْمُكَافِئِ وَلَكِنَّ الْوَاصِلَ الَّذِي إِذَا قُطِعَتْ رَحِمُهُ وَصَلَهَا
“Akrabaya sıla-i rahimde bulunmak karşılık gördüğünde yapılan değil esas akrabaya sıla-i rahimde bulunmak akrabalar kendisiyle ilişkisini kesse bile onlarla ilişki kurandır.” (Buhârî, Edeb 15.)
Sıla-i rahimin dereceleri bulunmaktadır. Bunlar ziyaret, karşılıklı yardımlaşma, ihtiyaçlarını giderme ve selam vermektir. (Mevsuatu’l-fıkhıyyetu’l-Kuveytiyye, “Erham” mad., 3/84.) Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), بُلُّوا أَرْحَامَكُمْ وَلَوْ بِالسَّلاَمِ “Bir selamla dahi olsa akrabalarla alakanızı devam ettirin” buyurarak bir selamla dahi olsa akrabalarla ilişkilerin tamamıyla kesilmemesi gerektiğine işaret buyurmuşlardır.
Buna göre akrabalarla ilişki kurulduğunda problem yaşanıyor, huzur bozuluyorsa sıla-i rahim bütün yönleriyle yerine getirilmese bile sıla-i rahim’in el alt derecesi olan selamla ilişkiler devam ettirilmeye çalışılır. Mevcut aile yapısının korunması adına mesafeli durulabilir. Mesela ayda bir telefonla görüşülebilir, bayramlarda ziyaret edilip, tebrikler yapılabilir. Her aile kendi akrabalarının durumuna göre bunu uygun bir şekilde ayarlayabilir. Son olarak genel bir külli kaideye meseleyi bağlayabiliriz: “Bir şeyin tamamı elde edilemiyorsa tamamı da terk edilmez.”
*
Sıla-i rahim ile ilgili bkz.