Memur maaşları ve işçi ücretlerinin yanında, mühendis, avukat, terzi, marangoz, berber vb. gibi serbest meslek sahiplerinin de elde ettiği kazançlar şartları gerçekleştiğinde zekâta tabii olur. Aslî ihtiyaçlar ve borçlar düşüldükten sonra, elde kalan miktar nisap miktarını buluyorsa, bu paranın üzerinden bir yıl geçtikten sonra kırkta bir oranında zekâtının verilmesi gerekir.
Aslî ihtiyaçlarından arta kalan paranın nisap miktarını bulması ve üzerinden bir yıl geçmesi ancak yeni zekât verecek kimseler içindir. Yoksa bu kişilerin zekâtını verdikleri nisap miktarı malları varsa, temel ihtiyaçlarından arta kalan kazançlarını önceden sahip oldukları mallarına ekleyerek zekâtlarını verirler.
Maaş alan kimse, eğer aldığı maaştan ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra zekât düşecek miktarda malı kalıyorsa, yılsonunu beklemeden de vermesi gereken zekât miktarını 12’ye bölerek her ay maaşını aldıkça verebilir.
Diğer yandan verme ahlakı, dinimizin hassasiyetle üzerinde durduğu bir mevzudur. Ayet ve hadislerde zikredilen, cömertlere vaat edilen mükâfatlara, cimriliğin tehlikeli neticelerine bakılınca, üzerine zekât düşmese bile, verme ahlakını kazanmak ve cimrilikten korunmak için mümkün mertebe bu tür kişilerin de kazançlarından bir şeyler vermeleri inşaallah Cenâb-ı Hakk’ın rızasının kazanılmasında önemli bir vesile olur.