Soru Detayı: İhtida etmiş bir tanıdığım, annesini kastederek iyi bir Hıristiyan cennete girecek mi diye soruyor. Hıristiyanların cennete girebilmeleri için yeterli şart nedir? Mutlaka dinim İslam demeli mi?
Öncelikle aşağıdaki ayetleri okumanızda fayda var:
İman edenler, Yahudiler, Hıristiyanlar, Sabiîler… Her kim Allah’a ve âhiret gününe (gerçekten) iman eder ve yararlı işler yaparsa, elbette Rab’leri yanında mükâfatları vardır. Onlar için herhangi bir korku olmadığı gibi kendilerini üzecek bir şeyle de karşılaşmazlar. (Bakara Suresi, 2/62)
İman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar… Bunlar içinden her kim Allah’a ve âhiret gününe iman edip yararlı işler yaparsa, onlara hiçbir korku yoktur ve onlar asla üzülmezler. (Maide Suresi, 5/69)
Kendilerine Kur’ân okununca şöyle derler: “Ona iman ettik, O Rabbimizden gelen gerçeğin ta kendisidir. Biz zaten daha önce de Allah’a teslim olmuş kimselerdik.” (Kasas Suresi, 28/53)
Ehl-i kitap içinde, Allah’a iman ettikleri gibi, Hakkı tazim ederek hem size hem de kendilerine indirilen kitaba inananlar da vardır. Onlar Allah’ın âyetlerini, değersiz bir menfaat karşılığında satmazlar. İşte Rab’leri nezdinde mükâfatları olanlar onlardır. Muhakkak ki Allah hesabı pek çabuk görür. (Âl-i İmran Suresi, 3/199)
Yine ağlayarak yüzüstü secdeye kapanırlar. İşte Kur’ân, onların saygısını böyle artırır. (İsra Suresi, 17/109)
Peygambere indirilen Kur’ân’ı dinledikleri vakit, onda âşina oldukları gerçeği bulmaları sebebiyle gözlerinin yaşla dolup taştığını görür ve şöyle dediklerini işitirsin: “İman ettik Rabbena! Bizi de hakka şahitlik edenlerle beraber yaz! Bütün isteğimiz ve umudumuz, Rabbimizin bizi hayırlı insanlar arasına dahil etmesi iken, ne diye Allah’a ve bize gelen bu hakikate iman etmeyelim ki?” (Maide Suresi, 5/84)
Biz, işte sana da bu Kitabı indirdik. Daha önce kitap verdiğimiz kimseler buna da iman ederlerdi. Şunlardan da ona iman edenler vardır. Bizim âyetlerimizi kâfirlerden başkası inkâr etmez. (Ankebut Suresi, 29/47)
Ehl-i kitabın hepsi bir değildir. Onların içinde öyle dosdoğru bir cemaat vardır ki, Gece saatlerinde Allah’ın âyetlerini okuyarak secdelere kapanırlar. (Âl-i İmran Suresi, 3/113)
Ehl-i kitap içinde, Allah’a iman ettikleri gibi, Hakkı tazim ederek hem size hem de kendilerine indirilen kitaba inananlar da vardır. Onlar Allah’ın âyetlerini, değersiz bir menfaat karşılığında satmazlar. İşte Rab’leri nezdinde mükâfatları olanlar onlardır. Muhakkak ki Allah hesabı pek çabuk görür. (Âl-i İmran Suresi, 3/199)
Yukarıdaki ayetlerden de anlaşılacağı üzere ehl-i kitabın hepsi bir değildir. Ayetlere uygun vasfı taşıyanlara Allah’ın rahmeti olacağı görülmektedir. Yani ehli kitabın ehl-i necat olabilmesi için ilk olarak tevhid düşüncesine sahip olmaları, Allah’tan başka hiçbir ilah kabul etmeyerek O’na eş ve ortak koşmamaları, ahiret gününe inanmaları, Hz. Muahmmed’in (s.a.s.) peygamberliğini kabul etmeleri ve bununla beraber O’na indirilen Kuranı kabul edip Kuranın emir ve yasaklarını yerine getirmeleri gerekmektedir.
İslam dininin tek geçerli din olmasıyla alakalı Kurandaki ayetlere bakalım:
Allah katında hak din, İslâm’dır. (Ali İmran Suresi, 3/19)
Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, Bilsin ki bu din asla ondan kabul edilmeyecek ve o âhirette ziyan edenlerden olacaktır. (Âl-i İmran Suresi, 3/85)
İşte bugün sizin dininizi kemâle erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslâm’ı beğendim. (Maide Suresi, 5/3)
Daha önceki hak dinleri indiren Allah olduğu gibi, İslam dinini indiren de Allahu Tealadır. Ve bununla diğer dinlerin hükmünü kaldırmış ve kendi katında geçerli olan ve uyulmasını istediği tek dinin İslam dini olduğunu bildirmiştir. Çünkü İslam haricindeki hak dinler asliyetini koruyamamış ve tahrife uğramışlardır. Ayrıca Müslüman olan bir kişi bozulmamış haliyle Tevrat’a, İncil’e ve Zebur’a inanır ve Kuranda zikredilen diğer peygamberlerin risaletini tasdik eder. Ayrıca İslam dini, diğer dinlerde bulunan ibadet, ahlak, şahsî ve ictimaî hayata ait olan prensiplerin en mükemmeliyle gelmiştir. Bundan dolayı, Hz Muhammed’in (s.a.s.) risaletinden sonra Cenab-ı Hak bütün insanlığı O’na ve kendisine indirilen Yüce Kitaba inanmaya çağırmış, ahiret saadetinin de ancak bu yolla olacağını ifade buyurmuştur.
Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, günümüzde Hıristiyan, Yahudi veya başka bir dinden olan birisinin kendi dini üzere kalmasını varsaydığımızda bu kimse hangi kitaba göre amel edecek ve hayatını hangi ilahi prensipler ışığında yaşayacaktır. Zira biz biliyoruz ki Kuran’ın dışındaki ilahi kitaplar tahrif edilmiş ve asli halini koruyamamışlardır.
Fakat burada şunun da göz önünde bulundurulması gerekir. Bu insanlar İslam’ı nasıl tanıdılar? İslam onlara bütün hususiyetleriyle anlatılabildi mi? yoksa bugün hem Amerika’daki 11 Eylül hadisesinin hem de yakın zamanda cereyan eden karikatür krizinin de etkisiyle İslam’ı, Müslümanların dışındaki insanların öldürülmesini emreden bir savaş dini olarak mı görüyorlar? Bu takdirde onlar hakkında kesin hükmü vermek doğru değildir, zira bu insanlar fetret devri yani kendilerine İslam’ın ulaşmadığı veya olduğundan farklı bir şekilde ulaştığı insanlar grubuna dâhil olabilirler ki bunların durumu Allah’ın bilebileceği bir iştir. Bu durum ehl-i kitap için de geçerlidir. Fakat İslam’ı bildikleri halde bile bile İslam düşmanlığı yapan, Allah‘ı tanımayan, Peygamberimize inanmayan insanların öbür tarafta çetin bir sual ve azapla karşılaşabileceğini Kur’an’dan öğreniyoruz.