Mademki mübarek gün ve gecelerde Cenab-ı Hakk’ın kullarına fevkaladeden bir teveccühü oluyor ve yapılan ibadetlerin sevabı birden bine çıkıyor, Müslümanlara düşen vazife de bu kutlu zaman dilimlerini en verimli şekilde değerlendirerek o fırsatlar kuşağında heybelerini doldurmaktır. Özellikle uykudan fedakârlık yaparak gecenin ihya edilmesi çok önemlidir.
Mübarek gün ve gecelerin faziletleriyle ilgili eser yazan bazı zatlar Regâib gecesiyle ilgili hususi bazı namazlardan bahsetseler de sahih hadislerde bu geceye mahsus özel bir ibadet söz konusu değildir. Fakat insan amellerin hora geçtiği ve ahirette katlanarak geriye döneceği bu gecede kılabildiği kadar namaz kılmalı, dua dua Allah’a yalvarmalıdır. Bu geceler duaların umumiyet kesbetmesi adına büyük bir fırsattır. Şayet mü’minler bu geceleri önemli birer fırsat bilerek hep birlikte ellerini Rabbü’l-Âlemin’e kaldırır, başlarını secdeye koyar, gözyaşlarıyla yana yakıla Allah’a dua ederlerse Allah da yapılan dualara icabet buyurur.
Özellikle ümmet-i Muhammed’in bir süreden beri maruz kaldığı felâketlerin bertaraf edilmesi adına Allah’a yalvarıp yakarmak çok önemlidir. Bazı kimseler kendileri için hususi taleplerde bulunabilirler. Mesela Allah’tan sıcak bir yuva, hayırlı bir evlat veya dünya mameleki isteyebilirler. Kimileri, “Allah’ım bana bir tane keçi nasip eyle, her gün onun sütünü sağayım, iki tane de tavuk ver, onların da yumurtasını alayım.”diyebilir. Bunlar aleyhine konuşulmaz. En fazla, herkes kendi himmetine göre istekte bulunur, der geçilir. Bazıları da Cehennem’e düşmemek, Cennet nimetlerine kavuşmak, Efendimiz’in şefaatine nail olmak isterler. Bunlar da kulak ardı edilecek talepler değildir. Ama bazıları da vardır ki kendileri dünya malı adına hiçbir şeye sahip olmasalar, belki yamalı urbalar içinde yaşasalar da dualarında sürekli “Allah’ım ne olur ümmet-i Muhammed’e hayırlar ihsan eyle! Allah’ım ne olur ümmet-i Muhammed’i içine düştüğü bu sefalet ve zelillikten halas eyle! Nam-ı Celil-i İlâhiyî her yerde dalgalandır!” der inlerler. Kimileri, kendileri için dua etmeyi bile israf-ı kelam sayar. Onların bütün istekleri hep ümmet-i Muhammed, Din-i Mübin-i İslâm hakkındadır. Bu bir ufuk meselesidir.
Bu konuda kimseyi ta’n u teşni etmeye hakkımız yoktur. Hayatı kendine bağlı götüren, cismaniyetten sıyrılamayan, bir darlığın mahkûmu olan insanların bağlandıkları şeyler de buna göre olur. Allah onların dualarını da kabul edebilir, onları da Cennet’ine koyabilir. Bütün insanlığı kucaklayacak engin bir vicdana, ve âlî bir himmete sahip olan kimselerin talep ve istekleri de kendilerine göre olacaktır. Bence duada bile enginliklere açılma söz konusuyken bir darlığa mahkûm olmamak lazım.