Bunun müddeti hususunda iki görüş var: Gündüzün başlangıcını tesbitte fecr-i sadıkı (imsak vaktini) esas alıp şer’î güne göre hesap yapanlar açısından uzundur, bir saate yaklaşabilir. Güneşin doğuşunu esas alıp örfî güne göre hesap yapanlar açısından da kısadır ve güneşin tam tepe noktasına geldiği andır, ondan sonra batı tarafına dönecektir. Öğle vakti, bu dönme ile başlar.
Tam zeval vaktinde namaz kılınmaz. Namaz kılınması câiz olmayan bu vakit, çok kısa süren bir âna mı mahsustur, yoksa bu ânın biraz öncesinden mi başlar? Bir görüşe göre bu hususta örfî gündüz esas alınır. Buna göre tam zeval vaktine, gündüzün bu âna kadar geçen süresi ile geri kalan süresinin birbirine eşitliği anlamına gelmek üzere “istivâ vakti” denir ki, güneş sanki herkesin başının üzerindeymiş gibi görünür. İşte namaz kılmanın câiz olmadığı vakit bu andır. Diğer görüşe göre ise, bu hususta şer‘î gündüz esas alınır.
Şer‘î gündüzde ise, gündüz güneşin doğması ile değil, fecr-i sâdıkın doğması ile başladığı için istivâ vakti, zeval vaktinden biraz önceye denk gelir. Bu bakışa göre kerahet vakti, istivâ vakti ile zeval vakti arasındaki süredir.[1]Diyanet İlmihali
Güneş öğle vakti göğün tam ortasına dikilmesi anında başlayıp batıya doğru hafif bir meyil yapıncaya kadar devam eden öğle vaktine kerahet vakti denir.
Bu da 15 dakika kadar bir zaman tutabilir. Demek ki öğle ezanından 15 dakika kadar önce kerahet vakti başlar, öğle vakti girinceye kadar devam eder.[2]Ahmet Şahin
Burada şer’î gündüz esas alındığında da, kesin bir kerahet süresinden bahsedilemez. Çünkü bu da günlerin uzayıp kısalmasına göre değişiklik gösterecektir. Ancak bu konuda ihtiyatlı davranıp, kerahet süresinde namaz kılmak istemeyen kimse için, ihtiyata uygun olarak öğle namazından önce 40–50 dakikalık bir zamanda namaz kılmaması tavsiye edilebilir.