İçindekiler
İslâm, emir ve yasaklarına muhatap olan kimselerde birtakım şartlar arar. Bu anlamda diğer ibadetlerde olduğu gibi, oruç ibadetinde de belli başlı özelliklere haiz olan kimseler mükellef tutulmuştur. Bunları şu şekilde sıralamamız mümkündür:
Müslüman Olmak
Oruç ibadetinin bir kimseye farz olması için, o kişinin Müslümanlığı kabul etmiş olması gerekir.
Ergenlik Çağında ve Akıllı Olmak
Bir kimseye orucun farz olması için, o kişinin ergenlik çağında ve akıllı olması gerekir. Bu anlamda çocuklar ve ergenlik yaşına ulaştığı halde akıldan mahrum olanlar, bu ibadetten muaf tutulmuşlardır. Bu hususu Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şu beyanlarıyla bildirmişlerdir:
“Üç kişiden kalem (sorumluluk) kaldırılmıştır: Bâliğ oluncaya kadar çocuktan, aklı yerine gelinceye kadar deliden, uyanıncaya kadar uyuyandan.” (Buhârî, hudûd 22; Ebû dâvûd, hudûd 17; Tirmizî, hudûd 1.)
Oruç Tutmaya Muktedir Olup Mukim Olmak
Orucun farz olması için, mükellefin beden itibarıyla sağlıklı olması, hasta olmaması ve mukim olması gerekir. Bedenen oruç tutmaya muktedir olmayanların, hastaların ve seferde olan kimselerin oruç tutmaları farz değildir. Ancak bu kimseler yine de oruç tutacak olsalar, tutmuş oldukları oruç geçerlidir. Şayet kendilerine verilen bu ruhsatı kullanır da tutmazlarsa, o zaman da tutmadıkları gün sayısı kadar daha sonra tutarlar. Bu hususla ilgili olarak Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurulur:
“Oruç sayılı günlerdedir. Sizden her kim o günlerde hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutar. Oruç tutamayanlara fidye gerekir. Fidye bir fakiri (sabah-akşam) doyuracak miktardır. Her kim de, kendi hayrına olarak fidye miktarını artırırsa bu, kendisi hakkında elbette daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer işin gerçeğini bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara suresi, 2/184.)
Kaynak: Bir Müslümanın Yol Haritası