İçindekiler
Son zamanların en çok sorulan ve üzerine konuşulan fıkhî meselelerinden birisi de banka maaş promosyonlarının fıkhî hükmüdür. Meselenin hem teknik hem de fıkhî yönlerinin detaylıca ele alınmasına ihtiyaç var. Bu çalışmamızda her iki yönü de incelecektir. Konunun kısa cevabını okumak için linke tıklayın! (Banka promosyonu kullanmak caiz midir?)
Promosyonun kelime anlamı kısaca özendirmektir. Ticarete ilişkin olarak değerlendirildiğinde ise “bir malın satışını arttırmak için yapılan şey” anlamında kullanılmaktadır. Özellikle ticari kuruluşların ürünlerini tanıtmak, reklamını yapmak, beğendirmek, geniş kitlelere ulaşmak, ürünlerinin sürümünü sağlamak amacıyla çoğunlukla logo ve sloganlarının da üzerinde bulunduğu hediyelik kalem, çanta, saat, bloknot, defter vb. ürünlerin verilmesi/dağıtılması yoluyla; kimi kuruluşların ise çeşitli hizmetler veya nakdi ödeme yoluyla hedef/potansiyel müşteri kitlesine ulaşmak için yaptıkları şeylerdir.
Bankacılık sektöründe ise geniş anlamıyla şu şekilde tarif edilebilir:
“Maaş ödeme protokolü çerçevesinde yapılacak ürün ve hizmet tanıtımları karşılığında, kurumlara ve/veya kurum personeline, nakit ödeme, mülkiyeti Bankaya ait olan araçların kullanımının verilmesi (tahsisi) veya bu araçlarının mülkiyetinin devredilmesi, kuruma ait inşaat, tadilat, tamirat, dekorasyon masrafının Bankaya fatura edilerek Bankaca ödenmesi vb. çeşitli katkılar sağlanmaktadır. Tüm bu iş ve işlemler için Bankalar kurumlar lehine geniş anlamıyla kazandırmada bulunmaktadır. İşte bu kazandırmalar, bankacılık sektöründe “promosyon” olarak adlandırılmaktadır.”[1]Ömer Elmas, Bankacılık Açısından Bağış ve Yardımlar ile Promosyonlara İlişkin Değerlendirme, 44.
Günümüzde gündemde olan ve fıkhî yönü tartışılan promosyonlar, daha çok çeşitli kurum ve kuruluşların personeline yönelik yapılan maaşa ek nakit ödemelerdir. Kurumlar personelinin maaşını ödeyecekleri aracı banka ile bir protokol imzalanmakta ve bu protokol gereği banka, kurum personelinin maaşına kurumun maaş ödemeleri dışında belli bir miktar ek bir ödeme yapmaktadır. Bankalar açısından bu ödemelerin/promosyonların amacı, bankanın pazar paylarını genişletmek için daha geniş kitlelere ulaşmak, kendi ürünlerini ve finansal araçlarını kullandırmak, …, yeni gelen müşterilerinin maaşları ve bu maaşların tortusundan kazanç elde etmektir. Kurum açısından kârı ise, bazen kendisine çeşitli hizmetler ve daha çok personeline ek gelir sağlanmaktır.
Mahiyeti itibarıyla ise meselenin birçok boyutu var:
- Birincisi; banka ve ilgili devlet/özel kurum arasında imzalanan protokol, protokolün hukuki niteliği ve bu protokolün gereği olarak taraf olmayan üçüncü şahıs/şahıslar lehine ödenen nakdî değer ve sağlanan diğer bankacılık hizmet ve ürünleri.
- İkincisi; bankanın, maaş ödemelerini yapmak üzere kurumun açtığı hesaptaki parayı maaş ödeme tarihine kadar ve ödeme tarihinden sonra kurum çalışanlarının hesaplarında kalan parayı (mevduat tortusunu) kullanması ve bunun hukuki niteliği.
- Üçüncüsü; konvansiyonel bankalar ile katılım bankaları arasında bu meselede fark olup olmaması.
- Dördüncüsü, çalışanlar ile emekliler arasında promosyonlar üzerine yapılan sözleşmeler ve bu sözleşmeler gereği alınan nakdi gelir noktasında bir fark olup olmaması.
Bunlara başka maddeler de eklenebilir. Halihazırda meseleyi değerlendirenlerin bir kısmında bu detaylar gözetilmediği, yüzeysel olarak neticeye varıldığı görülmektedir. Bu yazımızda meseleyi öncelikle iki başlık altında işleyeceğiz:
- Banka Promosyonlarının Kanunî Alt Yapısı, Hukuki Niteliği ve Teknik İşleyişi,
- Fıkhî Açıdan Banka Promosyonlarının Değerlendirilmesi.
Banka Promosyonlarının Kanunî Alt Yapısı, Hukuki Niteliği ve Teknik İşleyişi
Günümüzdeki uygulamanın geçmişine bakıldığında, Türkiye’de ilk olarak 2007 tarihli 2007/1 sayılı genelge ile maaş promosyonlarının kamu görevlilerine ödenmesi bir zorunluluk olarak kabul edilmiş ve karara bağlanmıştır. Bu genelgenin 4. maddesine göre “banka tarafından verilecek promosyon miktarının tamamının personele dağıtılması genel ilke olarak benimsenmekle birlikte, toplam miktarın üçte birini geçmemek üzere Komisyonca belirlenecek tutarlar, birim personelinin ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmak üzere ayrılabilecektir”[2]https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2007/07/20070720-13.htm Erişim Tarihi, 24 Ağu. 22 denilerek bir kısmının kurum içi personel ihtiyaçları için harcanabileceği ifade edilmiştir.
Bu tarihten önce, ödenen promosyonlar tamamen kurum tarafından kullanılabilmekteydi. Hatta bu, dava konusu da olmuş ve “mali imkanların hangi oranda ve ne şekilde ödeneceği veya kurumlar tarafından ne şekilde kullanılması gerektiği yönünde mevzuatta herhangi bir hükmün bulunmaması nedeniyle uygulamada farklı miktar ve ödeme şekillerinin cari olduğu” şeklinde bir belirsizliğin olduğunun mahkeme kayıtlarında yer aldığı görülmektedir.[3]Elmas, Bankacılık Açısından Bağış ve Yardımlar ile Promosyonlara İlişkin Değerlendirme, 46-47. 2010 tarihli 27668 sayılı yeni bir genelge ile bir önceki genelgenin 4. maddesi “Banka tarafından verilecek promosyon miktarının tamamı personele dağıtılacaktır” şeklinde yeniden düzenlenmiş[4]https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/08/20100810-13.htm (Erişim Tarihi, 24 Ağu. 22). ve var olan belirsizlik giderilmiştir.
2017 tarihli SGK ve bankalar arasındaki anlaşma ile emekliler de promosyon almaya başlamıştır.[5]https://www.tbb.org.tr/Content/Upload/Dokuman/7431/TBB_KD_03032017.pdf (Erişim Tarihi, 24 Ağu. 22). İki grup arasındaki tek fark, emekliler, SGK ile imzalanan protokol kapsamında, içerisinde PTT ve katılım bankalarının da yer aldığı 14 kurumdan herhangi birini tercih etme hakkına sahip iken, çalışanlar sadece kurumlarının belirlediği bankadan almaları ya da eğer birden fazla banka ile anlaşma yapılmışsa birkaç bankadan birini tercih edebilmeleridir.
Özel sektör için yapılan herhangi bir düzenleme olmamakla birlikte bankalar ve ilgili kuruluşlar arasındaki ikili anlaşmalarla maaşlara promosyon yansıtılması için sözleşmeler yapılabilmektedir.[6]Mehmet Zeki Uyanık, Bankaların Memur, İşçi ve Emeklilere Verdiği Maaş Promosyonlarının Fıkhî Durumu, 635-636.
Hukuki Temeli
Promosyon ödemelerinin hukuki temeline gelince, “mevduata faiz dışında, katılma hesaplarına ise kâr payı dışında menfaat temin edilemez” genel kuralından istisna yapılarak maaşları ödemek ve belirlenen bazı hizmetleri sunmak üzere kendisiyle protokol imzalanan ilgili kuruma aynî ve nakdî menfaat sağlama imkânı tanınmıştır.[7]Elmas, 45.
Promosyon ödemeleri, ilgili devlet kurumu/özel şirket ile bankalar arasında yapılan 2 yıldan 5 yıla kadar geçerliliği olan anlaşmaya dayanmaktadır. Bu protokol gereği ilgili kurum, maaş ödeme tarihinden –genel uygulama olarak– 2-3 gün önce belli miktardaki nakdi ilgili bankadaki hesabına aktarır. Protokolde 2-3 gün dışında, maaş ödemelerinin yapıldığı gün veya birkaç hafta önce gibi farklı zaman aralıkları üzerinde anlaşmaya da varılabilmektedir. Bu ilk süreçte yani ödeme zamanına kadar paranın zaman değerinden kazanç elde ettiği süreçte bütün meblağ, maaş ödemesinden sonra ise hesaplarda kalan meblağ (mevduat tortusu) bankalar için fayda sağlamaktadır. Bankalar, bu sözleşmeleri kısa ve uzun vadede kazanç sağlamak için yapar ve sözleşme gereği “vadesiz olarak” yatan maaşlardan “vadeli mevduat faizi” ödemediği için kar elde ettiği gibi [8]Elmas, 44., yurt içi ve yurt dışı piyasalarda düşük maliyetli fon olarak değerlendirip gelir sağlamaktadırlar.[9]Servet Bayındır, Bankaların Maaş Ödemelerinde Verdikleri Hediyelerin (Promosyonların) Fıkhî Durumu, 59.
Bunun yanısıra kredi kartı, taşıt ve konut kredisi, sigortalar, fatura ödemeleri vb. birçok bankacılık ürününü pazarlamakta ve “elde edeceği bir gelir beklentisiyle o kurumla birtakım kazandırma hükümleri de içeren anlaşmalar yapmaktadır”.[10]Elmas, 44 Bu sözleşmeler ihale usulü[11]İlaheye davet örneği ve ihaleye girecek tarafların yükümlülükleri içi bkz. http://www.manavgat.gov.tr/kurumlar/manavgat.gov.tr/MART-2022/14-03-2022/Maas-Promosyonu-Ihalesine-Davet-Hk.pdf yapılan iki tarafa borç yükleyen “ivazlı sözleşmelerdir” ve ilgili bankanın ilgili kurum ile yaptıkları pazarlık sonucu belirlenen miktar promosyon olarak kurum çalışanlarına ödenmektedir. Protokol gereği bankaya maaş ödemeleri için paranın 2-3 gün önce yatırılması ve bankanın ilgili kurum personeline ürün pazarlaması ve kurumun da buna izin vermesi -genellikle- sözleşmelerde yer almaktadır.[12]Elmas, 44..
Buna göre bankanın promosyon ödemeleri, bankanın kendi öz kaynaklarından ödediği ve “bağışta bulunma iradesi” gösterdiği bir şey değildir. Ödenecek promosyon miktarları, muhtemel gelir hesaplamalarından sonra söz konusu gelirin küçük bir kısmı olarak hesaplanmaktadır.[13]Elmas, 45 Bu nedenle her ne kadar ilgili protokollerde “bağış” ibaresi kullanılsa da sözleşme taraflarının, ihale usulünün işletilmesi, pazarlık sonucu ödenecek miktarın belirlenmesi vb. varlığı bu işin bağış değil “ivazlı bir sözleşme” olduğunu gösterir.[14]Elmas, 45. Bu nedenledir ki veraset ve intikal vergisi kanunu kapsamında değerlendirilmeyip Veraset ve İntikal Vergisine tabi tutulmamaktadır. Bir ivaz karşılığı olmadığında söz konusu … Okumaya devam et
Banka ve ilgili kurum arasındaki protokolde detaylı bir şekilde tarafların ödev ve yükümlükleri net ibarelerle ifade edilerek yer alır. “Günlük nakit çekim limiti”, “sayısı belli bir meblağa ulaşan iş yerinin/kurumun bina içi ve bahçelerinde ATM kurulması”, “protokol süreci içerisinde kurum içinde başka bankaya ait ATM olmaması”, “kurum personeli adına düzenlenen banka ve kredi kartlarının ücret ve masrafının olmaması”, “aile bireylerine çıkarılan ek kartların masraf ve ücretlerinin olmaması”, “bankanın şube ve ATM cihazının olmadığı yerlerde anlaşmalı başka banka şubeleri ve ATM veya ortak nokta ATM’lerden yapılacak işlemlerden kesinti/ücreti sözleşmedeki taraf bankanın karşılaması”, “hesap işletim ücreti almaması”, “ücretsiz havale ve EFT”, “kurumda reklam amaçlı ücretsiz stand kurma hakkı” vb. bir çok bankacılık hizmet ve ürünleri karşılıklı yükümlülükler doğuracak şekilde protokollerde yer alabilmektedir. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda muhtemel çözümler ve nasıl hareket edileceği ve cezâi müeyyideler de belirlenmektedir.[15]Örnek protokoller için bkz.: https://cdn.istanbul.edu.tr/FileHandler2.ashx?f=banka-promosyon-sozlesmesi.pdf. 2.örnek:https://www.saglikaktuel.com/d/file/f642a142e54a4859b25ac9797f8d7d44.pdf (24 … Okumaya devam et
Bankalar için ciddi bir müşteri ve gelir kaynağı olduğu için kimi bankalar promosyonların yanısıra ekstra hizmetler ve kazançlar da sunacaklarını vaat ederler. Örneğin iki bankanın potansiyel müşterisine bazı vaatleri şu şekildedir: “1 Eylül’e kadar maaşınızı Türkiye Finans’a taşıyın, 5.000 TL’ye varan nakit promosyonun yanı sıra Türkiye Finans’a davet ettiğiniz her bir emekli yakınınız için 250 TL, toplamda 2.500 TL nakit ödül fırsatından yararlanın. Türkiye Finans kredi kartınız ile ilk üç ay yapacağınız 250 TL ve üzeri harcamalar için aylık 100 TL, toplam 300 TL bonus kazanın. Talebinizi iletmek için hemen başvurun.”[16]https://www.hangikredi.com/emekli-bankaciligi Erişim Tarihi, 24 Ağu. 22
Bir diğer örnek: “Emekli maaşını İş Bankası’na taşıyanlar ek koşulsuz 5.000 TL’ye varan promosyon ödemesi kazanıyor. Üstelik aidat ödemeden Maximum Kart sahibi olabiliyor, İşCep ve İnternet Şubesi’nden sınırsız sayıda ücretsiz havale/EFT yapabiliyor ve diğer banka ATM’lerinden ayda 2 kez ücretsiz nakit çekebiliyor.”[17]https://www.hangikredi.com/emekli-bankaciligi Erişim Tarihi, 24 Ağu. 22. Bunların yanısıra ücretsiz EFT, aidatsız kredi kartları, taşıt ve konut finansmanında avantajlar, diğer bankaların ATM’lerinde ücretsiz nakit çekim, tanışma faizi (%20 üzeri), günlük faiz vb. birçok kalemde avantajlar sunmayı vaat etmektedirler. Bu da bankalar için mevcut pazar paylarını koruma ve yeni müşteriler kazanarak genişletmenin ana saik olduğu söylenebilir. Zira bu yeni ve en az 2-3 yıl kalıcı müşteriler bankalar için düzenli yeni fon ve gelir kaynağıdır.
Özetle ifade etmek gerekirse ilgili banka ve ilgili kurum arasında karşılıklı pazarlığa dayalı “ivazlı sözleşme” yapılmaktadır ve sözleşme gereği her iki tarafın yerine getireceği ödevler ve yükümlülükler bulunmaktadır. Bu nedenle ödenen promosyonların hukuki niteliğinin –banka ve kurum açısından– bağış kategorisinde değerlendirilmesi doğru değildir.
Bu noktada ikinci bir mesele vardır ki o da sözleşmeyi bizzat maaş alan yani çalışan kişinin yapmamasıdır. Ancak kurumun sözleşmeyi personeli adına yaptığı anlaşılmaktadır. Maaş promosyon ödemeleri ya bankadan, kurumun personeline doğrudan ödenmektedir ya da kuruma ödenip kurum da söz konusu ödemeleri gelir olarak kaydetmedençalışanlarına doğrudan ve aynen aktarmaktadır. İlk durumda; banka ile kurum personeli arasında işveren-işçi ilişkisi olmadığından bir ücret veya hizmet karşılığı bir ödeme değildir. İkinci durumda da bir ücret, pirim, ikramiye vb. olarak kurum tarafından personeline verilen ek bir ödeme de değildir. Kurum, işveren veya iş veren hükmünde olsa da bu işlemde sadece aracı durumundadır. Öyle olmasaydı vergiye tabi olması gerekirdi. Ancak promosyonlara ne gelir vergisi ne damga vergisi ne de katma değer vergisi yansıtılmaktadır.
Bu şekilde gelir olarak kaydedilmeden ödenmesi işverenin tasarrufunda olmadığı anlamına gelmektedir. Şayet kurum gelir olarak kaydeder ve sonra personeline ödeme yaparsa bu durumda belli oranlarda vergilendirmek durumunda kalacaktır, ancak pratikte bu yapılmamaktadır.[18]Detaylı bilgi için bkz. Kamuran Çağlar, Banka Promosyon Ödemelerinin Vergisel Boyutu. https://vergiraporu.com.tr/upImage/org/BANKA%20PROMOSYON%20%C3%96DEMELER%C4%B 0N%C4%B0N.pdf (Erişim Tarihi, … Okumaya devam et Bu da göstermektedir ki her ne kadar kurum maaş ödemeleri için kendi hesabında para bulundursa da bu paranın kullanılması -ilgili protokol gereği- banka için bir haktır.
Daha doğrusu konvansiyonel bankalardaki -vadeli-vadesiz hesaplar fark etmeksizin- paralar bankaya verilmiş/mülkiyetine geçirilmiş bir borç/karz olarak kabul edilmektedir. Yani bankanın ilgili muhataba; vadesiz ise her an, vadeli ise vadesinde ödemekle borçlandığı para hükmündedir. Katılım bankalarında ise câri hesaplar genel kabule göre karz hükmündedir. Zira vadesiz hesaplar bankanın garantisindedir ve misliyle iade edilirler.[19]Servet Bayındır, Banka Mevduat Hesaplarının İslâm Hukuku Açısından Değerlendirilmesi, 8. Cemil Liv, İnternet Bankacılığı Aracılığıyla Gerçekleştirilen Sarf Akdinin İslam Hukuku … Okumaya devam et
Kimilerine göre ise kısmen borç kısmen emânet hükmünde değerlendirilmektedir. Tazmin ile mükellef olunması, yatırılan paranın borç hükmünde olduğunu, “ancak bankanın hesaplara yatırılan parayı tamamen kullanamaması, hesap sahiplerinin her istediklerinde paraya ulaşabilmeleri için şubelerinde, muhabir bankalarda ve ATM’lerde para tutması söz konusu tutarın kısmen emânet olduğunu da gösterir.”[20]İshak Emin Aktepe, Sorularla Katılım Bankacılığı, 65.
Buna göre bütün menfaati personeline dönen hizmetler ve maaş promosyon ödemelerini, her ne kadar kurum personelinden bağımsız olarak yapsa da veya kural olarak protokolün tarafları kurum ve banka şubeleri olsa da acaba “protokolün hukuki niteliğine ilişkin Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 16.04.2012 tarihli E. 2012/6934 – K. 2012/10438 sayılı kararında ‘(…) dava konusu sözleşmenin Borçlar Kanunu’nun 111. Maddesi gereğince üçüncü kişi yararına imzalanmış bir sözleşme olduğu’ yönünde görüşü”[21]Pınar Avci, Tüketici İşlemi Niteliğindeki Promosyonlu Satış Sözleşmeleri, Doktora Tezi, Erzurum 2020, s.19. de nazara alınarak kurumun personel adına hukuki temsilci veya yetkisiz temsilci (fuzûlî) hükmünde olduğu şeklinde bir değerlendirme yapılabilir mi? Zira kurumun, maaş ödemeleri için bir aracı olarak bankalar üzerinden ödemekle yükümlü tutulduğu maaş vb. diğer ücretleri herhangi bir masrafa girmeksizin veya bir hizmet bedeli ödemeksizin yapabilmesi bir tarafa bırakılırsa geriye kalan bütün hizmet ve menfaat memur/çalışana yöneliktir. Pratikte de memur/çalışan -yukarıda protokolde yer alabileceğini zikrettiğimiz- bankacılık ürün ve hizmetlerinden istifade etmektedir.
Bütün bunlar, bizi şu sonuca götürmektedir: Banka maaş promosyon ödemeleri bir bağış değildir; karşılıklı pazarlık usulü ile belirlenmiş, –üçüncü kişi yararına da olsa– karşılıklı menfaatlerin söz konusu olduğu ivazlı bir sözleşmeyedayanmaktadır. Bankalar gelir hesaplamalarını yaptıktan sonra söz konusu gelirin ilgili protokolde belirlenmiş oranda ve belirlenmiş karşılıklı yükümlülükler karşılığında ilgili kurum personeline vermektedir. Kurum personeli de birçok bankacılık ürün ve hizmetlerinden istifade etmesinin yanında promosyon da almaktadır. Başlangıçta maaş ödemelerine kadar ki süreçte banka-kurum ilişkisi söz konusu iken, maaş ödeme tarihi itibarıyla banka-müşteri/çalışan ilişkisi söz konusudur. Bankanın promosyon karşılığı elde ettiği kazanç her iki süreci de kapsamaktadır ve büyük çoğunluğu itibarıyla verdiği hizmet ve bütünüyle ödediği nakit ise çalışanın menfaatine yöneliktir.
Fıkhî Açıdan Banka Promosyonlarının Değerlendirilmesi
Bankaların verdiği promosyon paralarının fıkhî açıdan nasıl değerlendirilmesi gerektiği günümüz İslam hukukçuları arasında tartışılmakta ve bu tartışmalar güncelliğini korumaktadır. Bu meselede şu gibi yaklaşımlar olduğu görülmektedir:
Banka promosyonları;
- Maaşa zam niteliği taşımaktadır.
- Hibe/hediye niteliği taşımaktadır.
- Faiz şüphesi taşıyan gelirdir.
Maaşa zam niteliği taşıması, maaş ve promosyonu veren kurum aynı tüzel kişiliğe sahip veya bağlı olması üzerinden yapılmış bir değerlendirmedir. Buna göre herhangi bir şirket veya devlet kurumu, çalışanlarına yine kendisine bağlı bir banka üzerinden maaşıyla beraber promosyon ödemesi yaparsa, bu ek ödeme aslına iltihak ederek maaşa zam niteliğinde olacağından hüküm itibarıyla helaldir. Maaşı veren kurum ile promosyonu veren kurum/banka aynı tüzel kişiliğe sahip/bağlı değilse alınan promosyon helal değildir. Bu, katılım bankaları için de geçerlidir. Orhan Çeker’e ait bu görüşü kendisi şu şekilde dile getirmektedir:
“… emekli veya memura devlet bankası promosyon veriyorsa maaşa zam yapılmış gibi helal olur. Veya A firması, kendi çalışanlarına yine kendi bankası promosyonu veriyorsa bu promosyon yine maaşa zam gibi helal olur. Bunun dışındaki şekilleri helal görmüyoruz. Helal olmayan bir şeyin ihtiyaç sahiplerine verilmesi konusunda ise ‘bize helal olmayan şey başkasına da helal değildir’ deriz.[22]https://www.facebook.com/profdrorhanceker/posts/2392844181022061/ (Erişim Tarihi: 29 Ağu. 22). Benzer bir değerlendime için bkz. https://www.youtube.com/watch?v=Gd1Fx1kK6Fg.
“Kimi bankalar yüksek rakamlı promosyon verince bazı kurumlar maaş bağlantısını onlarla yapmaktadırlar. Çok net olarak söyleyelim ki bu promosyon helal değil! Hiç kimse ‘Bu, bankanın hediyesidir’ bahanesine yapışmasın. Ancak herhangi bir kurum, çalışanlarının maaşını ve promosyonu kendi kurumuna ait banka üzerinden veriyorsa o promosyonu maaşa yapılmış zam olarak görüyoruz. Şahsen ben katılım bankasının verdiği promosyonu yemedim. Çünkü ben o katılım bankasının çalışanı değilim. Faiz anlayışımızı erozyona uğratmayalım. Salabet sahiplerini takdirle karşılıyorum.”[23]https://www.facebook.com/story.php?story_fbid=2916202285352912&id=1753037385002747&m_entstream_source=permalink.(Erişim Tarihi: 29 Ağu. 22).
Öncelikle ifade etmek gerekir ki, buradaki “bize helal olmayan şey başkasına da helal değildir” ifadesi itiraza açıktır.[24]Yukarıda zikri geçen, kendim kullanmadığım parayı başkasına da veremem düşüncesini ifade eden “bize helal olmayan şey başkasına da helal değildir” ifadesi, aslı haram olan … Okumaya devam et
Maaşı veren kurum (işveren) ile promosyonu veren kurum (banka) farklı olsa da Çeker’e göre promosyonun helal olmamasının sebebi, bunun faiz içeren bir muamele olması değildir. Ona göre promosyonun faizle bir ilgisi yoktur. Faizle ilgisinin olmaması, ortada çalışan ile banka arasında bir mübadelenin olmamasından ileri gelmektedir. Zira akit rızaya dayanır ve o rızanın göstergesi de icâb ve kabuldür. Çalışan ile banka arasında -memurun rızası sorulmaması nedeniyle- böyle bir akit yoktur. Çalışan/memur sadece maaşı ilgili bankadan çekmek mecburiyetinde bırakılmıştır. Dolayısıyla bunun faizle ilgisi yoktur. Bu, bankanın hediyesidir ve hibe hükümlerine tabidir. Bu durumda hediyeyi veren kişi/kurumun gelirinin helal olup olmamasına bakılır; Gelirinin çoğunluğu (%50’sinden fazlası) haramdan geliyor ise hediyesi alınmaz. Gelirinin çoğunluğu (%50’sinden fazlası) helalden geliyor ise hediyesi kabul edilir. Buna göre promosyonu veren kurumun/bankanın geliri, çoğunluk itibarıyla haram ise promosyon olarak verilen para da helal olmayacaktır. Eğer geliri çoğunluk itibarıyla helal ise promosyon olarak verilen para da helal/mübah niteliği taşır.[25]Orhan Çeker, Fetvalarım 1, 239-240 (Uyanık, Bankaların Memur, İşçi ve Emeklilere Verdiği Maaş Promosyonlarının Fıkhî Durumumakalesinden naklen).
Bu görüşe göre, kurum (işveren) – banka (promosyonu veren) ikisi de aynı şirkete aitse veya ikisi de devlet kurumuysa, promosyon maaşa zam hükmündedir ve helaldir. Kurum-banka farklı şirket veya biri devlet diğeri özel bankaya ait ise, çalışanın sözleşmede rızasıyla taraf olmaması nedeniyle bu, çalışan açısından bir akit değildir, bankanın ona hediyesidir ve konvansiyonel bankaların verdiği promosyonlar haramdır, katılım bankalarının verdiği ise haram değildir.
Kimisi de kurum ve banka arasındaki ilişkiyi faiz olarak değerlendirse de çalışan açısından bunun caiz olduğunu söylemektedirler. Zira faiz, borçtan elde edilir bunu da devlet kurumu/özel şirket banka ile yapmaktadır. Bu devlet için faizdir ancak çalışan/memur açısından faiz olarak değerlendirilemez. Memurlar açısından, para verilip karşılığında daha fazla para alınmadığı için promosyona faiz geliri denilemez.[26]https://www.fetva.net/yazili-fetvalar/bankalarin-maaslarimiz-karsiliginda-verdigi-promosyon-helal-midir.html. … Okumaya devam et Ancak yine de kendilerine kullanmamaları, ihtiyaç sahiplerine vermeleri tavsiye edilir.
Banka promosyonları, bir başka kesim tarafından, “faiz şüphesi taşıyan gelir/para” şeklinde değerlendirilmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, maaş promosyonlarını, “işleyiş bakımından faize tam olarak benzememekte ise de şüpheden de tümüyle uzak değildir” şeklinde değerlendirmiştir.[27]Din İşleri Yüksek Kurulu Fetvalar, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları 4. Baskı, Ankara 2018, s.508. Aynı ifadelerle olmasa da aynı doğrultuda değerlendirmeler başkaları tarafından da yapılmıştır.
Promosyonların faiz olduğunu söyleyenler, kurumun parayı bankadaki hesabına aktarmasından sonra bankanın parayı faizli işlemlerde işletmesi sonucu faizden gelir elde etmesi ve bu gelirin bir kısmından ödeme yapması üzerinden değerlendirirler. Ayrıca çalışanların bankaya alıştırılmaları, faizcilik yapılmasına imkân tanınması, gelirin çoğunluğu faizden olan kurumdan hediye -ki bu hediyeler de paranın işletilmesinden elde edilmiştir- kabul etme gibi birçok sakıncası bulunmaktadır.[28]https://www.hayrettinkaraman.net/makale/0263.htm (Erişim Tarihi: 29 Ağu. 22). Servet Bayındır, Kredi Piyasalarındaki Bazı Uygulamaların Fıkhî Durumuna İlişkin Değerlendirmeler, 59-60.
Karaman’a göre “Bir yerde çalışan kişi, maaş ve ücretini hak ettiği andan itibaren bu para onun mülküdür ve işverenin elinde emanettir”. Ancak kurum tarafından maaşların ödenmesi için bankadaki hesabında bulundurulan para veya bankaya aktarılan paranın yanı sıra çalışanın/memurun gününde bütün parayı çekmeyip bir kısmını bankada bıraktığı para, pratikte emânet hükümlerine tabi olarak bulunmuyor. Zira banka bu parayı kullanıyor, dolayısıyla banka kendisine ödünç verilmiş (cari hesap) kabul ediyor. Buradan kazandığı paralardan promosyon ödüyor.[29]https://www.hayrettinkaraman.net/makale/0263.htm (Erişim Tarihi: 29 Ağu. 22). Hediye kabul edilse bile, paranın meşru yerde kullanılması durumunda dahi hediye vermesi caiz değildir. Promosyon meselesinde paralar hem faizcilikte kullanılıyor hem de bu kullanımdan dolayı sahibine hediye veriliyor.[30]Https://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettin-karaman/faizci-bankalarin-promosyonlari-2048500. (Erişim Tarihi: 29 Ağu. 22).
Netice itibarıyla yukarıda aktardığımız görüşler ve bu görüşler doğrultusunda -yazılı ve görsel medyada- görüş belirtenlerin neredeyse hiçbiri rahatlıkla promosyon paralarını alın kullanın, annenizin ak sütü gibi helaldir diyemiyor. Hatta kurum ile banka arasındaki sözleşmenin çalışan/memur ile bir alakasının olmadığını söyleyenler dahi -promosyonu veren kurum ve banka aynı olması dışında- söz konusu paraların rahatlıkla kullanılabileceğini söyleyemiyor.
Değerlendirme
Promosyon paralarının “hediye/hibe niteliği” taşıdığını rahatlıkla söyleyebilir miyiz? Kanaatimce bu soruya “evet” demek çok mümkün görünmemektedir. Zira yukarıda da değinildiği üzere banka, kurumla yapılan, ihale usulüyle pazarlığa dayalı bir protokol yapmaktadır. Bu protokolün iki taraf için bağlayıcı “ivazlı bir sözleşme” olması promosyonun “hibe” olmadığını göstermektedir.
Ancak burada kurum-banka arasındaki anlaşmanın ivazlı olduğu, fakat banka-kurum çalışanı arasında herhangi bir sözleşme olmadığı hatta çalışanın hiçbir şekilde taraf olmadığı gibi rızasının da alınmadığı gerekçesiyle banka tarafından verildiği kabul edildiği durumda banka-kurum çalışanı; kurum tarafından verildiği kabul edildiği durumda kurum-kurum çalışanı için bir “hibe” olduğu söylenebilir. Bu bir yönüyle doğru olsa da tamamen doğru olduğunu söylemek zor gözükmektedir. Çünkü, her ne kadar sözleşmede kurum çalışanı taraf olmasa da daha önce de geçtiği üzere protokol “üçüncü kişi yararına imzalanmış bir sözleşme olduğu” yargıtay kararında da yer almıştı. Bu durumda banka-kurumarasındaki protokolde kurumu, çalışan adına iş/işlem yapan fuzûlî (yetkisiz temsilci) olarak kabul etmek de mümkündür. Kurum çalışanının, protokol gereği promosyonun yanısıra kendisine sağlanan birçok bankacılık hizmet ve ürünlerini kullanmayı kabul etmesi de kendisi adına sözleşme yapan kurumun yaptığı sözleşmeyi onayladığına yormak mümkündür. Bu kabulle, çalışan, sözleşmenin tarafı olmaktadır.
Hibe olduğu kabul edilse bile, katılım bankaları dışarıda bırakılacak olursa bağışı yapan bankanın gelirleri çoğunlukla faizden oluşmaktadır. Ayrıca hem maaş ödemesi için yatırılan paranın maaş ödeme tarihine kadar hem de maaşın ödenme tarihinden sonra -gerek çekim limiti gerek başka nedenlerden- bankada kalan paraların ve mevduat tortusunun işletilmesi, promosyonunun kaynaklarından/nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Bunlar nazara alınınca, verilecek bağışın/hediyenin kabul edilip edilmeyeceği üzerinden bakıldığında genel kabule göre; gelirinin yüzde ellisinden fazlası haramdan gelenin hediyesi kabul edilmeyecektir.
Promosyonların maaşa zam niteliğinde olduğu kabul edilebilir mi? Maaşa zam niteliğinde kabul etmek için kurumun/şirketin kendi öz malından irâdî olarak zam niteliğini dikkate alarak yaptığı bir ödeme olması beklenir. Ancak promosyonlarda bunun söz konusu olmadığı açıktır. Zira zaten hak edilmiş olunan paranın gerek maaş ödeme tarihi öncesi ve sonrası işletilerek gerekse protokol süresi boyunca diğer bankacılık hizmet ve ürünlerinin arzından sonra elde edilen/edilecek gelir hesaplamaları sonrası elde ettiği/edeceği toplam kazançtan bir kısmını taksitlerle maaşa ek olarak ödemektedir. Bunu maaşa zamma yormanın eksik bir değerlendirme olacağı kanaatindeyiz. Ayrıca kurumda oluşturulan bir komisyonun ister devlet bankası ister özel banka olsun fark etmez, ihale usulüne ve pazarlığa dayalı kurum personeli adına yaptığı “ivazlı bir sözleşmenin” varlığı ve bu sözleşmenin/protokolün karşılıklı yükümlülükler içerdiği de hesaba katılmalıdır.
Bunun yanı sıra Türkiye’deki –Ziraat Bankası hariç– hemen hemen bütün bankalar ya birden çok ortağa ya da halka açık hisselere sahiptirler. Bu da demektir ki herhangi bir özel kuruluş pratikte zaten kendi bankası üzerinden ödeme yapamamaktadır. Ziraat bankasına gelince her ne kadar devlet bankası olsa ve promosyonları maaşa zam niteliği taşıyor denilebilse de o da yukarıdaki problemlerden hali değildir.
Netice itibarıyla, hangi nitelikte değerlendirilirse değerlendirilsin maaş promosyonları faizden veya en azından faiz şüphesinden uzak değildir. Dolayısıyla, ele geçen promosyon paralarının helal nitelikte bir gelir olmadığını kabul etmek ve elden çıkarmak gerekir.
Katılım bankalarının verdiği promosyonlar da diğer bankalarınki gibi işliyorsa faiz şüphesinden uzak değildir. Zira daha önce de geçtiği üzere faizli bankaların vadesiz mevduatında ve bunun katılım bankalarındaki karşılığı olan cari hesaplarda bulunan paralar, bankanın müşterisinden aldığı “karz/borç” hükmündedir. Buna dayalı olarak verilecek herhangi bir hediye/bağış, “menfaat sağlayan her borç faizdir” düsturunca faiz olarak değerlendirilebilecektir. Zira akit esnasında ödünç verilen bir şey karşılığında şart koşulan fazlalık faize benzer ve fakihlerimiz, bu şekilde menfaat karşılığı borç vermenin haram olduğunda ittifak etmişlerdir.[31]Detaylı bilgi için bkz. Ahmet Özdemir, Karz Akdinin Mahiyeti ve Faizli İşlemleri Önleme Fonksiyonu. Banka-kurum arasındaki protokolde maaşların bankaya yatması karşılığında sağlanacak bankacılık hizmetleri ve ürünleri ve promosyon karşılıksız ve ön şartsız verilen şeyler değildir.
Ancak bilindiği üzere katılım bankaları, parayı işletse bile dinen haram olan ürünlere yatırım yapmaz ve faiz ile işletmez.
Ele Geçen Promosyon Paraları Ne Yapılmalı?
Yukarıdaki izahlar muvacehesinde faiz veya en azından faiz şüphesi barındıran promosyon paraları gibi, insanın şöyle veya böyle eline geçen ama kullanmasında mahzur olan bir parayı nasıl değerlendirmesi gerektiği konusundaki görüşleri şu şekilde özetlemek mümkündür:
- Öncelikle bu paranın elden çıkarılması gerekir. Bu meseleyi inceleyen kişi/kurumların çoğunluğu tarafından üzerinde uzlaşı sağlanan hususun, promosyonların, kişi kendi, temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar yoksul değilse, kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının dışında bir yere verilmesi/harcanmasıdır. Buna vergi borçları, faturaları vb. başta olmak üzere faydası kendisine dönen harcamaları da dahildir. Şayet kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar fakir ise –bu bir yönüyle bir zaruret oluşturduğundan– bu paraları kullanabilir.
- Kamu yararına yol, köprü, çeşme vb. yapan veya fakirlik, savaş gibi sosyal problemlerle boğuşan yurtiçi-yurtdışı bölgelere ulaşan kurum ve kuruluşlara bağışlanabilir.
- Kendisinden haksız yere alınan bir para varsa oraya sarf etmesinde de bir mahzur olmayabilir. Bir hakkının haksız yere rehin tutulup para vermediği takdirde onu kurtaramaması durumu veya haksız bir şekilde maruz kaldığı bir davada imkanları kısıtlı ise dava ve avukat masraflarını karşılama gibi.
Dini yaşantısında hassas olan kimselere şu da tavsiye edilebilir:
Kişinin kendisinin veya bakmakla yükümlü olduğu kimselerin temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar ihtiyacı varsa bu paraları kullanabilir ancak yine de şu düşünceye göre hareket edebilir: Bugün benim buna ihtiyacım var, ihtiyacım kadarını kullanayım, elim genişlediğinde bugünkü değeri üzerinden hesaplayacağım miktarda yoksullara sadaka veririm. Zira haram konusundaki duyarlılığım zamanla aşınabilir, alışkanlık yapabilir ve hassasiyetimi kaybetmeye bir ön adım olabilir. Dinim beni haram şeylerden menettiği gibi şüpheli şeylere karşı da hassas davranmamı emretmektedir. Ben de şüpheli şeyleri dahi terk etmeli, helal-haram duyarlılığımın aşınmaması için bir ön tedbir olarak imkânlarım genişlediğinde harcadığım miktar kadarını elden çıkarmalıyım.
hikmet.net
Dipnotlar
⇡1 | Ömer Elmas, Bankacılık Açısından Bağış ve Yardımlar ile Promosyonlara İlişkin Değerlendirme, 44. |
---|---|
⇡2 | https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2007/07/20070720-13.htm Erişim Tarihi, 24 Ağu. 22 |
⇡3 | Elmas, Bankacılık Açısından Bağış ve Yardımlar ile Promosyonlara İlişkin Değerlendirme, 46-47. |
⇡4 | https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/08/20100810-13.htm (Erişim Tarihi, 24 Ağu. 22). |
⇡5 | https://www.tbb.org.tr/Content/Upload/Dokuman/7431/TBB_KD_03032017.pdf (Erişim Tarihi, 24 Ağu. 22). |
⇡6 | Mehmet Zeki Uyanık, Bankaların Memur, İşçi ve Emeklilere Verdiği Maaş Promosyonlarının Fıkhî Durumu, 635-636. |
⇡7 | Elmas, 45. |
⇡8 | Elmas, 44. |
⇡9 | Servet Bayındır, Bankaların Maaş Ödemelerinde Verdikleri Hediyelerin (Promosyonların) Fıkhî Durumu, 59. |
⇡10 | Elmas, 44 |
⇡11 | İlaheye davet örneği ve ihaleye girecek tarafların yükümlülükleri içi bkz. http://www.manavgat.gov.tr/kurumlar/manavgat.gov.tr/MART-2022/14-03-2022/Maas-Promosyonu-Ihalesine-Davet-Hk.pdf |
⇡12 | Elmas, 44.. |
⇡13 | Elmas, 45 |
⇡14 | Elmas, 45. Bu nedenledir ki veraset ve intikal vergisi kanunu kapsamında değerlendirilmeyip Veraset ve İntikal Vergisine tabi tutulmamaktadır. Bir ivaz karşılığı olmadığında söz konusu vergiye tabi tutulması gerekir. Burada vergiye tabi tutulmamaktadır. Bkz. Fahrettin Açar, İşverenler ile Bankalar Arasında Yapılan Maaş Ödeme Protokolleri Gereğince, Yapılan ‘Promosyon’ Ödemelerinin Vergisel Boyutu, 214. |
⇡15 | Örnek protokoller için bkz.: https://cdn.istanbul.edu.tr/FileHandler2.ashx?f=banka-promosyon-sozlesmesi.pdf. 2.örnek:https://www.saglikaktuel.com/d/file/f642a142e54a4859b25ac9797f8d7d44.pdf (24 Ağu. 22). 3.örnek:https://strateji.ksu.edu.tr/depo/duyuru_belge/ING%20Bank%20promosyon%20s%C3%B6zle%C5%9Fmesi%202_1812130956254035.pdf 24 Ağu. 22 |
⇡16 | https://www.hangikredi.com/emekli-bankaciligi Erişim Tarihi, 24 Ağu. 22 |
⇡17 | https://www.hangikredi.com/emekli-bankaciligi Erişim Tarihi, 24 Ağu. 22. |
⇡18 | Detaylı bilgi için bkz. Kamuran Çağlar, Banka Promosyon Ödemelerinin Vergisel Boyutu. https://vergiraporu.com.tr/upImage/org/BANKA%20PROMOSYON%20%C3%96DEMELER%C4%B 0N%C4%B0N.pdf (Erişim Tarihi, 26 Ağu. 22). Fahrettin Açar, İşverenler ile Bankalar Arasında Yapılan Maaş Ödeme Protokolleri Gereğince, Yapılan ‘Promosyon’ Ödemelerinin Vergisel Boyutu. https://archive.ismmmo.org.tr/docs/malicozum/157malicozum/17.pdf (Erişim Tarihi, 26 Ağu. 22). |
⇡19 | Servet Bayındır, Banka Mevduat Hesaplarının İslâm Hukuku Açısından Değerlendirilmesi, 8. Cemil Liv, İnternet Bankacılığı Aracılığıyla Gerçekleştirilen Sarf Akdinin İslam Hukuku Açısından Değerlendirilmesi, 46. |
⇡20 | İshak Emin Aktepe, Sorularla Katılım Bankacılığı, 65. |
⇡21 | Pınar Avci, Tüketici İşlemi Niteliğindeki Promosyonlu Satış Sözleşmeleri, Doktora Tezi, Erzurum 2020, s.19. |
⇡22 | https://www.facebook.com/profdrorhanceker/posts/2392844181022061/ (Erişim Tarihi: 29 Ağu. 22). Benzer bir değerlendime için bkz. https://www.youtube.com/watch?v=Gd1Fx1kK6Fg. |
⇡23 | https://www.facebook.com/story.php?story_fbid=2916202285352912&id=1753037385002747&m_entstream_source=permalink.(Erişim Tarihi: 29 Ağu. 22). |
⇡24 |
Yukarıda zikri geçen, kendim kullanmadığım parayı başkasına da veremem düşüncesini ifade eden “bize helal olmayan şey başkasına da helal değildir” ifadesi, aslı haram olan şeylerde ve kendi gibi ihtiyacı olmayan kimselerle ilgili doğru olsa da promosyon parası gibi aslı meşru (yani domuz eti ve alkol gibi aslı gayrimeşru olan bir şey olmayıp) ama geliş şekli problemli olan şeylerde doğru değildir. Paranın aslı meşrudur ki kullanıyoruz. Promosyon parası da aslı itibarıyla herhangi başka bir paradan farklı değildir. Problem, bu paranın bize geliş şeklinde, kaynağındadır. Bize ait olmayan ya da bizim kullanmamızda sakınca bulunan bu tür aslı helal olan şeylerde aslolan, onu, bir sahibi varsa ona geri vermek, eğer yoksa ya da verilemiyorsa (veya banka promosyonlarında olduğu gibi verilmesinin bir mantığı yoksa) onu asıl sahibine vermektir. Her şeyin asıl sahibi Allah’tır; biz O’nun adına bir şeylere sahip oluruz ve bizim sahipliğimiz mecazidir. Asıl sahibi olan Allah’a verme de, O’nun vermemizi istediği kalemlere yönlendirmek suretiyle olur. Bu da paranın sadaka ve hayrat yoluna sarf edilmesidir. Yoksa ele geçen bu parayı yakmak ya da yırtıp atmak zorunda kalırsınız ki bu hem mantıklı bir hareket olmaz hem de bir suçtur ve ülke ekonomisine zarardır. O para dolaşımda kalacak ama ihtiyaç sahibine ya da ihtiyaç sahiplerine ulaştıracak kurumlara verilmek suretiyle. |
⇡25 | Orhan Çeker, Fetvalarım 1, 239-240 (Uyanık, Bankaların Memur, İşçi ve Emeklilere Verdiği Maaş Promosyonlarının Fıkhî Durumumakalesinden naklen). |
⇡26 | https://www.fetva.net/yazili-fetvalar/bankalarin-maaslarimiz-karsiliginda-verdigi-promosyon-helal-midir.html. https://www.fetva.net/yazili-fetvalar/bankalarin-verdigi-maas-promosyonlari-faiz-degil-mi.html. (Servet Bayındır, Kredi Piyasalarındaki Bazı Uygulamaların Fıkhî Durumuna İlişkin Değerlendirmeler makalesinden naklen, s.60). |
⇡27 | Din İşleri Yüksek Kurulu Fetvalar, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları 4. Baskı, Ankara 2018, s.508. |
⇡28 | https://www.hayrettinkaraman.net/makale/0263.htm (Erişim Tarihi: 29 Ağu. 22). Servet Bayındır, Kredi Piyasalarındaki Bazı Uygulamaların Fıkhî Durumuna İlişkin Değerlendirmeler, 59-60. |
⇡29 | https://www.hayrettinkaraman.net/makale/0263.htm (Erişim Tarihi: 29 Ağu. 22). |
⇡30 | Https://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettin-karaman/faizci-bankalarin-promosyonlari-2048500. (Erişim Tarihi: 29 Ağu. 22). |
⇡31 | Detaylı bilgi için bkz. Ahmet Özdemir, Karz Akdinin Mahiyeti ve Faizli İşlemleri Önleme Fonksiyonu. |