Değerli kardeşimiz,
Namazın her rekatında belirli uzuvları yere veya yere bitişik bir mahalle koyarak iki defa yere kapanmak namazın rükünlerindendir. Allah Resûlü’nün (aleyhissalatü vesselâm) uygulamasına en uygun secde, yüz, eller, dizler ve ayak parmakları olmak üzere yedi uzuv üzerine yapılan secdedir. [1]Bir Müslümanın Yol Haritası, 328
Secdenin farziyeti Kur’an-ı Kerim ve Sünnet ile sabittir. Secdenin nasıl yapılacağı da hem “أُمِرْتُ أَنْ أَسْجُدَ عَلَى سَبْعَةِ أَعْظُمٍ اَلْجَبْهَةِ وَالْيَدَيْنِ وَالرُكْبَتَيْنِ وَأَطْرَافِ الْقَدَمَيْنِ “Yedi kemik üzere secde etmekle emrolundum: Alın (bazı rivayetlerde burun da dahil), iki el, iki diz ve iki ayağın uçları” (Buhârî, Ezan50; Müslim, Salât 230.) hadis-i şerifinde Allah Resûlü tarafından ifade edilmiş hem de “أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ إِذَا سَجَدَ مَكَّنَ جَبْهَتَهُ وَأَنْفَهُ مِنَ الْأَرْضِ “Nebiyy-i Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) secde ettiğinde alın ve burnunu iyice yere yerleştirirdi“ (Tirmizî, Tahâret 201.) hadis-i şerifinde ifade edildiği üzere Allah Resûlü’nün (aleyhissalatü vesselâm) fiili uygulamasında bu şekilde yer almıştır.
Buna göre namaz kılınırken diğer uzuvlarla beraber alnın ve burnun yere konulması gerekir. Özür oluşturacak bir durum söz konusu olmadıkça alnın ve burnun her ikisinin yere konulmaması namazı bozar. Alnın konulup burnun konulmaması durumunda secde geçerli olur, ancak özürsüz yapılması mekruhtur. Burun yere konulur, alın konulmazsa, –özürsüz olması durumunda– bu secde tercih edilen görüşe göre geçersiz olur. [2]Ömer Nasuhi Bilmen, 142; Mehmet Zihni Efendi, 256
Alnın ve burnun, yere veya yere bitişik (buna hasır, seccade vb. dahil) bir şeye konulması gerekir. Bu nedenle kişinin üzerindeki elbise, takke, sarık vb. gibi yerle teması engelleyecek bir şeyin bu uzuvların yerle temasına engel olup-olmaması ve bunun oranı bir ölçüt olarak dikkate alınmıştır. Buna göre yerle teması tam olarak kesebilecek kalınlıkta olan bir şeyin söz konusu olması durumunda secdeye engel olabileceği; aksi halde secdenin geçerli olacağı ifade edilmiştir. Takke, sarıktan sarkan bir parça veya elbise yeni/kolu gibi ince bir şeyin alın ve secde edilecek yerin arasına girmesinin söz konusu olması durumunda alnın yere temasının ve yerin sertliğinin hissedilmesine tam olarak engel olmadığı dikkate alınmış; bunun secdeye mani olmadığı ancak –özürsüz olarak ve bilinçli bir şekilde yapılması– mekruh olduğu ifade edilmiştir. Sıcaklık vb. özür olabilecek bir nedenden ötürü sarık, giyilmiş olunan elbise yeni/kolu ve parçası ya da ellerin yere konularak üzerine secde edilmesinde bir sakınca olmadığı ifade edilmiştir. Zira Hz. Enes’in كُنَّا نُصَلِّي مَعَ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم فَيَضَعُ أَحَدُنَا طَرَفَ الثَّوْبِ مِنْ شِدَّةِ الْحَرِّ فِي مَكَانِ السُّجُودِ “Biz Nebi (aleyhissalatü vesselâm) ile beraber namaz kılardık; bazımız sıcaklığın şiddetinden elbisesinin ucunu secde yerine koyar (onun üzerine secde ederdi)” (Buhari, Salat, 22) rivayetinden anlaşıldığı üzere bu vb. durumlar özür olarak değerlendirilmeye elverişlidir. [3]Mehmet Zihni Efendi, 256
Şafiiler ise, üzerine secde edilen şeyin kişinin kendisine bitişik olması ve hareketi ile hareket edip etmemesini ölçü almışlardır. “Kişi kendisine bitişik olan; elbisesinin uzun olan kolları ve sarığı gibi bir şey üzerinde secde etse, kendisinin hareket etmesiyle o şey hareket etmiyorsa câiz olur. Çünkü bu, kendisinden ayrı olan şey hükmündedir. Şayet -kişinin boynundaki mendil ,vb. gibi- ayağa kalkma, oturma vb. gibi durumlarda üzerinde secde ettiği şey de kendisi ile birlikte hareket ediyorsa o zaman secde câiz olmaz. Şayet bunu bilerek ve kasten yapmışsa namaz batıl olur. Unutarak veya bilmeksizin yapmışsa namazı batıl olmaz; ancak secdeyi tekrar yapması gerekir.” [4]Şirbini, Muğni’l-muhtac II, (Trc: Soner Duman), 505
Netice olarak ulemanın değerlendirmelerine bakıldığında Kur’an-ı Kerim’de emredilen, Allah Resûlünün söz ve fiillerinde uygulaması detaylıca ortaya konulan secdenin diğer uzuvlarla beraber yüzden alın ve burnun yere konularak yapılmasıdır. Yerle teması kesecek şeylerin olmamasına dikkat edilmelidir. Zira alnın ve burnun yerle temasının kesilmesi ölçüsüne göre, mekruh veya secdenin geçersizliği söz konusu olabilecektir.
Taş üzerine secde meselesi ile ilgili ise Taşın üzerine secde etmek caiz midir? | Hikmet.Net yazımıza bakabilirsiniz.
Selametle kalınız.
Dipnotlar