Değerli kardeşimiz,
Sünnet, bir manada insanın sahib-i sünnet ile yani Hz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ile irtibata geçmesinin adıdır. İnsan bu sünnetlere devamı nisbetinde, O’nunla kontakt halinde olur. Hasenatımız ile sevinen, seyyiatımızdan dolayı üzülen Allah Rasûlüne rezonans olmanın yolu, sünnetleri yerine getirmektir. Bu itibarla, sünnet namazların kılınması çok önemlidir.
Sünnet namazları terk eden bir insan farzları kılıyorsa, Allah’a karşı olan borcunu ödüyor, mükellefiyetini yerine getiriyor demektir. Fakat sünneti terk etmesi kulluğunu kâmil-i mükemmel olarak yerine getirmemesinin göstergesidir. Avamca bir yaklaşımla; hac vazifesi, bütünüyle Mekke- Mina-Arafat ve Müzdelife arasında yerine getirilen bir ibadettir. İnsan Mekke’ye varıp, hac vazifesini ifa ettikten sonra, o dinin nâşiri, mübelliği, mümessili Hz Muhammed’in huzuruna varmaması, nasıl ona karşı yapılan edepsizlikse, aynen öyle de, farzları yapıp, sünnetleri terk etmek öylece edepsizliktir. Hz. Peygamberin kudsî atmosferinin dışında kalmaktır. Onun için kulluğu, ondan gördüğümüz sınırlar içinde eda edelim. O, nasıl, ne şekilde ve ne kadar (kaç rekât) namaz kıldıysa, biz de öyle yapmaya özen gösterelim.
Selametle kalın.